Tarih:

Paylaş:

Alt Kıta’da Dinmeyen Göz Yaşı: Keşmir

Benzer İçerikler

İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’nin sömürgelerini bir bir tasfiye etmek zorunda kalması, beraberinde yeni sorunları da getirdi. Bu sorun alanlarının başında ise üç yer geliyor: Kıbrıs, Filistin ve Keşmir. Her üçünün de başlangıç tarihleri neredeyse aynı. Günümüze kadar devam eden bu sorunların ağırlıklı coğrafyasının İslam dünyası olması da işin bir diğer dikkat çekici boyutu. Sistematik bir şekilde oluşturulan bu “Kara Delikler”, başta İngiltere olmak üzere Batı dünyasının bu coğrafya ile hesaplarının daha bitmediğinin en temel göstergesi olarak kabul edilebilir.

Kıbrıs sorununda şimdilik göz yaşı durmuş vaziyette. Bunun en önemli nedeni ise, Kıbrıs Türk halkının arkasındaki Türkiye gerçeğidir. Bugünlerde bazıları bunu inkar etmeye kalksa da, en azından efsanevi Filistin lideri rahmetli Yaser Arafat’ın “Siz şanslısınız. Sizin arkanızda Türkiye gibi bir anavatanınız var. Benim de arkamda bir anavatanım olsaydı, dağları yıkardım” tespiti bu gerçekliği bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

Keşmir’deki Müslüman halkın arkasında da Pakistan olmasaydı, belki bugün böyle bir meseleyi dahi konuşmuyor olacaktık. Çünkü, ortada “Müslüman Keşmir” diye bir yer kalmayacaktı. Pakistan’ın aç kalmak pahasına Müslüman Keşmir’e verdiği destek ortada. Sorunu en başından itibaren Birleşmiş Milletler platformunda çözmekten yana olan ve bu bağlamda 5 Ocak 1949’da Keşmir’de özgür ve tarafsız bir halkoylaması kararının alınmasında etkili olan Pakistan yeri geldiğinde savaşmaktan da kaçmıyor.

Keşmir sorununun ortaya çıkmasından bu yana bölgedeki Müslümanların gözyaşını dindirmeye yönelik olarak komşusu Hindistan’la girdiği dört savaşın nedeni de bu. Fakat, bu savaşlara rağmen Keşmir halen azad değil; Cammu Keşmir. Çünkü, bu savaşta Pakistan da yalnız. Ortada sadece İslam dünyasının adı var!

Himalaya eteklerinde yer alan ve 68 yıldır devam eden Keşmir Sorunu’nun temelinde İngiltere’nin böl-yönet politikası ve bunun bir sonucu olarak Keşmir’deki Müslüman halkın iradesinin Hintli Vali (Keşmir Mihracesi) tarafından gasp edilmesi ve Keşmir’in bir oldu bitti ile Hindistan’a bağlanması hadisesi yatıyor. Tabi bir de bunun Hindistan boyutu var ki, Keşmir’den tavizi, Hindistan’ın bütünlüğü-dağılması ve “yükselen karizması”nın çizilmesi ile eşdeğer tutuyor. Dolayısıyla Keşmir sorunu, Hindistan’ın birliği noktasında Hint milliyetçiliğinin temel meselelerinden biri haline getirilmiş durumda. Zaten sorunu içinden çıkılmaz bir hale getiren de Yeni Delhi’nin bu tutumu.

Fakat, bu gidişle mesele Hindistan’ı da fazlasıyla aşacak gibi görünüyor. ABD-Çin arasındaki güç mücadelesi ve örtülü savaşta ön plana çıkan terör örgütleri eğer önü alınamaz ise hem Pakistan’ın hem de Hindistan’ın başını fazlasıyla ağrıtacağa benziyor. Afganistan-Pakistan hattında etkili olmaya başlayan IŞİD’in Keşmir’den uzak durması mümkün değil. Keşmir’deki Çin varlığı, öyle ya da böyle bir hedef haline getirilebilir.

Bilindiği üzere, başlangıçta sadece Hindistan ve Pakistan arasında ön plana çıkan Keşmir sorunun bir üçüncü aktörü daha var. Hindistan’la 1962’de girdiği savaşta Keşmir’in bir kısmını işgal eden Çin, bu sorunun bir parçası durumunda. “Aksai Çin” olarak adlandırılan bölge, aslında üçe bölünmüş olan Keşmir’in Çin kontrolündeki bölgesini oluşturuyor.

“Uzaktaki Yakın Çevreler” anlayışı-mücadelesi, “Cennet Vadi” adıyla da bilinen ve stratejik konumu itibarıyla Güney Asya’nın kalbini oluşturan Keşmir’i yeni bir kriz alanı olmaya sürüklüyor. Pakistan yönetiminin bu konuda son dönemde vermeye başladığı mesajlar çok önemli. Pakistan’ın bu sorundaki kararlılığının-caydırıcılığının birer göstergesi durumunda olan yfüze denemeleri sonrası sorunun çözümünde kilit aktör olarak Hindistan’ı işaret etmesi dikkate alınmalı.

Pakistan’ın burada Yeni Delhi’ye verdiği mesaj; şu an için daha çok iki ülke arasında ön plana çıkan, bölgeselleşme sürecine giren Keşmir sorununun uluslararasılaşması. Eğer sorun uluslararasılaşır ise, o zaman bölge kaybedecek.

Sorunun uluslarrasılaşmaması için hiç bir neden yok. Keşmir, adeta Asya’nın ikinci Fergana Vadisi. Fergana Vadisi nasıl Orta Asya devletlerinin tam ortasında yer alıyor ise, Keşmir de Çin (daha doğrusu Doğu Türkistan), Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Tibet’in tam ortasında yer alıyor.

Keşmir’e tamamen hakim olan gücün bölgeye önemli ölçüde güç projeksiyonu yapabileceği, her türlü dinamikleri rahatlıkla harekete geçirebileceği ortada. Daha somut bir ifadeyle, bölge bu devletlerin geleceği açısından önemli bir kilit konumunda. Dolayısıyla, temelinde jeo-kültürel farklılıkların olduğu “Keşmir Sorunu”, geldiği aşama itibarıyla küresel güç mücadelesinin, bir diğer ifadeyle Üçüncü Büyük Oyun’un da “cazip adreslerinden” biri konumunda. Hindistan’ın bu gelişmeleri görmemesi imkansız.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROLhttps://www.ankasam.org/author/mse/?lang=en
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında Arayış, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yaptı. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan; Avrasya Dosyası, Stratejik Analiz, Stratejik Düşünce, Gazi Bölgesel Çalışmalar, The Journal of SSPS, Karadeniz Araştırmaları, gibi akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, Bölgesel Araştırmalar, Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları, Gazi Akademik Bakış, Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri, Demokrasi Platformu dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmektedir. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.