ABD-Çin Hattında Tayvan Krizi

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Uluslararası ilişkilerin yapısı, giderek değişmekte ve tek kutupluluktan çok kutupluluğa evrilmektedir. Söz konusu geçiş dönemi, belirsizlik ve kaotik bir düzeni de beraberinde getirmekte ve bu da öngörülemez gelişmelere kapı aralamaktadır. Belirli coğrafyalarda daha somut olan bu istikrarsızlık sürecinin belki de en yoğun yaşandığı alan, Hint-Pasifik Bölgesi’dir.

Çin’in 1980’li yıllardan itibaren uyguladığı ihracat temelli ekonomik düzen, dünya üzerinde yeni koridorlar açmış ve mevcut koridorların da daha aktif olmasını sağlamıştır. Çin’den kalkan ticari gemilerin ana rotası olan Hint-Pasifik, aynı zamanda Çin’e giden petrol tankerlerinin de temel güzergahı haline gelmiştir. Hint-Pasifik rotasının dünyanın en kalabalık ticaret filolarına ev sahipliği yapması, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin, Japonya ve Hindistan gibi güçlü ekonomilere sahip ülkeleri barındırması ve en güçlü donanmaların tatbikatlarına sahne olması hem bölgenin jeostratejik önemine katkı yapmakta hem de kırılganlığını arttırmaktadır.

Hint-Pasifik, “Yeni Büyük Oyun” safhasına giren uluslararası ilişkilerde, Çin ile ABD arasındaki rekabetinin en yoğun yaşandığı bölge olarak ön plana çıkmaktadır. Bölgeye hâkim olan ve bu suları denetimi altına alan aktörün, yeni dünyanın kilidini açacağı ve yeni tip bir hegemonyaya kapı aralayacağı söylenebilir. Zira dünya yüzeyinin %70’inin denizler ve okyanuslarla kaplı olduğu, insanların %80’inin kıyılarda yaşadığı ve tüm dünya mallarının %90’ının okyanuslarda seyahat ettiği bilinmektedir. Bu gerçeklik, denizlerin kontrolünün önemini arttırmaktadır.[1] 

Bahsi geçen durum, farklı gerilim ve çatışma dinamiklerini de beraberinde getirmektedir. Özellikle de Çin’in kıyılarına yakın olan Güney Çin Denizi, günümüzün en sıcak ve çalkantılı sularına ev sahipliği yapmaktadır. Bölgede yaşanan deniz yetki alanı tartışmaları, Çin’in artan donanma varlığına karşı, başta ABD olmak üzere Atlantik İttifakı içinde bulunan devletlerin donanmaları ve tarihi derinliğe sahip olan Tayvan Sorunu, dondurulmuş çatışmaların sıcak çatışmalara dönüşmesine neden olacak temel gelişmeler arasındadır.

Söz konusu kırılgan yapılar arasında belki de en güncel olanı ve bölgesel bir çatışmayı küresel bir savaşa döndürebilecek olan mesele, Tayvan Adası’ndaki durumla ilişkilidir. 1949 yılında Çin’den ayrılan milliyetçilerin Tayvan’a gitmesiyle başlayan süreç, uluslararası ilişkilerde Çin’in yumuşak karnını oluşturmaktadır. Tayvan’da yaşanan her türlü gelişmeyi kendi iç meselesi olarak gören Pekin, özellikle de Tayvan’a yapılan resmi ziyaretleri eleştirmektedir.

Uzun süredir kontrollü bir gerilim yaşayan Tayvan Boğazı, son günlerde ciddi bir krizle karşı karşıya kalmıştır. ABD’de resmi bir görevde ve üstelik önemli bir mevkide bulunan Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin adayı ziyaret edeceğini açıklamasıyla başlayan süreç, karşılıklı gerilim sürecini de tetiklemiştir. Bilindiği üzere Pelosi, geçmişte de Tayvan Adası’nı ziyaret edeceğini belirtmiş; ancak Covid-19 hastalığına yakalandığı gerekçesiyle bu ziyaretini iptal etmiştir. Ayrıca Pelosi, Kongre Üyesi olduğu 1991 yılının Eylül ayında Tiananmen Meydanı’na giderek demokrasi için ölen Çinli öğrenciler anısına bir pankart tutmuş ve onun bu eylemi, Pekin’deki CNN ofisinin başkanının hapisle cezalandırılmasına sebebiyet vermiştir.

Pelosi’nin açıklamasının ardından 25 Haziran 2022 tarihinde Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, Pekin’de düzenlediği günlük basın toplantısında sorulan bir soru üzerine, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı’nın Tayvan’ı ziyaret etmesinin, Tek Çin ilkesini ve Çin’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü ihlal edeceğini belirtmiştir. Ayrıca Lijian, böylesi bir gelişmenin Çin-ABD ilişkilerine de zarar vereceğini söylemiştir.[2]

Pekin ve Washington’dan gelen sert söylemler, gerilimi tırmandırırken; 31 Temmuz 2022 tarihinde Pelosi tarafından yapılan aşağıdaki açıklama, ABD’nin geri adım attığı şeklinde yorumlanmış ve tansiyonu biraz olsun düşürmüştür:[3]

“Bugün, Kongre heyetimiz, Amerika’nın bölgedeki müttefiklerimize ve dostlarımıza olan güçlü ve sarsılmaz bağlılığını bir kez daha göstermek için Hint-Pasifik bölgesine gitmektedir. Heyetimiz Singapur, Malezya, Güney Kore ve Japonya’da, barış ve güvenlik, ekonomik büyüme ve ticaret, Covid-19 salgını ve iklim konuları dahil olmak üzere ortak çıkarlarımızı ve değerlerimizi nasıl daha da geliştirebileceğimizi tartışmak için üst düzey toplantılar yapacaktır. Başkan Joe Biden’ın güçlü liderliği altında Amerika, özgür ve gelişen bir Hint-Pasifik’in ulusumuz ve dünya çapında refah için çok önemli olduğunu anlayarak, bölgede akıllı ve stratejik bir angajmana sıkı sıkıya bağlıdır.”

Söz konusu açıklamada Tayvan’ın gidilecek ülkeler arasında bulunmaması, ABD’nin geri adım attığı şeklinde yorumlanmış ve yapılan ilk analizler, Çin’in bu üstünlük savaşını kazandığı doğrultusunda olmuştur. Ancak 1 Ağustos 2022 tarihinde basına yansıyan haberler, Pelosi’nin Tayvan’a gideceğini ve bu haberlerin yetkili kişiler tarafından teyit edildiğini bildirmiştir.[4]  

Kısaca özetlemek gerekirse, 31 Temmuz 2022 tarihinde yaşanan yumuşama süreci, 1 Ağustos 2022 tarihinde tekrardan bir sıcak çatışma riskine evrilmiştir. ABD Donanması, nükleer uçak gemisi USS Ronald Reagan’ı ve iki amfibi saldırı gemisi USS Tripoli ve USS Amerika’yı, F-35B Lightning II avcı uçaklarıyla beraber Tayvan bölgesine göndermiştir.[5] Bunun yanı sıra 1 Ağustos 2022 tarihinde Çin’e ait 4 adet J-16 savaş uçağı, Tayvan’ın hava tanımlama bölgesine girmiş ve Çin Ordusu Doğu Komutanlığı “Savaşa hazır olun, gelen tüm düşmanları gömün” başlıklı bir video yayınlamıştır. Bu videoya ek olarak Çin Ordusu, 9 adet H-6 stratejik bombardıman uçağının birlikte uçuş gerçekleştirdiği bir video da yayınlamıştır. Pekin’den yapılan bir başka açıklama ise Çin Donanması’nın 2 Ağustos 2022 tarihinde Güney Çin Denizi’nde tatbikata başlayacağını duyurmuştur.

Artan gerilim ve olası askeri bir çatışma ihtimali arasında Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian şu açıklamada bulunmuştur:[6]

“Çin Halk Kurtuluş Ordusu kayıtsız kalmayacaktır. Şüphesiz ki egemenliğimizi ve toprak bütünlüğümüzü korumak için güçlü ve kararlı önlemler alacağız. Bu ziyaret Çin’in iç meselelerine yapılan açık bir müdahaledir.”

Çin ve ABD’nin askeri girişimlerinin yanı sıra Tayvan’ın en büyük yıllık askeri tatbikatı olan “Hanguang Tatbikatı” da bölgede devam etmektedir. Tayvan Ordusu’nun Çin Ordusu’nun saldırısına nasıl tepki vereceğinin simüle edildiği mevzubahis tatbikat, Tayvan Başkanı Tsai Ing-wen tarafından yakından izlenmektedir.

Anlaşılacağı üzere Tayvan Boğazı, daha önce hiç olmadığı kadar askeri konuşlanmaya ve gerilime şahit olmaktadır. Hem ABD hem de Çin aynı ipte hareket etmekte ve birbirini düşürmek istemektedir. ABD, Çin’in zayıf noktası olarak gördüğü Tayvan üzerinden Çin’i sıkıştırma ve hatta Pekin’i bir askeri harekata zorlama niyetindedir. Nitekim, Pelosi’nin Tayvan ziyareti için seçtiği tarih de Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nun kuruluş yıldönümü olması nedeniyle son derece manidardır.

Tüm bu tartışmaların gölgesinde Pelosi, 2 Ağustos 2022 tarihinde Tayvan’ı ziyaret etmiştir. Askeri karşılık verileceği yönünde Pekin’den gelen itirazlara rağmen yapılan bu ziyaret, ABD’nin Çin karşısında geri adım atmadığını gösteren bir gelişme olması bakımından son derece önemlidir. Bu hamleyle Washington yönetimi, Çin’e yönelik baskıyı arttıracağını, Pekin’in yumuşak karnı olarak gördüğü noktalara dokunmaya devam edeceğini ve Çin’i kuşatma stratejisinde kararlı olduğunu net bir şekilde gözler önüne sermiştir. Kuşkusuz bu gelişme, ABD’nin Hint-Pasifik coğrafyasında işbirliği yaptığı aktörlerle ilişkilerine de yansıyacaktır. Özellikle de Çin’le birtakım ihtilaflar yaşayan aktörlerin Washington’un müttefikliğine olan güvenlerinin artacağı öngörülebilir. Zira Pelosi’nin ziyaretinin engellenememesi, Çin’in caydırıcılığını zedeleyen bir hadise olmuştur.

Bununla birlikte Pekin’in Tayvan konusunda mevzuyu kapattığını söylemek için de erkendir. Bu anlamda halen adaya yönelik müdahale seçeneği Çin’in gündemindeki yerini korumaktadır. Bu seçeneğin de iki farklı neticesi olabilir. İlk ihtimale bakıldığında Washington, Pekin’in başlatacağı bir harekât durumunda; Çin’e karşı yaptırım kartını kullanacak ve Çin’in enerjisini Tayvan Boğazı’na akıtarak güç kaybetmesini sağlamaya çalışacaktır.Söz konusu adımlar, Çin’in yıllardır devam eden ilerleyişini durdurabilir. Üstelik Çin’in ciddi bir savaş tecrübesi de yoktur. Amfibik bir çıkarmanın zorluğu ve tecrübe gereksinimi düşünüldüğünde, Pekin’in kesin bir zaferle ayrılacağının da garantisi yoktur. Kuşkusuz kısa sürede elde edilemeyen bir zafer, Çin açısından yıkıcı bir etki yaratabilir. İkinci olasılık ise Pekin’in Tayvan’a düzenleyeceği ve başarıyla neticelenecek bir operasyon üzerinden “Tek Çin İlkesi” konusundaki kararlılığını ortaya koyarak Amerikan hegemonyasına olan itirazını çok daha güçlü bir biçimde dile getirmesi şeklinde tezahür edebilir.


[1] Prokhor Tebin, “How The Strategic Situation Changes in the World Ocean”, Global Affairs Russia, https://eng. globalaffairs.ru/articles/naval-power-amid-political-turmoil/, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

[2] “Statement by China’s Ministry of Foreign Affairs on Pelosi’s visit to Taiwan”, Xinhua News, https://english.news.cn/20220802/df586fce79c04a9282c05cd26e997bb3/c.html, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

[3] “Pelosi to Lead Congressional Delegation to Indo-Pacific Region”, Speaker of the House, https://www.speaker.gov/newsroom/73122, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

[4] “Pelosi Expected to Visit Taiwan, Taiwanese and US Officials Say”, CNN, https://www.cnn.com/2022/08/01/politics/nancy-pelosi-taiwan-visit/index.html, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

[5] Liu Zehen, “US Aircraft Carrier Group Heads Towards Taiwan as Tension Over Nancy Pelosi’s Possible Visit Continues to Grow”, SCMP, https://www.scmp.com/news/china/military/article/3186803/us-aircraft-carrier-group-heads-towards-taiwan-tension-over, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

[6] “Foreign Ministry Spokesperson Zhao Lijian’s Regular Press Conference on August 1, 2022”, Ministry of Foreign Affairs, the People’s Republic of China, https://www.fmprc.gov.cn/mfa_eng/xwfw_665399/s2510_665401/202208/t20220801_10731629.html, (Erişim Tarihi: 01.08.2022).

Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem KOYUNCU
Mustafa Cem Koyuncu, Karabük Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bölümünde Master öğrencisi olup Hint-Pasifik Bölgesi, ABD-Çin Rekabeti, uluslararası güvenlik, jeopolitik ve stratejik araştırmalar alanları üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Karabük Üniversitesi’nde eğitimine başlamadan önce, Boğaziçi Üniversitesinde Lisans eğitimini tamamlamıştır. Özel sektörde yöneticilik tecrübesi kazanmasının ardından Koyuncu, kariyerine ANKASAM’da devam etmektedir. Koyuncu, ileri seviyede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler