Analiz

ABD-Çin Teknoloji Mücadelesinde TikTok Krizi

TikTok yasağı, iki süper güç arasındaki daha geniş ayrışmanın simgesidir.
Washington uzun zamandır Pekin’i teknolojik uygulamaların kullanımıyla ilgili eleştirmektedir.
TikTok tartışması, dijital karşılıklı bağımlılığın arttığı bir çağda küresel teknoloji şirketlerini düzenlemenin zorluklarını da vurgulamıştır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin menşeli sosyal medya uygulaması TikTok’a yasak getirme çabaları, önemli siyasi, hukuki ve uluslararası tartışmalara yol açmaktadır. Bu konunun merkezinde ABD-Çin jeopolitik gerilimleri, ulusal güvenlik ve ifade özgürlüğüne ilişkin iç tartışmalar ve sosyal medya yönetişiminin gelişen manzarasının kesişimi yatmaktadır. Ocak ayında koltuğuna geçme hazırlığında olan Donald Trump’ın Anayasa Mahkemesi’nin duruşmalarına yaptığı son müdahaleyle birlikte konu, TikTok yasağının karmaşıklığının ve ABD dış ve iç politikaları üzerindeki etkilerinin altını çizen yüksek bir siyasi boyut kazanmıştır.

Söz konusu yasa, Çinli ByteDance şirketine ait popüler bir sosyal medya platformu olan TikTok’un 19 Ocak 2025 tarihine kadar ABD’deki faaliyetlerini elden çıkarmasını ya da tamamen kapatmasını öngörmektedir. ABD Hükümeti, TikTok’un milyonlarca Amerikalı kullanıcıdan hassas veriler toplama ve Çin’in etki kampanyaları için bir araç olarak hizmet etme potansiyeli nedeniyle ulusal güvenlik tehdidi oluşturduğunu savunmaktadır. ByteDance’ın Çin’deki merkezi ve Çin Hükümeti’yle bağlantılı olduğu iddiaları, şirketin ABD’deki operasyonlarının bağımsız olduğunu iddia etmesine rağmen bu endişeleri körüklemektedir.[1]

Yasak etrafındaki tartışmalar, özellikle Birinci Değişiklik ile ilgili önemli yasal soruları gündeme getirmektedir. TikTok ve destekçileri, platformun siyasi ifade, kültürel değişim ve ticari faaliyetler için önemli bir araç olarak rolü göz önüne alındığında, platformun yasaklanmasının Amerikalıların ifade özgürlüğü haklarına eşi görülmemiş bir ihlal teşkil ettiğini savunmaktadır. Tartışmaları 10 Ocak’ta dinleyecek olan Anayasa Mahkemesi, TikTok’un ABD’deki geleceğini belirleyecek ve ulusal güvenlik kaygılarının anayasal özgürlüklerle nasıl dengeleneceği konusunda potansiyel olarak emsal teşkil edecek kritik bir kararla karşı karşıyadır.

TikTok yasağı, tırmanan ABD-Çin gerilimleri çerçevesinde ele alınmalıdır. ABD, Çin’i birincil stratejik rakibi olarak tanımlamış olup teknolojik hakimiyet ve veri güvenliğine ilişkin endişeler bu rekabetin merkezine yerleşmiştir. TikTok, sofistike algoritması ve geniş kullanıcı tabanıyla Çin’in dijital alanda artan etkisinin güçlü bir sembolünü temsil etmektedir. Washington uzun zamandır Pekin’i teknolojik uygulamaların kullanımıyla ilgili eleştirmektedir. TikTok’a yönelik yasak, ABD’nin kritik teknoloji sektörlerini Çin’den ayırmaya yönelik daha geniş bir stratejisini yansıtmakta ve Çinli firmalara olan bağımlılığı azaltmayı ve olası güvenlik açıklarını önlemeyi amaçlamaktadır. Ancak Çin, bu tür eylemleri yükselişini engellemeye yönelik daha geniş bir çabanın parçası olarak görmekte ve zaten sorunlu olan ilişkilere bir başka karmaşıklık katmanı daha eklemektedir.

TikTok tartışması, dijital karşılıklı bağımlılığın arttığı bir çağda küresel teknoloji şirketlerini düzenlemenin zorluklarını da vurgulamıştır. ByteDance’ın çok uluslu mülkiyet yapısı, platformun gerçekten Çin devletinin bir aracı mı yoksa jeopolitik günah keçisi ilan edilmesinin bir kurbanı mı olduğuna dair soruları gündeme getirerek anlatıyı karmaşıklaştırmaktadır. Donald Trump’ın TikTok yasağının derhal uygulanmasına karşı çıkan Anayasa Mahkemesi bildirisi, hem dış hem de iç politikaya yönelik benzersiz yaklaşımının altını çizmektedir. Göreve 20 Ocak’ta başlayacak olan Trump, TikTok krizinin çözümünde kendisini merkezi bir figür olarak konumlandırarak anlaşma yapma konusundaki tecrübesini ve sosyal medya konusundaki kapsamlı bilgisini vurgulamıştır.

Bu adım, Trump’ın siyasi hakimiyetini ortaya koymak için gündemdeki tartışmalardan yararlanma yönündeki daha geniş stratejisiyle örtüşmektedir. Trump, TikTok davasına müdahil olarak sadece Biden yönetiminin konuyu ele alış biçimiyle arasına mesafe koymakla kalmamış, aynı zamanda ulusal güvenlik kaygılarını ele alırken Amerikalıların düşünce özgürlüğünü koruma konusundaki kararlılığının da sinyalini vermiştir.

TikTok’un yasal argümanları, platformun çeşitli ifade için bir forum olarak rolünü vurgulayarak Birinci Değişiklik üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu yasak, milyonlarca Amerikalının siyasi söylem, kültürel değişim ve ekonomik fırsat için benzersiz bir ortama erişimini elinden alacaktır. Muhalifler, TikTok’u hedef almanın tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini ve hükümetin spekülatif tehditlere dayanarak konuşmayı kısıtlamasına olanak tanıdığını savunmaktadır.[2]

ABD Hükümeti, veri toplama ve TikTok’un algoritmasının potansiyel manipülasyonu ile ilgili riskleri gerekçe göstererek yasağı ulusal güvenliği korumak için gerekli bir önlem olarak gerekçelendirmiştir. Yasağı destekleyenler, Çin kontrolündeki bir platformun kontrolsüz çalışmasına izin verilmesinin, özellikle ABD-Çin stratejik rekabeti bağlamında kabul edilemez bir risk oluşturduğunu ileri sürmektedir.

TikTok yasağı, iki süper güç arasındaki daha geniş ayrışmanın simgesidir. Uygulanması halinde yasak, Pekin’in misillemesine yol açarak ve diplomatik çabaları daha da zorlayarak gerilimi arttırabilir. Ayrıca, dijital platformlar ABD-Çin rekabetinde kilit savaş alanları haline geldikçe, teknolojinin ulusal güvenlik ve dış politikada artan öneminin de altını çizmektedir. Söz konusu dava, ABD siyasi sistemi içindeki derin bölünmeleri ortaya çıkarmıştır. TikTok’un satışını ya da kapatılmasını zorunlu kılan yasa iki partinin desteğiyle geçerken, Trump’ın müdahalesi ve Anayasa Mahkemesi’nin devreye girmesi konuyu çekişmeli bir siyasi parlama noktasına dönüştürmüştür. Davanın sonucu, dijital çağda devlet otoritesi, kurumsal sorumluluk ve bireysel haklarla ilgili gelecekteki tartışmaları şekillendirebilir.

TikTok yasağı, dijital olarak birbirine bağlı bir dünyada yönetimin karmaşıklığını yansıtan hukuki, siyasi ve jeopolitik zorlukların bir araya gelmesini temsil etmektedir. Anayasa Mahkemesi tartışmaları dinlemeye hazırlanırken, ilgili tüm taraflar için riskler yüksektir. Dava sadece yaygın olarak kullanılan bir sosyal medya platformunun kaderini belirlemekle kalmayacak, aynı zamanda ABD’nin 21. yüzyılda ulusal güvenlik, ifade özgürlüğü ve küresel rekabet arasındaki etkileşimi nasıl yönlendireceği konusunda kritik emsaller oluşturacaktır.

İster mahkemeler ister Kongre ya da Beyaz Saray aracılığıyla olsun, bu tartışmanın çözümü ABD-Çin ilişkileri, sosyal medya yönetişiminin geleceği ve dijital çağda güvenlik ve özgürlük arasındaki denge üzerinde kalıcı etkilere sahip olacaktır.


[1] “Trump Urges Supreme Court to Pause TikTok Ban”, The New York Times,https://www.nytimes.com/2024/12/27/us/politics/tiktok-ban-supreme-court-trump.html, (Erişim Tarihi: 28.12.2024).

[2] Aynı Yer.

Ayşe Azra GILAVCI
Ayşe Azra GILAVCI
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Benzer İçerikler