Uluslararası ilişkiler, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) dominant pozisyonundan çok kutuplu bir yapıya doğru evrilirken; bölgeler arası geçişi sağlayan coğrafyada bulunan ülkelerin önemi giderek artmaktadır. Mevzubahis bölgelerdeki ülkeler, sistemdeki güç boşluklarını ya da büyük güçlerin kendileri üzerindeki çıkarlarını kullanarak daha fazla hak talep etmekte ve kendi ajandalarını oluşturarak geleneksel dış politikalarında değişime gitmektedir. Bu coğrafyaların başında gelen Hint-Pasifik bölgesinin önemini giderek arttırması, Güneydoğu Asya’yı ve bölgedeki ülkeleri ön plana çıkarmıştır.
Son yıllarda Güneydoğu Asya; Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki bölgesel ve küresel rekabet açısından daha kritik hale gelmiştir. Pekin’in Güney Çin Denizi’nde artan donanma gücü ve “Dokuz Çizgi Hattı Stratejisi” bağlamındaki politikaları, ABD’nin Hint-Pasifik stratejine daha fazla meydan okuma anlamı taşımaktadır.
Bu kapsamda iki ülkenin diplomatları, kendi çıkarlarına ulaşabilmek amacıyla Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) tarafından düzenlenen zirvelere katılım göstermekte ve bölge başkentlerine ziyaretler düzenlemektedir. Bu anlamda Filipinler, her iki ülkenin de öncelikleri arasına girmiştir. Güneydoğu Asya’nın önemli bir coğrafyasında bulunan Filipinler’in dış politikada kendi ajandasını takip etmeye çalışması, bölgede hayli dikkat çekici bir gelişme olarak algılanmış ve söz konusu ülke, rekabetin en yoğun yaşandığı yer olarak görülmüştür.
Filipinler; Güney Çin Denizi ve Filipin Denizi’nin, Endonezya, Japonya ve Çin hattının merkezinde konuşlanmış yaklaşık 7.000’den fazla adadan oluşmaktadır. Bahsi geçen ülkelere yakınlığı, ekonomik koridorlar üzerinde coğrafi bir avantaj yaratırken; Güney Çin Deniz’in bir parçası olması da Pekin-Washington rekabetinin asli unsurlarından biri haline gelmesine neden olmuştur.
Daha geniş bir perspektiften bakıldığında Filipinler, Hint ve Pasifik Okyanusları arasındaki deniz ulaşım hatlarının stratejik bir durağı olarak da görülmektedir. Jeopolitik önemi göz önüne alındığında, Filipinler’in bölgedeki güç dengesini müttefiki olduğu büyük gücün lehine değiştirebilecek kapasiteye sahip olduğu söylenebilir.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD’nin Pasifik politikalarında önemli bir ülke olarak gördüğü Filipinler, özellikle güvenlik alanında ABD’yle önemli anlaşmalar imzalamıştır. ABD ile Filipinler arasında 30 Ağustos 1951 tarihinde imzalanan “Karşılıklı Savunma Antlaşması (MDT)”, iki ülke açısından bölgesel güvenliği güçlendiren önemli bir dönüm noktası olmuştur. Tarafların 1999 yılında imzaladığı “Ziyaret Kuvvetler Anlaşması (VFA)” ve 2014 yılında imzalanan “Gelişmiş Savunma İşbirliği Anlaşması (EDCA)”, ABD birliklerinin Filipinler’deki askeri üslere erişiminin önünü açmıştır.[1]
Askeri anlaşmaların yanı sıra 1989 senesinde “İkili Ticaret ve Yatırım Çerçeve Anlaşması (TIFA)” da imzalanmıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2019 yılındaki verilerine göre, iki ülke arasındaki karşılıklı ticaret hacmi 27 milyar doları aşmış ve ABD, Filipinler’in üçüncü büyük ticaret ortağı haline gelmiştir.[2]
Bununla birlikte ABD açısından Filipinler, ekonomik bir partnerden ziyade bir güvenlik ortağıdır. Filipinler’deki karar alıcılar da ABD’nin güvenlik şemsiyesi içerisinde bulunmaya istekli olmuşlardır. Bu sebeple uzun yıllar müttefiklik ilişkisi içinde bulunan iki ülke, 2016 yılında Rodrigo Duterte’nin Filipinler Devlet Başkanı olmasıyla bir yol ayırımına girmiştir.
Duterte, göreve başladığı andan itibaren, Manila’nın ABD eksenli dış politikasını Çin merkezli bir yönelime çevirmiştir. Bunun en önemli göstergelerinden biri ise Duterte’nin Filipinler ile Çin arasında yaşanan tartışmalı resifler hakkında uluslararası mahkemenin Filipinler lehine vermiş olduğu kararı, görmezden gelmiş olmasıdır.[3] Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki hak iddialarına karşı, Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin verdiği bu kararın göz ardı edilmesi, Pekin’i bölgedeki yayılmacı politikalar noktasında cesaretlendirmiştir. Buna ek olarak Duterte, Çin’in Kuşak Yol Projesi’nden yararlanmak için de çeşitli çağrılar yapmıştır.
2016 yılında Duterte ve heyetinin Çin’e yaptığı ziyarette 24 milyar dolarlık yatırım anlaşması imzalaması[4] ve 2018 senesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Filipinler’e gerçekleştirdiği ziyaret, ikili ilişkiler açısından dönüm noktası olmuştur. Bu ziyaret sırasında ilişkilerin kapsamlı stratejik işbirliği seviyesine yükseltilmesine karar verilmiş ve 29 işbirliği anlaşması imzalanmıştır.[5] Çin’in 2020 yılına ilişkin verilerine göre, taraflar arasındaki ticaret hacmi 61,1milyar dolara ulaşmıştır. Bu rakam, Pekin’in Filipinler’in en büyük ticaret ortağı haline geldiğini ortaya koymaktadır.[6]
Duterte, iktidara gelmesinin ardından hem uluslararası arenada hem de iç politikada tartışmalı bir isim olmuştur. Özellikle de diplomatik dilin dışına çıkan söylemleriyle, eleştirilerin hedefi olmuştur. Örneğin Duterte’nin ABD Eski Başkanı Barack Obama’ya ettiği küfür, uzun bir süre tartışılmıştır.[7] Benzer şekilde uyuşturucu karşıtı kampanyada yaşanan insan hakları ihlalleri nedeniyle ABD’nin Filipinler’i eleştirmesi üzerine Duterte, ülkede konuşlanmış ABD Özel Kuvvetleri’ni sınır dışı etmeyi, tüm ortak askeri tatbikatları sona erdirmeyi ve gerekirse mevcut ikili güvenlik anlaşmalarını feshetmeyi içeren tehditlerde bulunmuştur.[8]
Şüphesiz Duterte’nin gözünde Çin’in artan gücüne karşı açık bir ABD müttefiki olmak, Manila’yı tehlikeye atan bir durumdur. Bu sebeple geleneksel müttefiki olan Washington’un etkisini kırmak için Pekin’e yönelmektedir. Bu dış politika yönelimi, mantıklı bir hamle gibi görünse de Çin’in sık sık “Dokuz Çizgi Hattı Stratejisi” bağlamında Filipinler karasularını ihlal etmesi, güvenlik bürokrasisi ve Dışişleri’nde Duterte’ye karşı olumsuz bir tavır oluşmasına yol açmıştır. Nitekim 7 Mart 2021 tarihinde Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı bir resifin çevresinde Çin’e ait 220 teknenin demirlemesi üzerine Filipinler Dışişleri Bakanı Teodoro Locsin’in sosyal medyadan Çin’e küfür etmesi,[9] Çin’in artan ihlallerine karşı emekli asker ve polislerin ortak bir bildiri yayınlayarak Duterte’yi Pekin’e karşı tavır almaya çağırması[10] ve Duterte’nin AUKUS Anlaşması’nı tehdit olarak gören açıklamasına rağmen Dışişleri Bakanlığı’nın anlaşmaya verdiği destek, söz konusu çatlağı gösteren en önemli gelişmeler olmuştur.
Filipinler’de Washington’la ilişkileri önemseyen güvenlik bürokrasisi, hükümetin ABD’ye açık bir şekilde düşmanlık besleme politikasını zaman içinde kırmayı başarmıştır. Özellikle de Donald Trump döneminde iki liderin karşılıklı olumlu açıklamaları ve Duterte’nin tek taraflı feshettiği Gelişmiş Savunma İşbirliği Anlaşması’na tekrardan yeşil ışık yakması, söz konusu yumuşamayı doğrulamaktadır. Hiç kuşku yok ki; bu yumuşamanın arkasında yapılacak seçimlerin de etkisi vardır.
Seçime gidecek olan Filipinler, önemli bir eşikten geçecektir. Yıllardır yabancı ülkelere ve iç siyasi olaylara karşı sert siyasal söylemlerin egemen olduğu Manila, artan Çin-ABD rekabeti sebebiyle son dönemde dış desteğe-müdahaleye daha açık bir hale gelmiştir. Her ne kadar Duterte’nin aday olmayacağı açıklanmışsa da onun popüler liderliği, işaret edeceği kişiye mühim bir destek sağlayacaktır. Bu noktada karşımıza Eski Filipinler diktatörü olan Ferdinand Marcos’un oğlu Marcos Jr. çıkmaktadır.
Marcos, Filipinler’in 17. Devlet Başkanlığı için yapılan anketlere göre favori aday konumundadır.Özellikle de Duterte’nin kızı olan Sara Duterte’nin Marcos Jr’un seçim kampanyasına dahil olacağını ve Başkan Yardımcılığı için aday olacağını açıklaması,[11] seçimin kaderini Marcos lehine etkileyebilecek bir hamledir.
Bunun yanı sıra Filipinler Devlet Başkan Yardımcısı Leni Robredo’nun da son dönemde başlattığı “Pembe Dalga” hareketiyle oylarını sürpriz bir şekilde arttırdığı gözlemlenmektedir. Nitekim Filipinli seçmenlerin yaklaşık %25’ine sahip olan Mindanao Adası’nda bulunan Kuzey Davao ve Güney Davao Valileri olan Edwin Jubahib ve Marc Douglas Cagas IV’ün Robredo’ya desteklerini ifade etmesi dikkatle not edilmelidir.[12] Her ne kadar anketlerde Marcos ile Leni arasında ciddi bir fark olsa da farkın giderek kapandığı görülmekte ve çekişmeli bir yarışın yaşanacağı tahmin edilmektedir.
[1] Matthew Hughes, “Is the U.S.-Philippines Alliance Obsolete?”, National Interest, https://nationalinterest.org/blog/skeptics/us-philippines-alliance-obsolete-185722, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[2] Anthony Kim, “Marking a Milestone with Manila: 75 Years of U.S.-Philippines Relations”, Heritage, https://www.heritage.org/asia/commentary/marking-milestone-manila-75-years-us-philippines-relations, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[3] “Philippines to ‘Set Aside’ South China Sea Tribunal Ruling to Avoid Imposing on Beijing”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2016/dec/17/philippines-to-set-aside-south-china-sea-tribunal-ruling-to-avoid-imposing-on-beijing, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[4] Pia Ranada, “Duterte Bringing Home $24B Worth of Deals from China”, Rappler, https://www.rappler.com/business/149886-duterte-business-deals-contracts-china-visit/, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[5] An Baijie, “China, the Philippines Sign 29 Agreements During Xi’s Visit”, China Daily, https://www.chinadaily.com.cn/a/201811/20/WS5bf404e8a310eff303289ecc.html, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[6] “China-Philippines Relations Shine Brighter in the Tempering of Time”, Embassy of the People’s Republic of China in the Republic of the Philippines, https://www.mfa.gov.cn/ce/ceph//eng/sgxx/dsjh/t1882350.htm#:~:text=In%202020%2C%20the%20bilateral%20trade,%2Dyear%20increase%20of%200.3%25.&text=China%20remains%20the%20largest%20trading,foreign%20investors%20of%20the%20Philippines., (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[7] “Obama Cancels Meeting with Philippine President after Getting Called A ‘Son of a b—-’”, Business Insider, https://www.businessinsider.com/afp-philippines-duterte-calls-barack-obama-son-of-a-whore-2016-9, (Erişim tarihi: 04.02.2022).
[8] “Southeast Asian Perspectives on US–China Competition”, Lowy Institute, https://www.lowyinstitute.org/publications/southeast-asian-perspectives-us-china-competition#:~:text=Southeast%20Asians%20inhabit%20a%20region,important%20issues%20facing%20the%20region., (Erişim Tarihi: 04.02.2022), s.17.
[9] “‘Get the F*** Out’: Filipino Diplomat Fumes over China Iincursions”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2021/5/4/get-the-f-out-filipino-diplomat-fumes-over-china-incursions, (Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[10] Frances Mangosing, “Retired Military, Police Execs Call for Unity vs China Aggression”, INQUIRER, https://globalnation.inquirer.net/196327/retired-military-police-execs-call-for-unity-vs-china-aggression,(Erişim Tarihi: 04.02.2022).
[11] “Duterte’s Daughter Says Teaming up with Marcos for Philippine elections”, Khaleej Times, https://www.khaleejtimes.com/asia/dutertes-daughter-says-teaming-up-with-marcos-for-philippine-elections, (Erişim Tarihi: 19.02.2022).
[12] Raissa Robles, “Philippine Presidential Election Heats up as Marcos and Duterte Lose Ground to Robredo in Key Battleground of Davao”, SCMP, https://www.scmp.com/week-asia/politics/article/3171754/philippine-presidential-election-heats-marcos-and-duterte-lose, (Erişim Tarihi: 18.04.2022).