Analiz

2024 Yılı Küresel İşsizlik Oranlarındaki Artış Ne Anlama Geliyor?

Artan işsizliğin olumsuz etkilerini hafifletmek ve dirençli, kapsayıcı bir küresel ekonomiyi desteklemek için kapsamlı ve koordineli politika müdahaleleri şarttır.
2024 yılı için öngörülen küresel işsizlik artışı, COVID-19 salgınının devam eden etkilerine, otomasyon getiren teknolojik gelişmelere ve çeşitli bölgelerdeki jeopolitik istikrarsızlığa bağlanmaktadır.
Yüksek işsizlik oranları, özellikle kadınlar ve gençler gibi hassas gruplarda artan yoksulluk, eşitsizlik ve ruh sağlığı sorunlarına yol açarak, tüketici talebini ve ekonomik faaliyeti azaltıp ekonomik büyümeyi engelleyebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yakın tarihli bir raporuna göre, küresel işsizlik oranının 2024 yılında artması beklenmektedir. Bu öngörü, artan işsizliğin küresel istikrar ve büyüme üzerindeki sosyo-ekonomik etkileri konusunda ciddi endişelere yol açmaktadır. ILO’nun bulguları işsizliğin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek için kapsamlı politika müdahalelerine duyulan acil ihtiyacın önemini belirtmektedir.

ILO raporuna göre; küresel işsizlikte beklenen artışa bazı önemli değişkenlerin destek vermesi beklenmektedir. Küresel işgücü piyasalarında önemli aksaklıklara neden olan COVID-19 salgınının süregelen etkisi, bu işsizlik artışına sebep olan başlıca faktörlerden biridir. Hafif bir toparlanma olsa bile perakende, otelcilik ve turizm başta olmak üzere birçok sektör düşük talep ve operasyonel zorluklar nedeniyle sıkıntı çekmeye devam etmektedir. Buna ek olarak tedarik zincirindeki aksamalar ve enflasyonist baskılar iş sorunlarını daha da kötüleştirerek daha az işe alım ve işten çıkarmayla sonuçlanmaktadır.

Otomasyon ve diğer teknolojik gelişmeler de is piyasasının yapısını belirlemede çok önemlidir. Bu gelişmeler ekonomik büyümeyi ve verimliliği artırmaktadır. Ancak özellikle düşük vasıflı işçilerin işten çıkarılmasına neden olmaktadır. Yapısal işsizlik, birçok işçinin yeniden beceri kazanamaması ve yüksek teknolojik gelişme hızına uyum sağlayamamasının bir sonucudur. ILO araştırması, gelişmekte olan ülkelerdeki çalışanları orantısız bir şekilde etkileyen dijital uçurumun bu sorunu nasıl daha da kötüleştirdiğini vurgulamaktadır.

Bir diğer önemli etken ise birçok bölgede yaşanan ve işgücü piyasaları ile ekonomik faaliyetleri etkileyen siyasi istikrarsızlıktır Çatışmalar, siyasi çalkantılar ve ekonomik yaptırımlar, etkilenen bölgelerde ekonominin gerilemesine ve işsizliğin artmasına neden olmuştur. Makalede, jeopolitik istikrarsızlığın işgücü piyasalarına olan olumsuz etkisine örnek olarak Ukrayna’da devam eden çatışma ve Orta Doğu’daki gerilimler gösterilmektedir.

İşsizlikteki artışın önemli sosyoekonomik sonuçlan vardır. Artan yoksulluk ve eşitsizlik sıklıkla yüksek işsizlik oranlarıyla ilişkilendirilmektedir. Çünkü dezavantajlı insanlar işsizlikten orantısız bir şekilde etkilenmektedir. ILO araştırması özellikle daha düşük istihdam ve daha yüksek işsizlik oranlarına sahip gençlerin ve kadınların daha savunmasız olduğunu vurgulamaktadır. Bu tutarsızlık uzun vadede sosyal ve ekonomik marjinalleşmeye yol açarak yukarı doğru hareketlilik beklentilerini sınırlandırılabilir ve yoksulluk döngülerini devam etmesine sebep olabilir.[1]

Dahası, artan işsizliğin ruh sağlığı ve refah üzerinde zararlı etkileri olabilir. İş kaybıyla alakalı stres ve belirsizlik; depresyon, anksiyete ve diğer ruh sağlığı sorunlarının artmasına neden olabilir. ILO raporu, işsizliğe atfedilen sosyal damganın bu sorunları daha da kötüleştirebileceğini, sosyal izolasyona ve özsaygı kaybına yol açabileceğini belirtmektedir.

Ekonomik olarak yüksek işsizlik, büyümeyi ve inovasyonu engelleyebilir. İşsiz bireylerin alım gücü azalır, bu da tüketici talebinin azalmasına ve ekonomik faaliyetlerin düşmesine yol açar. Bu da azalan talebin daha fazla işten çıkarmalara ve işyeri kapanmalarına yol açtığı olumsuz bir geri bildirim döngüsü yaratabilir. ILO raporu, işsizliğin etkin bir şekilde ele alınmaması halinde uzun süreli bir ekonomik gerileme riskinin altını çizmektedir.

ILO raporuna göre, artan işsizliğin etkilerini hafifletmek için kapsamlı ve koordineli politika çözümleri gerekmektedir. Önemli adımlardan biri, çalışanların değişen işgücü piyasasında ihtiyaç duyduğu becerileri kazanmaları için eğitim ve öğretim programlarına yatırım yapmaktır. İşletmelerin ve hükümetlerin, özellikle yenilenebilir enerji, sağlık ve bilgi teknolojileri gibi yüksek talep gören sektörlerde yeniden beceri kazandırma ve beceri geliştirme konusunda işbirliği yapması oldukça önemlidir.

Sosyal koruma önlemleri de işsizlikten etkilenenleri desteklemek için kritik öneme sahiptir. İşsizlik yardımlarına, sağlık hizmetlerine ve diğer sosyal hizmetlere erişimi iyileştirmek, bireyler ve aileler için bir güvenlik ağı oluşturarak işten çıkarılmanın yarattığı ani ekonomik zorlukları hafifletebilir. ILO raporu, tüm çalışanların bu hayati kaynaklara erişimini sağlamak için evrensel sosyal koruma sistemlerinin uygulanmasını önermektedir.

Kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi teşvik etmek de önemli bir stratejidir. Yeşil enerji ve dijital teknolojiler gibi yüksek büyüme potansiyeline sahip sektörlerde istihdam yaratmayı teşvik eden politikalar, işsiz kalanların yeniden iş bulmasına ve işsizliğin azalmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, girişimciliğin desteklenmesi ve küçük ve orta ölçekli işletmelerin (KOBİ’ler) teşvik edilmesi, yenilikçiliği artırabilir ve yeni iş fırsatları yaratabilir.

Son olarak jeopolitik istikrarsızlığın temel nedenlerini ele almak, istikrarlı işgücü piyasaları için hayati önem taşımaktadır. Uluslararası işbirliği ve diplomasi, çatışmaları çözmek ve barışı teşvik etmek için gerekli olup, ekonomik büyüme ve istihdam için elverişli bir ortam yaratabilir. ILO raporu, dünya işgücü piyasalarının karşı karşıya olduğu karmaşık zorluklarla başa çıkmak için küresel dayanışmanın ve koordineli çabaların önemini vurgulamaktadır.

Özetlemek gerekirse, 2024 yılı için öngörülen küresel işsizlik artışı, COVID-19 salgınının devam eden etkilerine, otomasyon getiren teknolojik gelişmelere ve çeşitli bölgelerdeki jeopolitik istikrarsızlığa bağlanmaktadır. Yüksek işsizlik oranları, özellikle kadınlar ve gençler gibi hassas gruplarda artan yoksulluk, eşitsizlik ve ruh sağlığı sorunlarına yol açarak, tüketici talebini ve ekonomik faaliyeti azaltıp ekonomik büyümeyi engelleyebilir. Artan işsizliğin olumsuz etkilerini hafifletmek ve dirençli, kapsayıcı bir küresel ekonomiyi desteklemek için kapsamlı ve koordineli politika müdahaleleri şarttır.


[1]   “Global unemployment rate set to increase in 2024 while growing social inequalities raise concerns, says ILO report”, International Labour Organization, https://www.ilo.org/resource/news/global-unemployment-rate-set-increase-2024-while-growing-social, (Erişim Tarihi: 21.05.2024).

Adila GASİMOVA
Adila GASİMOVA
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

Benzer İçerikler