Analiz

2024 Seçimlerine Doğru: Amerikan Seçim Sisteminin Temel Dinamikleri

Halk oylamasının yanı sıra büyük önem taşıyan Seçiciler Kurulu, başkanı seçmekle görevli olan sistemin temel taşıdır.
Eyalet bazında incelemek gerekirse bir eyalette kazanan aday, eyalet genelindeki delegelerin hepsini almaktadır.
Adayların seçim kampanyaları boyunca gösterdiği çaba, ön seçimlerden genel seçimlere kadar uzanan süreçte hem kendi partileri için hem de genel kamuoyu için kritik bir rol oynamaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerikan başkanlığı seçim sistemi, günümüzde pek çok seçim sisteminin aksine oldukça karmaşık yapısıyla akıllarda soru işareti bırakmaktadır. Delege seçimi, genel halk oylaması, Seçiciler Kurulu ve çekişmeli eyaletlerin önemi gibi unsurlar, bu seçim sistemini anlamayı ve yorumlamayı zorlaştırmaktadır. Bu yazı, Amerikan seçim sisteminin temel dinamiklerini ve seçim döneminde sıklıkla kullanılan belirli terimlerin açıklamalarını ele alacaktır.

Amerikan seçimleri, kasım ayının ilk salı günü gerçekleştirilmektedir ve bu tarih anayasa tarafından belirlenmiştir. Seçim süreci, genellikle seçim gününden tam bir yıl önce başlayan kapsamlı bir yolculuktur. Bu süre zarfında iki ana siyasi partiden (Demokrat ve Cumhuriyetçi) adaylar, adaylıklarını açıklar, kampanya ekipleri kurar ve ülke genelinde seyahat ederler. Mitingler ve bağış toplama etkinlikleri aracılığıyla ivme kazanmaya ve gerekli kamuoyuyla mali desteği toplamaya başlarlar.[i]

Kampanyalar ilgi çekmeye başladığında, adaylar televizyonda yayınlanan münazaralara katılırlar. Bu münazaralar, adayların politikalarını sunabilecekleri, zorlu sorulara yanıt verebilecekleri ve kilit konulardaki pozisyonlarını savunabilecekleri bir platform sağlar. Biden-Trump, Harris-Trump ve Vance-Walz münazaraları, bu yıl gerçekleşmiş ve seçmen nezdinde geniş yankı uyandırmıştır. Biden’ın münazara sonrası adaylıktan çekilmesi, adayların karşılıklı olarak kendilerini ifade etme imkânı bulduğu bu oturumların kampanyalarındaki önemini gözler önüne sermektedir. Adayların platformlarını ve liderlik yeteneklerini kamuoyuna sergilemeleri, geniş bir destek tabanı oluşturmak ve kendilerini partilerindeki diğer adaylardan farklılaştırmak açısından son derece önemlidir.

Seçim süreci, resmi olarak ön seçim ve parti meclisi sezonuyla başlar. Bu ilk oylama etkinlikleri, her partinin adaylarını genel seçimlerde partiyi temsil edecek tek bir adaya indirgemesine olanak tanır. Iowa, New Hampshire, Nevada ve Güney Carolina gibi eyaletlerin büyük ilgi gördüğü ön seçimler ve parti seçimleri ülke genelinde genellikle şubat ayında başlar. Bu erken eyaletler, sonuçları genellikle hangi adayların daha geniş ulusal destek sağlama potansiyeline sahip olduğunu göstermesi nedeniyle sahanın şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır. Parti gruplarında, parti üyeleri adaylarını seçmek için tartışmalar ve oylama turları düzenlerler. Ön seçimlerde ise parti üyeleri, tercih ettikleri aday için doğrudan oy kullanırlar. Bu süreçler, ulusal kongrelerde belirli adayları destekleme sözü veren delegelerin seçilmesiyle sonuçlanır.

Her parti, delegelerin başkan adaylarını resmi olarak belirlediği bir ulusal kongre düzenler. Bu kurultay sırasında seçilen aday, başkan yardımcısı adayını açıklar. Adaylık süreci tamamlandığında adaylar genel seçimlere kadar halkın desteğini kazanmak için kapsamlı kampanyalar başlatır. Kasım ayındaki seçim gününde seçmenler, oylarını bir başkan ve başkan yardımcısı için kullanır. Bu oylama, seçmenlerin kendi tercihlerini Seçiciler Kurulu’nda temsil edecek seçmenleri seçmelerine dayalıdır. Her eyalet, kendi seçmen oylarını o eyaletteki halk oylarının çoğunluğuna göre verir; Maine ve Nebraska ise seçmen oylarını orantılı olarak bölebilir.

Halk oylamasının yanı sıra büyük önem taşıyan Seçiciler Kurulu, başkanı seçmekle görevli olan sistemin temel taşıdır. Her eyaletin oylamalarının sonucunda belirlenmiş temsilcilerden oluşur. Nüfus bazına göre seçildiği için yüksek nüfuslu eyaletlerin daha fazla temsilcisi bulunmaktadır. Bir aday, başkan seçilebilmek için Seçiciler Kurulu’nun yarı çoğunluğunu elde etmek durumundadır.

Seçiciler oylarını seçim esnasında değil, seçimi takip eden bir ay içinde kullanırlar. Bu sebeple başkanın seçilmesinin resmiliği seçim gününde netlik kazanmaz. Bunun en yakın tarihli örneği, 3 Kasım 2020 tarihinde meydana gelen Amerikan Genel Seçimleri’nden galibiyetle ayrılan Joe Biden ve Kamala Harris’in aralık ayında görevlerinin resmiyet kazanmasıdır. Ancak başkan, ocak ayındaki yemine kadar göreve gelmez. Bu durum, başkanın seçim günü sonrasındaki iki ay boyunca gerçekleşecek bir süreç içerisinde göreve başlayacağı anlamına gelir.

Eyalet bazında incelemek gerekirse, bir eyalette kazanan aday, eyalet genelindeki delegelerin hepsini almaktadır. Kazananın her şeyi aldığı bu sistemde %51 ile kazanmış olan bir aday tüm delegeleri almakta ve diğer aday %49 alsa dahi herhangi bir delegesi olmamaktadır.[ii] 2016 seçimlerinde halk oylamasında geride kalan Donald Trump’ın çekişmeli eyaletlerden elde ettiği delegelerle seçimi kazanması bu şekilde açıklanmaktadır.

Amerikan seçimleriyle ilgili en büyük soru işaretlerinden biri de vatandaşların oy kullanma yöntemleridir. Klasik seçim merkezlerinde oy kullanmanın yanı sıra oy verme yöntemleri oldukça çeşitlidir. Seçim günü oy merkezlerine gidemeyen veya seçim dönemi dışında oy vermek isteyen vatandaşlar için pek çok eyalette alternatif yöntemler geliştirilmiştir. Vatandaşlar, eyaletlerinin izin verdiği dönemlerde oylarını posta yoluyla iletebilir veya erken oy kullanabilirler. Seçim merkezinde oy vermekten daha çok tercih edilen erken oy verme, vatandaşlar arasında oldukça yaygındır. Özellikle sosyal medya üzerinden oylarını elektronik ortamda veren veya posta yoluyla ileten vatandaşların paylaşımları, ekim ayından itibaren gözlemlenmeye başlanmıştır. Bu oy yöntemlerinin güvenilirliğini sorgulayan kesimlerin yanı sıra faydalı bulan bir kesim de bulunmaktadır. Bazı vatandaşlar, tek bir seçim günü yerine öncesinde oy verebilme hakkını, seçime katılım ve demokrasi açısından değerlendirilmektedir.

“Swing States” ya da “Battleground States” olarak tanımlanan “Çekişmeli Eyaletler”, seçimlerin kilit öneme sahip konularından biridir. Bunlar, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti arasında yer değiştiren ve sonucu kestirilemeyen eyaletlerdir. Başkan, kazanabilmek için 538 üyeli Seçiciler Kurulu’ndan en az 270’ini alması gerektiği için halihazırda kazandığı eyaletlerin yanı sıra kazanabileceği fazladan oya ihtiyaç duymaktadır. 2024 yılında bu çekişmeli eyaletler; Kuzey Carolina, Arizona, Michigan, Nevada, Wisconsin, Georgia ve Pensilvanya’dır.[iii] Özellikle Kuzey Carolina’da yaşayan Müslüman göçmenlerin İsrail’le olan yakınlıkları sebebiyle her iki adaya da oy vermemek için kazanma ihtimali daha düşük olan 3. adaylara oy vermeleri halihazırda eyaleti kazanmış Demokrat Parti için potansiyel bir risktir. Bu gibi kurul sayısının önemli bir çoğunluğa sahip eyaletlerin çekişmeli statüde olması, seçim sonucunun belirsizliğine sebep olmaktadır. Anket sonuçlarının belirsizliği ve çoğu zaman yalnızca genel halk oylamasını baz alması, 2016 ve 2020 seçimlerinde olduğu gibi çoğu zaman yanılmalara sebebiyet vermektedir. 2020 yılında gerçekleşen seçimlerde Joe Biden, Georgia ve Pensilvanya’yı kazanmış ve elde ettiği kurul oylarıyla başkanlığını garantilemiştir.

Çekişmeli eyaletler, her iki başkan adayı için de kilit nokta olduğundan genellikle adayların son dönem mitingleri ve kampanyalarının odaklandığı bölgeler bu eyaletler olmaktadır. Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump’ın Pensilvanya’da suikasta uğraması ve Wisconsin’e rakiplerini hafife almak amacıyla çöp kamyonuyla gelmesi, önemli örneklerdendir.

Amerikan başkanlık seçim sistemi, karmaşık yapısı ve çok sayıda değişkeniyle dikkat çekmektedir. Seçiciler Kurulu, halk oylaması ve çekişmeli eyaletlerin önemi, bu sistemin anlaşılmasını zorlaştıran unsurlardır. Adayların seçim kampanyaları boyunca gösterdiği çaba, ön seçimlerden genel seçimlere kadar uzanan süreçte, hem kendi partileri için hem de genel kamuoyu için kritik bir rol oynamaktadır.


[i] “Summary of the U.S. presidential election process”, U.S. Embassy in Kazakhstan, https://kz.usembassy.gov/summary-of-the-u-s-presidential-election-process/, (Erişim Tarihi: 01.11.2024).

[ii] “ABD’de başkanlık seçim süreci nasıl ilerliyor?”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/abd-baskanlik-secimleri-2024/abdde-baskanlik-secim-sureci-nasil-ilerliyor/3378953, (Erişim Tarihi: 01.11.2024).

[iii] “New presidential election polls released in Michigan, Pennsylvania, North Carolina”, USA.Today, https://www.usatoday.com/story/news/politics/elections/2024/10/31/presidential-election-polls-pennsylvania-michigan-nc/75964694007/, (Erişim Tarihi: 01.11.2024).

Ayşe Azra GILAVCI
Ayşe Azra GILAVCI
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Benzer İçerikler