Analiz

ABD Başkanlık Yarışı ve Küresel Amerikan Çıkarları    

Trump’ın kazanma ihtimali, Kıta Avrupası’nın en büyük endişe kaynaklarından birine dönüşmüş durumdadır.
ABD’de başkan adaylarının, kişisel görüş ve vizyonları ne olursa olsun Amerikan ulusal-küresel çıkarlarının çizdiği sınırlar dışında hareket etmeyeceği varsayılmaktadır.
Bu tür kurumlar, küresel Amerikan çıkarlarının ilerletilmesi bakımından uyumlu bir Beyaz Saray yönetimi ve deneyimli bir Başkan’la çalışmayı tercih edeceklerdir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) başkanlık yarışında Cumhuriyetçi aday Donald Trump ile Demokrat aday Kamala Harris arasındaki rekabetten kimin galip ayrılacağı, küresel Amerikan çıkarlarını yakından ilgilendirmektedir. Özellikle Trump’ın kazanma ihtimali, Kıta Avrupası’nın en büyük endişe kaynaklarından birine dönüşmüş durumdadır. “Önce Amerika” mottosuyla hareket eden Cumhuriyetlerin yeniden göreve gelmesi, ABD’nin Avrupa’ya verdiği savunma desteğinin azalmasına ve Ukrayna’daki savaşın mağlubiyetle sonuçlanmasına yol açabilir. Trump’ın “Ukrayna’daki savaşı bir günde bitirebileceği” iddiasını sürekli tekrarlaması ve Putin’le olan ilginç diyaloğu, Avrupa’yı endişelendiren temel hususlardır. Gerçekten de Trump’ın iktidarında Rusya-Ukrayna Savaşı’nın hızla sona ereceği iddia edilmektedir.

Başkanlık yarışı devam ederken Trump’a suikast girişiminde bulunulması, Trump’ın oy oranını artıracağı düşüncesiyle Demokratları endişeye sevk etmiş, parti içinden Joe Biden’a yapılan baskılar sonuç vermiş ve Biden, adaylıktan çekildiğini ve Kamal Haris’i desteklediğini açıklamıştır. Hem Trump’a yapılan suikast girişimi hem Biden’ın adaylıktan çekilerek Kamala Haris’in aday yapılması, Amerikan siyasetine yeni bir dizayn verme girişimleri olarak dikkat çekmiştir.

ABD’de başkan adaylarının, kişisel görüş ve vizyonları ne olursa olsun Amerikan ulusal-küresel çıkarlarının çizdiği sınırlar dışında hareket etmeyeceği varsayılmaktadır. Cumhuriyetçi veya Demokrat adaylardan hangisi gelirse gelsin, görevdeki birincil önceliği Amerikan ulusal-küresel çıkarlarına uygun şekilde hareket etmek olacaktır.

Amerika’nın küresel çıkarlarıyla ilgili her devlet kurumunun (özellikle CIA, Pentagon ve Kongre) kendi raporları, tespitleri, öngörüleri ve politika önerileri vardır. Bu politika önerileri, Beyaz Saray’ın karar alma süreçlerinde büyük rol oynamaktadır. Örneğin Trump, bir önceki başkanlık döneminde İran’ı vurma tehdidinde bulunmuş, ancak bundan son anda vazgeçmişti. İşte Trump’ı bu kararından vazgeçiren de bu tür politika önerileridir. Hangi kurumdan gelirse gelsin bu tür öneriler, Başkan’ın kararlarında etkili olmaktadır.

Yine başka bir örnek vermek gerekirse Pentagon, 2022 yılı Ağustos ayı başında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyaretinin tehlikeleri konusunda Beyaz Saray’a uyarılarda bulunmuş, ancak buna rağmen söz konusu ziyaret gerçekleşmişti. Benzer şekilde Ukrayna’daki savaşın gidişatı ve savaş stratejileriyle ilgili Pentagon’un önerileri, Beyaz Saray’ın politikalarında belirleyici olmaktadır. Örneğin Pentagon, Amerikan silahlarının Ukrayna Ordusu tarafından Rusya topraklarına karşı saldırıda kullanılmasının NATO ile Rusya arasında potansiyel bir savaş riski doğuracağı uyarısında bulunmuştu. Daha sonra Beyaz Saray yönetimi bu silahların Ukrayna tarafından kullanımına izin vermişti.

Bu tür kurumlar, küresel Amerikan çıkarlarının ilerletilmesi bakımından uyumlu bir Beyaz Saray yönetimi ve deneyimli bir Başkan’la çalışmayı tercih edeceklerdir. 2017-2021 döneminde Başkan Trump’ın öngörülemez politikaları, şüphesiz Amerikan devlet kurumlarının da görevlerini zorlaştırmıştır. Trump’ın sürpriz politika tercihleri, devlet kurumlarının Amerikan ulusal-küresel çıkarları konusunda Trump’a daha fazla politika tavsiyesinde bulunmalarına yol açmıştır.

ABD’de başkanlık yarışı devam ederken Amerikan kamuoyu, küresel jeopolitiğe uygun birer başka adayının öne çıkmasını ve seçilmesini arzu edeceklerdir. Küresel politikaya baktığımızda Avrupa’da Rusya-Ukrayna Savaşı, Ortadoğu’da İsrail-Filistin Savaşı ve Asya-Pasifik’teki potansiyel çatışma riskleri dikkat çekmektedir. Cumhuriyetçi ve Demokratların hemfikir oldukları nokta ise ABD’nin odağının Çin’e doğru yöneltilmesi ve Asya-Pasifik’teki güvenliğin garanti edilmesidir. Bu aslında Amerikan kamuoyunun ihtiyacını da yansıtmaktadır. Daha önce Trump’ın Çin’le ticaret savaşlarını başlatması ve Kore Yarımadası’na barış getirme adına Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’la görüşmesi, onu başkanlık yarışında öne çıkarmaktadır.

Sonuç olarak Amerikan kamuoyu, ülkenin küresel çıkarlarını en iyi ilerletebilecek adayın göreve gelmesi için oyunu kullanacaktır. ABD’deki başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler ya da Demokratlardan kim göreve gelirse gelsin, dış politika tercihlerinde yeni nüanslar yaratmakla birlikte küresel Amerikan çıkarlarının ilerletilmesine hizmet etmeye devam edeceklerdir.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler