Kapsamlı kamuoyu tartışmalarının ardından Özbekistan, 2022-2026 dönemi için beş yıllık kalkınma stratejisine karar vermiştir. Bu strateji, Özbekistan’ın beş yıl içinde gerçekleştirmek istediği yedi öncelikli yörünge ve yüz hedeften oluşmaktadır. Söz konusu belge, Özbekistan’ın tüm alanlarda ileri reformlar gerçekleştirmesi için temel teşkil edecektir. Strateji, “ortalamanın üzerinde gelire sahip devletler” arasına katılmak için zemin oluşturması beklenen çeşitli tedbirin uygulanmasını öngörmektedir.
Ülke, somut rakamlarla ifade edilebilecek hedefler belirlemiş ve bu hedeflere ulaşmaya yönelik mekanizmaları devreye sokmuştur. Daha fazla ekonomik liberalleşme, çoğu alanda özelleştirme, rekabet, tekelleşmenin ortadan kaldırılması, daha fazla yabancı yatırımın çekilmesi, fiyat istikrarı, “ekonominin itici alanlarının” gelişiminin desteklenmesi ve bölgelere daha fazla yetki veren ademi merkeziyetçi politikalar uygulanması, 2022-2026 yılları için belirlenen kalkınma stratejisinde yer alan pek çok öncelikten bazıları olarak sayılabilir.
Örneğin belirlenen hedeflerden biri, beş yıl içinde kişi başına düşen Gayrısafi Yurtiçi Hasıla’da (GSYİH) 1,6 kat artışın sağlanması ve sanayi, makine, madencilik, tarım ve enerji başta olmak üzere ekonominin tüm sektörlerinde istikrarlı bir şekilde yüksek büyüme oranlarına ulaşılmasıdır. Böylece 2030 yılına kadar kişi başına düşen milli gelirin 4.000 dolara çıkarılması amaçlanmaktadır. Bir diğer önemli hedef ise makroekonomik istikrarı sağlamak ve 2023 yılına kadar yıllık enflasyon oranını kademeli bir şekilde yüzde 5’e indirmektir. Taşkent yönetimi, enflasyon oranını 2022 yılında yüzde 9’a indirmeyi planlamaktadır.
Ana hatlarıyla önerilen sanayi politikası reformlarına bakıldığında, devletin ulusal ekonominin istikrarını sağlamaya ve sanayi üretim hacmini yüzde 40 oranında arttırarak sanayinin GSYİH içindeki payını geliştirmeye çalıştığı söylenebilir. Bu amaçla her birinin farklı hedef numarası oluşturulmuş ve öncelikli alanlar tespit edilmiştir. Mevzubahis hedefler arasında, altın üretim hacimlerinde yüzde 26’lık ve gümüşte ise yüzde 42’lik bir artış ile bakır ve demir gibi metal ürünlerinde 2 katlık bir artış amaçlanmaktadır. Ayrıca metalurjide büyük çaplı yatırım projelerinin uygulanması da planlanmaktadır. Buna ek olarak kimya ve gaz-kimya endüstrilerinin geliştirilmesi yoluyla doğalgaz işleme seviyesinin yüzde 8’den yüzde 20’ye çıkarılması da arzulanmaktadır. Böylece kimya endüstrisindeki üretimin 2 milyar dolar değerine ulaşması beklenmektedir. Dahası plan; inşaat malzemeleri üretiminin iki katına ve deri ve ayakkabı sektöründe mevcut kapasitenin 3,2 katına çıkarılmasını içermektedir. Tüm bunların yanı sıra ilaç endüstrisi ürünlerinde 3 ve mobilya ürünlerinde de 2,8 katlık bir gelişim hedeflenmektedir.
Bahse konu olan hedeflerin tümü, ekonomiye kesintisiz bir elektrik arzı gerektirmektedir. Bu nedenle planlanan diğer önlemlere ek olarak yeşil teknolojilerin tüm alanlarda aktif biçimde tanıtılması, enerji verimliliğinin yüzde 20 oranında arttırılması ve atmosfere zararlı gazların emisyonlarının yüzde 10 civarında azaltılması önerilmektedir. Örneğin 2026 yılına kadar elektrik üretiminde, ilave 40 milyar kW/h’lik bir artış planlanmakta ve bu da elektrik üretimindeki toplam seviyeyi 110 milyar kW/s’e çıkarmaktadır.
Dahası hükümet, yenilenebilir enerji kaynaklarının 2026 yılına kadar enerji üretimindeki payını yüzde 25’e ulaştırarak yaklaşık 3 milyar metreküp doğalgaz tasarrufu gerçekleştirmeyi de arzulamaktadır. Buna bağlı olarak atmosfere zararlı gazların salınımının 8 milyon ton azaltılması da bir öncelik teşkil etmektedir.
Bir diğer önemli hedef ise dijital ekonominin, ekonominin temel “itici gücü” haline getirilmesidir. Dijital ekonominin hacmini en az 2,5 kat artırmaya yönelik çalışmaların hayata geçirilmesi, ülkenin bu yeni alandaki potansiyelini de güçlendirmek istemesinden kaynaklanmaktadır.
Planlanan reformlar, uygun bir yatırım ortamını ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir düzeni gerektirmektedir. Çünkü Özbekistan, süreklilik arz eden bir yatırım akışına ihtiyaç duymaktadır. Bu çerçevede önümüzdeki beş yıl içerisinde 70 milyar dolarlık yabancı yatırım da dahil olmak üzere, ihtiyaç duyulan 120 milyar doları, ülkeye çekmek için gerekli adımları atmak, hükümetin gerçekleştirmesi gereken bir başka önemli hedefi içermektedir.
Ayrıca Özbekistan, kendi sermaye piyasalarında reform yapmayı da planlamaktadır. Böylece ekonomideki finansal kaynakların arttırılması yoluyla beş yıl içerisinde sermaye piyasası hacminin 200 milyon dolardan 7 milyar dolara çıkarılması mümkün olacaktır.
2025 yılına kadar özel bankaların bankacılık varlıklarının payını yüzde 20’den yüzde 60’a çıkaran bankacılık sisteminin dönüşümünün tamamlanması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda bankacılık sektöründe reformlar yapılması ve makul bankacılık hizmetlerinin karşılanabilirliğinin arttırılması hedeflenmektedir.
Özbekistan, sürdürülebilir ekonomik kalkınmasını sağlayabilmek için ihracatını 2026 senesine kadar 30 milyar dolara çıkarmaya çalışmaktadır. Bu sebeple ihracatta özel sektörün payının yüzde 60’a çıkarılması öncelik teşkil etmektedir. Buna göre ülke, ihracatçı işletmelere organizasyonel ve mali yardım sağlama sistemini geliştirerek ihracat yapan mevcut işletme sayısını 6.500’den 15.000’e çıkarmaya çabalamaktadır. Mal ihraç edilen ülke sayısının da 115’ten 150’ye ulaşması beklenmektedir.
Hükümet, girişimciliği daha fazla desteklemek için 2026 yılına kadar ticari kuruluşlar üzerindeki vergi yükünü GSYİH’nın yüzde 27,5’inden yüzde 25’ine düşürmeyi ve Katma Değer Vergisi’ni (KDV) de yüzde 15’ten yüzde 12’ye düşürmeyi planlamaktadır. Bunun yanı sıra Taşkent yönetimi; telekomünikasyon, bankacılık ve finans sektörleri için kâr vergisini yüzde 20’den yüzde 15’e düşürmeyi de gündemine almıştır.
Hükümet, ilçelerin kalkınmasını desteklemek amacıyla ademi merkeziyetçi reformlar gerçekleştirerek bölgelerin ekonomik potansiyelini artırmayı düşünmektedir. Tarımın devletin GSYİH’sında yüksek bir hacme sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, söz konusu sektörün yıllık büyüme oranının en az yüzde 5 olması beklenmekte ve bunun çiftçilerin gelirlerinin asgari iki kat artmasına yol açacağı öngörülmektedir. Ayrıca Özbekistan, gelişmekte olan ilçe ve topluluklarda, farklılıkları daha fazla gözeten bir yaklaşım uygulamayı planlamaktadır. Bu nedenle Taşkent, ister farklı çiftçilik türleri isterse de tekstil veya başka bir alan olsun, toplulukların ana uzmanlıklarına bağlı olarak ilgili gruptaki itici alanları daha fazla destekleyecektir.
Özbekistan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılım süreçlerinin hızlandırılması da ülkenin kalkınma stratejisinin öncelikleri arasında yer almaktadır. Aynı zamanda GSP+ sistemi çerçevesinde Avrupa ülkelerinde tükenmiş ürünlerin ihracatının yaygınlaştırılması da öncelik olmaya devam edecektir.
Sonuç olarak Özbekistan, 2022-2026 yıllarına ilişkin kalkınma stratejisinde, ekonomik dönüşüm için çeşitli öncelikler belirlemiştir. Tüm bu tedbirlerin gerçekleştirilmesi, yüksek potansiyel ve önemli kaynaklar gerektirmektedir. Bu yüzden de belirlenen hedeflerin çoğunda ülkenin müttefikleriyle işbirliğine ve dünya toplumuyla entegrasyonuna öncelik verilmiştir.