ABD Başkanı Joe Biden, 10 Eylül 2023 tarihinde gerçekleştirdiği Vietnam ziyaretinde “Çin’le düşmanlık arayışında olmadıklarını ve onu çevrelemek istemediklerini” söylemiştir.[1] Buna cevaben Çin, Biden’in Vietnam ziyaretini Soğuk Savaş mantalitesinin devamı olarak nitelendirmiştir.[2] Halbuki ABD’nin Vietnam’la yakınlaşması, Çin’i çevreleme stratejisinin birer parçasıdır. Buna rağmen Pekin, Washington’la ilişkilerde diplomasi ve diyaloğun önemine dikkat çekmektedir. Genel itibariyle Pekin, kutuplaşmaya ve ittifaklara da karşıdır. Bu yüzden ABD’yle diyalog kanallarının açık tutulmasına önem vermektedir. Fakat buradaki tehlike, ABD’nin bunu fırsat bilerek Çin’in kırmızı çizgilerini zorlamasıdır.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Hindistan’daki G20 Zirvesi’ne katılmaması, devamında ABD Başkanı Joe Biden’la görüşme ihtimalinin sonlanması olarak yorumlanmış ve bu adım, Batı Dünyası’nda endişe yaratmıştır. Çin’le diyalog kanallarını açık tutmaya çalışan ABD, Kasım ayında olası bir Şi-Biden görüşmesini ayarlayabilmek için diplomatik temaslarını hızlandırmıştır. Bu doğrultuda üst düzey ABD’li ve Çinli diplomatlar, gergin ilişkileri düzeltmek için sık sık Malta’da bir araya gelmektedirler.[3] İki ülke, özellikle Washington tarafı, Pekin’le görüşmenin yollarını aramaktadır. Bu kapsamda taraflar, Şi-Biden toplantısı öncesinde “samimi ve yapıcı” bir diyalog geliştirmeye çalışmaktadırlar. Küresel ve bölgesel güvenlik kaygıları, Rusya-Ukrayna Savaşı ve Tayvan Boğazı’ndaki gelişmeler; ikili ilişkilerin gündemini oldukça meşgul etmektedir.
Çin Dışişleri Bakanlığı, tarafların Asya-Pasifik, denizcilik ve dış politika konularında üst düzey ikili istişarelerde bulunma konusunda anlaşmaya vardığını söylemiştir.[4] Hatırlatmak gerekirse, 2022 yılının Ağustos ayında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti sonrasında Pekin, 8 maddelik karşı tedbir kararı açıklamış ve savunma diyaloğu mekanizmasını da kaldırma kararı almıştı. Son 1 yıldır ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, Çin’le olası bir kriz anındaki karşılaşmayı önlemek için diyalog mekanizmasını yeniden başlatmak için çaba sarf etmektedir.
Washington, iki taraf arasındaki askeri iletişimin yeniden kurulabileceğine dair ümidini korumaktadır. Çin ise Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin bedelini halen Washington’a ödetmeye kararlıdır. Pekin’e göre bu; kolay kolay affedilebilecek hata değildir. Bu süreçten sonra ABD-Çin ilişkilerinde “Casus Balon” olayı da patlak vermiştir. O dönemde Biden, ülkesinin “çatışma değil, rekabet” peşinde olduğunu söylemiştir.[5] Konuyla ilgili Biden, “(Sakın) hata yapmayın. Çin, eğer egemenliğimizi tehdit ederse, ülkemizi korumak için harekete geçeceğiz. Ve bunu da yaptık.” demiştir. [6]
“Casus Balon” olayının Çin’in ABD’ye karşı rövanşı olduğu iddia edilmiştir. Zira o süreçte ABD, Çin’e karşı oldukça saldırgan ve proaktif bir siyaset izlemekteydi. Buna cevap olarak Çin, sadece söylem düzeyinde sert açıklamalar yapmaktaydı. En sert açıklama olarak Şi’nin Biden’a karşı kullandığı “Ateşle oynayan kendisini yakar” ifadesi akıllara gelmektedir.[7] Bu uyarılara rağmen Pelosi, Tayvan’ı ziyaret ederek Çin’in ulusal onurunu küçük düşürme girişiminde bulunmuştu. Bunun üzerine Çin, artık ABD’ye karşı proaktif bir siyaset izleme kararı almıştır, denebilir. Amerikan hava sahasında balon uçurmak, bunun başlangıcı olmuştur. ABD, balonla ilgili meseleyi görüşmek istediğinde Çin bunu kabul etmemiştir. Çin, ABD’nin diyalog için uygun bir atmosfer yaratmadığını belirtmiştir.[8] Nitekim ABD, sürekli saldırgan davranmaktadır.
İkili ilişkilerdeki bu gerginlikten sonra bölgesel düzeyde tansiyonu yükselten bir dizi gelişme daha yaşanmıştır. Asya-Pasifik’teki askeri tatbikatlar, diyaloglar ve Tayvanlı yetkililerin artan Batı temasları, Çin’in tepkisini çekmektedir. Tüm bu gerginliğe rağmen Çin, ABD’yle ilişkilerde diyaloğa her zaman açık kapı bırakmaktadır. Fakat bu diyaloğun hangi tarafın yararına olduğu tartışmalıdır. Görünüşte en büyük faydayı Çin elde ediyor gibi görünmektedir. Çünkü ekonomik olarak toparlanmak ve askerî açıdan güçlenmek isteyecektir. Zaman aslında ABD’nin aleyhine işlemektedir. Çünkü Çin’in mevcut büyüme hızı ve ordunun modernizasyonu dikkate alındığında 2027 ve 2036 yıllarında önemli kırılmalar yaşanacaktır. Belirtilen ilk tarihte Çin ordusu, tamamen modernize edilmiş olacak ve 2036 yılında ise Çin, ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacaktır.
Diğer yandan ABD, Çin’i durdurmak için önlerinde 10 yıllık bir sürecin olduğunu hesap etmektedir. Bu yüzden ABD’nin Çin’i sınırlandırmak için yeni politikalar geliştirmesi ve krizler yaratması beklenmektedir.
Esasına bakılırsa ABD de bu ılımlı ilişkilerden fayda sağlayacaktır. Çünkü Washington, bölgedeki istikrarsızlığı ve güvenlik açığını gerekçe göstererek kendi koalisyonlarını kurmaktadır. Çin’in bunlara sessiz kalması, ABD’nin çıkarlarını ilerletmesine zemin hazırlayacaktır. ABD, provokatif hamlelerine devam ederken Çin’in olası bir hamlesine yol açmayacak kadar ileri gitmektedir. Yani Çin’in kırmızı çizgisini aşmamaya çalışmaktadır. Biden’in Vietnam ziyaretinde bu daha açık bir şekilde görülmüştür. Biden, Çin’i hedef almadıklarını ısrarla dile getirmektedir. Ancak buradaki sorun, ABD’nin Çin’in kırmızı çizgilerini bilmemesidir. Dolayısıyla Çin’le diyalog kurmak, ABD’nin bu çizgileri öğrenmesini sağlamaktadır. Bu sayede ABD, daha da ileri gidebilmektedir.
Sonuç olarak ABD, Çin’in üzerine daha fazla gidebilmek için öncelikle ikili ilişkileri yeniden rayına oturtmak için çaba sarf etmektedir. Biden, Vietnam ziyaretinde Çin’i kuşatmayı amaçlamadıklarını söyleyerek aslında ilişkileri stabil hale getirmeyi ve dengede tutmayı hedeflemektedir. Eğer ilişkiler, Pelosi’nin Tayvan ziyareti öncesindeki gibi dengeye oturursa, Washington daha da ileri gitmek için fırsat yakalayacaktır. Ancak ABD-Çin arasında diyaloğun zayıf olması, bölgede olası bir savaş riskini artırmaktadır. Bu da ABD’nin alabileceği bir risk değildir.
[1] “Biden Insists He’s Not Trying To ‘Contain’ China As He Courts Beijing’s Rivals”, NBC News, https://www.nbcnews.com/politics/joe-biden/biden-insists-s-not-trying-contain-china-courts-beijings-rivals-rcna104273, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).
[2] “US Should ‘Abandon Cold War Mentality,’ China Says On Biden’s Vietnam Trip”, AA, https://www.aa.com.tr/en/politics/us-should-abandon-cold-war-mentality-china-says-on-biden-s-vietnam-trip/2982935, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).
[3] “Top US And Chinese Diplomats Meet İn Malta To Smooth Strained Relations”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2023/sep/17/china-united-states-jake-sullivan-wang-yi-meeting-malta, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).
[4] Aynı yer.
[5] “Biden’s Dramatic Warning To China”, CNN, https://edition.cnn.com/2023/02/08/politics/china-biden-state-of-the-union/index.html, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).
[6] Aynı yer.
[7] “Xi Jinping Tells Joe Biden Not To ‘Play With Fire’ Over Taiwan in Two-Hour Call”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/jul/28/xi-jinping-tells-joe-biden-not-to-play-with-fire-over-taiwan-in-two-hour-call, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).
[8] “Chinese Balloon Saga: China Confirms It Rejected US Offer Of Defence Minister Talks”, SCMP, https://www.scmp.com/news/china/diplomacy/article/3209662/chinese-balloon-saga-china-confirms-it-rejected-us-offer-defence-minister-talks, (Erişim Tarihi: 18.09.2023).