Tarih:

Paylaş:

ABD-Rusya Arasında “Muhteşem İlişki” Arayışları

Benzer İçerikler

ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’tan hamle üstüne hamle geliyor. Hamleler ilk bakışta sopa ağırlıklı gibi görünse de, içinde göz ardı edilemeyecek derecede havuçlar ve mavi boncuklar da var. Bu da bize ABD’nin Bush ve Obama döneminde uygulanan iki farklı politikanın Trump döneminde bir arada kullanılabileceğini gösteriyor.
Hatırlanacağı üzere ABD Bush ile “sert”, Obama ile de “yumuşak” bir güç politikasını tercih etmişti. Anlaşılan o ki, her iki yöntemden de istenilen sonuç alınabilmiş değil. Dolayısıyla, ABD derin devleti Trump ile her ikisini birden uygulamaya karar vermiş görünüyor. Yani, duruma göre karşı tarafa önce “işbirliği-ortaklık” adı altında bir takım teklifler-geri adımlar ile yumuşak bir şekilde yaklaşılacak; eğer beklenilen reaksiyon alınamaz ise, o zaman karşı taraf “düşman” ilan edilecek ve hedefe ulaşılana kadar vurulacak. Durum bu kadar net.
Dolayısıyla, ABD’nin bu fırsat-tehdit bazlı yeni politikasının “Ötekiler Cephesi”nce nasıl algılandığı ve buna ne tür bir karşılık verileceği oldukça önemli. Şu ana kadarki gelişmelere bakıldığında açıkçası ilk tepkiler ABD’nin kısmen de olsa hedefine ulaştığını gösteriyor. Nitekim, “Ötekiler Cephesi”nde durum biraz karışık gibi. Şöyle ki: Rusya’nın verdiği ilk tepki “kazan-kazan” yaklaşımı üzerine iken; İran, “kısasa kısas” diyor ve mütekabiliyet ilkesine başvuruyor. Türkiye ise klasik “bekle-gör” politikasının uyguluyor gibi.

Rusya Ne Yapmaya Çalışıyor?

Bunun için öncelikle Kremlin’in ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin ardından yaptığı açıklamaya bakmakta fayda var. Kremlin, Putin ve Trump arasında şu hususlar üzerinde “olumlu bir görüşme” gerçekleştirildiğini belirtiyor: 1. İran’ın nükleer meselesi, 2. Ukrayna sorunu 3. “İsrail-Filistin çatışması”, 4. Suriye’de IŞİD’e karşı işbirliği, 5. ABD-Rusya arasında normalleşme ilişkilerinin başlatılması.
Son madde yeni bir şey değil. Trump’ın seçimleri kazanmasının ardından, 2016 yılı Kasım ayında iki lider arasında gerçekleşen kısa süreli telefon görüşmesinde ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi yönünde taraflar niyetlerini zaten beyan etmişti. Yeni olan, bu niyetin hayata geçirilmesi noktasında tarafların adım atmaya başlamaları.
Bu husus oldukça önemli! Çünkü hatırlanacağı üzere, son telefon görüşmesi öncesi Putin ile ilişkiler hakkında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Trump aynen şu ifadeyi kullanmıştı:  “Umarım muhteşem bir ilişkimiz olur. Bu mümkündür. Bu işin yürümemesi de muhtemel. Neler olacağını göreceğiz.”
Trump’ın bu “muhteşem ilişki” beklentisi sonrası gerçekleşen telefon konuşmasında sanki bu adımlarla ilgili parametreler çizilmiş gibi. Bunu yine Kremlin tarafından yapılan açıklamada görüyoruz. Kullanılan ifade aynen şöyle: “Her iki taraf da Rus-Amerikan ilişkilerinin eşitler seviyesinde, karşılıklı kazanç temeli üzerinde, yapıcı bir zeminde gelişmesi için işbirliğine istekli olduğunu beyan etti.”
İşte, kilit ifade bu! ABD, sopa öncesi Rusya’ya bol bol mavi boncuk/havuç opsiyonunu uzatmış durumda.

ABD, Rusya’ya “Yeni SSCB” Olmayı mı Vaat Ediyor?

Bunun öz Türkçesi şu: 1. ABD, Rusya tarafını bir kutup olarak tanıyor ve ona altın tepside “Yeni SSCB” olma fırsatı sunuyor; 2. Eğer kabul görürse ona tekrar bir güç olması için önünü açacak. 3. Böylece, dünyayı kendi aralarında, aynen telefon görüşmesine atfen söylenildiği gibi “eşitler seviyesinde, karşılıklı kazanç temeli üzerinde, yapıcı bir zeminde” paşa paşa, “kazan-kazan” formülü çerçevesinde yine paylaşacaklar.
Açıkçası, Rusya ve “diğerleri” tarafından ortaya konulan çok kutuplu dünya açısından oldukça riskli bir durum söz konusu! Zira ABD “kontrollü bir iki kutupluluk” ya da bunu gerçekleştiremez ise, “kontrollü birçok kutupluluk” politikasının uygulamaya koymuş durumda. (İngiltere’nin oynadığı rolü de bu çerçevede değerlendirmek gerekir.)
Dolayısıyla, “olumlu görüşme” ve “muhteşem ilişki” beklentisi ile ne kastedildiği büyük bir merak konusu. Trump ve Putin ikilisi arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde ele alınan mevzuların Rusya’nın müttefikleri ile ilişkilerini ne derece etkileyici de bir başka merak/endişe kaynağı. Özellikle de İran ve Çin boyutuyla.
Eğer Rusya, ABD ile normalleşme adı altında farklı bir takım adımlar atıyor ise, o zaman diğer tarafla anormalleşme başlar. Yani en temelde iki müttefiki ile olan ilişkileri derin darbe alır. Burada Türkiye boyutunu da elbette göz ardı etmemek gerekir.
Peki, Rusya böyle bir şey yapar mı? Normal şartlarda yapmaması lazım! Aksi takdirde bütün kazanımlarını kaybeder ve eli bir anda sıfırlanır. Daha da ötesi ABD’nin uzun yıllardır önünde duran Avrasya’nın Balkanı haline dönüşüverir. Nasıl mı? Bir sonraki yazımda size Çin’e getirilen teklif bağlamında bu mevzuyu açmaya çalışacağım.

 

Для чтения публикации на русскам языке нажмите суда

**Milli Gazete‘de Yayınlanmıştır.

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.