22-24 Ekim 2024 tarihlerinde Kazan’da düzenlenen 16. BRICS Zirvesi, küresel dinamiklerde yeni bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Zirveye Rusya’nın başkanlığında 36 ülkeden delegasyon katılmıştır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in BRICS’i G7 gibi Batı merkezli ittifaklara karşı bir denge unsuru olarak tanımlama çabası, bu zirvenin sembolik ve stratejik önemini pekiştirmiştir.[i] Batı’nın bakış açısına göre; bu yapının sağlam bir blok olarak hareket edebilme kapasitesi sorgulanmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski Yaptırım Politikası Koordinatörü Daniel Fried, BRICS’in G7’ye denge sağlayabileceği fikrine şüpheyle yaklaşarak Çin ve Hindistan gibi büyük ekonomik güçlerin varlığına rağmen Rusya’nın bu yapıda yeterince güçlü bir rol oynamadığını ileri sürmektedir. Fried’in vurguladığı bu uyumsuzluk, zirvenin pratik değerine gölge düşürmekte olsa da zirvenin temsil ettiği ideolojik ayrışma ve Rusya’nın çıkarlarını güvence altına alma çabaları göz ardı edilememektedir.[ii]
BRICS ülkeleri, uluslararası sistemdeki dengesizlikleri gidermek için çok taraflı bir yaklaşımla hareket etmektedirler. Bu platform, Küresel Güney’in çıkarlarını korumak ve geliştirmek için bir sosyal inşa çabasını temsil etmektedir. Bu bağlamda realist teorinin önerdiği devletlerin güç mücadelesinin ötesine geçilerek BRICS çatısı altında sosyal ve ekonomik dayanışma sağlanmaktadır. Batı merkezli finansal yapıların – Bretton Woods kurumları gibi – reform edilmesi gerektiği vurgusu, BRICS’in uluslararası finansal mimarinin yeniden yapılandırılması gerekliliğine yönelik eleştirileriyle uyumludur. Bu, mevcut Batı hegemonyasının devam eden baskınlığını kırmak ve Küresel Güney’e daha adil bir temsiliyet sağlamak için gereklidir.
BRICS, mevcut finansal sistemin reformu için artan bir baskı oluşturarak Bretton Woods sistemi gibi küresel ekonomik yapıların yeniden düzenlenmesini talep etmektedir. Bu sistem, Batı merkezli normların hâkim olduğu, eşitsizlikleri derinleştiren ve borç krizini tetikleyen bir yapı olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle BRICS, Küresel Güney’in çıkarlarını gözeten alternatif bir küresel finansal düzen inşa etme hedefini taşımaktadır.
Ekonomik gelişmeler bağlamında BRICS zirvesinde, uluslararası ödeme sistemi SWIFT’e alternatif oluşturma yolları ele alınmıştır. Bu bağlamda Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte SWIFT sisteminden çıkarılması, alternatif arayışlarını daha da acil hale getirmiştir. Özellikle Rusya, finansal bağımsızlığını artırmak ve uluslararası ticarette sürdürülebilir bir çözüm geliştirmek amacıyla bu alternatiflerin geliştirilmesi konusunda aktif bir tutum sergilemektedir. BRICS’in bu çabaları, uluslararası finansal sistemdeki hegemonik yapıya karşı bir tepki olarak değerlendirilebilir ve çok kutuplu bir dünya düzeninin inşasında önemli bir adım olarak görülmektedir.[iii]
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada yavaş ilerleme kaydedilmesi, BRICS’in hedefleriyle uyumlu bir başka mesele olarak öne çıkmaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin teknolojik gelişmelere erişiminde büyük eşitsizlikler yaşanmaktadır. Bu noktada BRICS, dijital uçurumun kapatılmasını sağlayacak Küresel Dijital Sözleşme’yi destekleyerek gelişmekte olan ülkelerin dijitalleşme yoluyla ekonomik kalkınmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu durum, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal inşa çabalarının da bir parçasıdır. Çünkü dijital teknolojilere erişim, toplumların ekonomik ve sosyal gelişiminde kilit bir role sahiptir.
Uluslararası barış ve güvenlik vurgusu da BRICS’in stratejik vizyonunda öne çıkmaktadır. BM Güvenlik Konseyi’nde günümüz dünyasının çok kutuplu yapısını yansıtan bir temsiliyetin sağlanması gerektiği fikri, BRICS ülkelerinin Güvenlik Konseyi’ndeki reform talepleriyle örtüşmektedir. Küresel Güney ülkelerinin güvenlik mekanizmalarında daha fazla söz sahibi olmaları, mevcut yapının Batı merkezli normlarının dışına çıkarak çok kutupluluğu teşvik etmesi açısından önem taşır. Bu çerçevede BRICS ülkeleri, küresel barışı sağlamak adına Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesini ve gelişmekte olan ülkelerin de bu süreçte aktif bir rol almasını savunmaktadır.[iv]
BRICS, özellikle sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için gelişmekte olan ülkeleri destekleyici finansal düzenlemeler yapılmasını savunmaktadır. İklim krizi ve emisyon azaltımı konularında da BRICS, gelişmiş ülkelerin daha fazla sorumluluk almasını ve finansal desteği artırmasını talep ederek kendi içindeki dayanışmayı güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu yaklaşımlar, Batı’nın hâkim olduğu mevcut sistemin yeniden yapılandırılmasına ve iklim değişikliğiyle mücadelede Küresel Güney’in önceliklerinin dikkate alınmasına yönelik bir sosyal inşa çabasını temsil etmektedir.[v]
BRICS’in uluslararası ilişkilerde son yıllarda kazandığı ivme, Batılı güçlerin uzun süre devam ettirdiği göz ardı politikasını artık sürdürülemez hale getirmiştir. Rusya’da düzenlenen yıllık zirvede grubun dört yeni üyeyi -Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)- kabul etmesiyle bu gelişim somut bir göstergesi olmuştur. BRICS’in sadece 2010 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti üyeliğe kabul etmesinin ardından genişlemeyi hızlandırması, onu Batı liderliğindeki mevcut küresel yönetişim modellerine alternatif olarak gören çevrelerde geniş yankı bulmaktadır. Özellikle Batı politikalarına yönelik artan eleştiriler ve Bretton Woods sisteminin tekrardan yapılandırılması ihtiyacı, bu oluşumun küresel etkisini güçlendiren başlıca faktörlerdir.
BRICS’in genişlemesinden en fazla fayda sağlayan üyelerden biri de Hindistan olmuştur. Söz konusu ülke, BRICS’in yeni üyeleriyle tarihsel olarak derin bağlara sahiptir: Mısır, Orta Doğu’da güvenlik ve ticaret ortağı olarak öne çıkarken, BAE, Hindistan’ın en önemli ticari partnerlerinden biridir. Hindistan, Afrika kıtasındaki en uzun süreli ilişkilerinden birini Etiyopya’yla yürütmektedir. Bu bağlar, Hindistan’ın Güney Asya’daki stratejik çıkarlarını BRICS platformu üzerinden pekiştirmesine olanak tanımaktadır.
Yeni Delhi yönetimi, BRICS’in sunduğu çok taraflı platformu Batı’nın yönlendirdiği küresel politikaların dışında kalabilmek adına stratejik bir araç olarak kullanmaktadır. BRICS, Yeni Delhi’ye Moskova’yla olan bağlarını sürdürmek için bir fırsat sağlamaktadır. Ayrıca Hindistan’ın Çin’le BRICS çatısı altında ortak çalışmaları, iki ülke arasındaki gerginliği hafifletmek adına önemli bir diplomatik yol sunmaktadır. Son zirve öncesinde iki ülke arasındaki sınır devriyesi anlaşması, bu işbirliğini daha yapıcı bir seviyeye taşımak adına atılmış bir adım olarak değerlendirilebilir. Bu gelişmeler, Hindistan’ın stratejik özerklik ilkesini sürdürmesine olanak tanımakta ve Yeni Delhi’nin herhangi bir blok veya ülkeyle resmi ittifaka girmeden çok kutuplu bir dünya düzeninde pozisyon almasına imkan sağlamaktadır.[vi]
BRICS’in genişleyen yapısında Hindistan’ın oynadığı bu merkezi rol, ülkenin uluslararası arenada stratejik özerklik ilkesine dayanan dış politika anlayışını güçlendirmektedir. ABD’yle olan stratejik ortaklığı, Hint-Pasifik Dörtlüsü’ndeki (QUAD) aktif rolü ve BRICS içindeki varlığı bakımından Hindistan, çok kutuplu dünyadaki konumunu sağlamlaştırmaya yönelik dengeli bir strateji sergilemektedir. BRICS’in uzun vadeli hedefleri, Hindistan’ın Batı liderliğindeki kurumlarla yürüttüğü diplomatik ve ekonomik ilişkileri tamamlayıcı bir işlev görmektedir.[vii]
Zirve dair başka önemli detay ise Rusya ve Çin’in enerji, sanayi, yüksek teknoloji ve tarım gibi çeşitli sektörlerde ortak projeler geliştirmesidir. Bu bağlamda Putin, söz konusu işbirliğinin dünya genelinde daha dengeli bir ekonomik yapı oluşturma potansiyeline katkıda bulunabileceğini ifade etmiştir. BRICS’in genişlemesi ve küresel dengeler bağlamında G7’nin daha önce 300 milyar dolarlık Rus varlığını dondurmasının ardından bu fonların bir kısmının Ukrayna’ya kredi desteği sağlamak amacıyla kullanılmasına yönelik planlar gündeme gelmiştir.
ABD ve Batılı ülkelerden gelen bu tür ekonomik yaptırımlar, Rusya ve Çin’i BRICS içindeki işbirliklerini derinleştirmeye teşvik ederek çok kutuplu bir ekonomik yapı arayışını hızlandırmaktadır. Bu yıl BRICS, Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve BAE’yi de kapsayacak şekilde genişlemiştir. Bu stratejik hamle, Amerikan doları temelli yaptırımlara karşı alternatif stratejiler arayan ülkelerin BRICS içinde daha güçlü bir platform bulmasını sağlamaktadır. Doların silahlandırılması ve Rusya’ya karşı uygulanan yaptırımlar, BRICS üyesi ülkeleri bağımsız bir ekonomik yapı inşa etmeye motive etmiştir. BRICS çerçevesinde Rusya ve Çin arasındaki derinleşen işbirliği, ABD’nin yaptırım politikalarına karşı bir denge unsuru olma potansiyeline sahiptir.[viii]
16. BRICS Zirvesi’nde alınan kararlar şunlardır:
- Yerel para birimlerinin kullanımının teşvik edilmesi,
- BRICS Tahıl Borsası’nın kurulması,
- BRICS Ar-Ge Aşı Merkezi’nin desteklenmesi,
- Dijital sağlık ve geleneksel tıp alanlarında genişletilmiş işbirliğinin kurulması,
- Küresel Güney’in görünürlük seviyesinin artırılması,
- Terörle mücadelede işbirliği,
- Çok-taraflılığın güçlendirilmesi,
- Alternatif finansal sistemlerin geliştirilmesi,
- Dijital kamu malları gelişimi,
- Egemenlik ilkesine bağlı kalarak altyapı projelerinin geliştirilmesi,
Sonuç olarak 16. BRICS Zirvesi, küresel dinamiklerde önemli bir dönüm noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Rusya’nın başkanlığında düzenlenen bu zirve, sadece katılımcı ülkeler arasındaki diplomatik ilişkileri güçlendirmekle kalmamış, aynı zamanda Rusya’nın uluslararası arenada yeniden tanımlanmasına yönelik bir adım olmuştur. Zirvenin tartışmaları ve alınan kararlar, BRICS ülkelerinin Batı merkezli düzenlere karşı bir alternatif oluşturma çabalarının bir yansımasıdır.
Birleşmiş Miletler Genel Sekreteri António Guterres’in vurguladığı işbirliği ve çok taraflılık temaları, BRICS’in ideolojik hedefleriyle örtüşmektedir. Guterres’in önerdiği küresel ailenin inşası, BRICS’in özellikle gelişmekte olan ülkelerin sesini daha fazla duyurmasını amaçlayan hedefleriyle uyumludur. Bu bağlamda BRICS’in sunduğu platform, sadece ekonomik işbirliğini değil, aynı zamanda sosyal dayanışmayı da teşvik etmektedir.
Zirve, BRICS’in uluslararası finansal sistemde reform taleplerinin ve küresel güneyin çıkarlarının korunmasının altını çizmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin daha adil temsil edilmesi ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılması için gereken adımlar, BRICS’in stratejik hedefleri arasında yer almaktadır. 16. BRICS Zirvesi, sadece bir diplomatik buluşma değil, aynı zamanda küresel güç dinamiklerinin yeniden şekillendiği bir ortamda BRICS’in kendini konumlandırma çabasının bir göstergesidir. BRICS, uluslararası ilişkilerdeki dengeleri değiştirme potansiyeline sahip bir aktör olarak gelecekteki çok kutuplu dünya düzeninin şekillenmesinde önemli bir rol oynamayı hedeflemektedir. Bu süreçte özellikle Hindistan’ın BRICS içindeki stratejik konumu, çok taraflı ilişkilerin ve güç dengelerinin yeniden inşası açısından kritik bir öneme sahiptir.
[i] “BRICS Summit Underscores Russia’s Geopolitical Strategy”, The Pinnacle Gazette, https://evrimagaci.org/tpg/brics-summit-underscores-russias-geopolitical-strategy-49018, (Erişim Tarihi: 27.10.2024).
[ii] Aynı yer.
[iii] “BRICS’ de-dollarization agenda has a long way to go”, VOA, https://www.voanews.com/a/brics-de-dollarization-agenda-has-a-long-way-to-go/7840686.html, (Erişim Tarihi: 27.10.2024).
[iv] “BRICS Summit: Guterres underscores bloc’s role in boosting global cooperation”, United Nations, https://news.un.org/en/story/2024/10/1156086, (Erişim Tarihi: 27.10.2024).
[v] Aynı yer.
[vi] “India’s balancing act with the West as Brics flexes new muscles”, BBC, https://www.bbc.com/news/articles/cly2verz8ggo, (Erişim Tarihi: 27.10.2024).
[vii] Aynı yer.
[viii] “Russia and China Strengthen Economic Cooperation During BRICS Summit”, CoinMarketCap, https://coinmarketcap.com/community/articles/671ded1fe45f3910183dd7f5/, (Erişim Tarihi: 27.10.2024).