Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in 18-19 Kasım 2024 tarihleri arasında gerçekleşen G20 Zirvesi’ndeki mesajı, küresel sistemin karşı karşıya olduğu çok boyutlu krizlere yönelik liderlik çağrısıyla dikkat çekmiştir. Guterres’in ifadesiyle G20 ülkeleri, ekonomik ve diplomatik güçleriyle değil, küresel sorunlara çözüm üretmedeki öncelikli sorumluluklarıyla da öne çıkmalıdır.[1]
Genel Sekreter, iklim krizi, çatışmalar, cezasızlık, eşitsizlik, açlık ve yoksulluk gibi temel küresel sorunların çözümü için daha hızlı ve etkili bir yaklaşımın gerekliliğine vurgu yapmıştır. Bu hususta, gelişmekte olan ülkelerin maruz kaldığı ekonomik ve çevresel zorluklar, mevcut uluslararası finansal sistemin Batı-merkezci ve adil olmayan yapısı eleştirilmiştir. Özellikle bu sistemin gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarına cevap verme kapasitesindeki yetersizlik, Küresel Güney’in artan taleplerine dikkat çekmektedir.[2]
Guterres’in iklim krizine yönelik somut ve iddialı finansman hedeflerinin belirlenmesi çağrısı, düşük siyasetin (low politics) uluslararası gündemdeki merkezi rolünü bir kez daha göstermektedir. İklim değişikliği, eşitsizlikler ve teknolojiye erişim gibi konular sadece hükümetlerin problemi değil; uluslararası toplumun meşruiyetini yeniden kazanması için kritik alan olarak değerlendirilmektedir. Küresel Güney’in talepleri ve düşük siyasetin konuları, bu liderliğin başarısını belirleyecek temel unsurlar arasında yer almaktadır. Zirve yalnızca mevcut zorlukların aşılması için değil, aynı zamanda küresel sistemin güvenilirliğini ve sürdürülebilirliğini yeniden tesis etmek adına kritik bir dönüm noktası olma potansiyeline sahiptir.
Guterres ile aynı paralelde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, G20’nin dönüşüm zamanında liderlik rolünü üstlenmesi gerektiğini belirterek “Ortak Kalkınmanın Adil Dünyasını İnşa Etmek” başlıklı bir vizyon sunmuştur. Şi’nin konuşmasında öne çıkan temalar; gelişmekte olan ülkelerin kalkınma süreçlerini hızlandırmak, Kuzey-Güney uçurumunu kapatmak ve uluslararası sistemdeki eşitsizlikleri gidermek üzerine inşa edilmiştir.[3]
Şi, ülkesinin küresel liderlik iddiasını ortaya koyarken, bu hedeflere ulaşmak için somut stratejiler önermiştir. Bu bağlamda Kuşak ve Yol Girişimi’nin (KYG) daha kapsayıcı hale getirilmesi, Küresel Güney ülkelerine yönelik kalkınma desteğinin artırılması ve Afrika’yla derinleşen işbirliği süreçleri, Çin’in öncelikleri arasında yer almıştır. Ayrıca Çin’in 800 milyon insanı yoksulluktan kurtarma başarısı, gelişmekte olan ülkeler için bir model olarak sunulmuş ve bu deneyimin başka ülkelerle paylaşılmasının, küresel yoksulluğu azaltma çabalarına katkı sağlayacağı belirtilmiştir. Bu yaklaşımlar, G20’nin “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek” temasıyla uyumlu bir şekilde ekonomik kalkınma, çevresel koruma, dijital dönüşüm ve çok taraflılık prensiplerini de önceleyen bir vizyon sunmaktadır. Başkan Şi’nin ortaya koyduğu sekiz somut eylem planı, bu dönüşümün nasıl somutlaştırılacağına dair önemli ipuçları sunmaktadır:[4]
1. KYG’nin Yüksek Kaliteli İşbirliği ile Sürdürülmesi
Çin, yeşil kalkınmayı desteklemek ve dijitalleşmeyi güçlendirmek amacıyla KYG’yi çok boyutlu bir bağlantı ağına dönüştürmeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda özellikle altyapı geliştirme ve dijital ekonominin entegrasyonu, küresel ekonomik işbirliğini artırmayı amaçlamaktadır.
2. Küresel Kalkınma Girişimi’nin Hayata Geçirilmesi
Küresel Güney Araştırma Merkezi’nin işlevselliğini sağlama ve gelişmekte olan ülkeler için yoksulluğun azaltılması, gıda güvenliği ve dijital ekonomi gibi alanlarda somut işbirliği projeleri geliştirme, Çin’in uluslararası kalkınma gündeminde öncelik verdiği başlıklar arasında yer almaktadır.
3. Afrika Kalkınmasının Desteklenmesi
4-6 Eylül 2024 tarihinde Pekin’de gerçekleştirilen Çin-Afrika İşbirliği Forumu Zirvesi’nde açıklanan on ortaklık eylemi, Çin’in Afrika’nın modernizasyon çabalarına mali destek sağlayarak bu kıtayla stratejik ortaklık ilişkilerini derinleştirme kararlılığını göstermektedir.
4. Yoksulluğun Azaltılması ve Gıda Güvenliğine Yönelik Uluslararası İşbirliğinin Güçlendirilmesi
Çin’in Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak’a verdiği destek, bu alanda liderlik rolü üstlenmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca G20 Kalkınma Bakanları Toplantısı’nın devamlılığını sağlama ve Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Konferansı’nın ev sahipliğini üstlenme taahhüdü, Çin’in bu konulara verdiği önemin altını çizmektedir.
5. Açık Bilimde Uluslararası İşbirliği Girişimi
Çin, Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Afrika Birliği ile birlikte, Küresel Güney’in bilim, teknoloji ve inovasyon alanlarındaki ilerlemelere erişimini artırmak için Açık Bilim Girişimi’ni önermiştir. Bu girişim, gelişmekte olan ülkelerin küresel bilimsel çabalara dahil olmasını sağlamayı hedeflemektedir.
6. Küresel Güney için Pratik İşbirliği Mekanizmalarının Teşvik Edilmesi
Pekin merkezli G20 Ekonomileri Girişimcilik Araştırma Merkezi’nin desteklenmesi ve dijital eğitim, müze ve arşivlerin dijitalleştirilmesi konularındaki işbirliği, Çin’in kültürel ve teknolojik alanlarda sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etme isteğini yansıtmaktadır.
7. Yolsuzlukla Mücadele ve Güvenlik Politikaları
G20 Yolsuzlukla Mücadele Eylem Planı çerçevesinde Çin’in gelişmekte olan ülkelerle kaçakların iadesi, varlıkların geri alınması ve yolsuzlukla mücadele kapasitesinin artırılması gibi konularda işbirliğini güçlendirme çabası, uluslararası güvenliğin tesisi açısından kritik bir öneme sahiptir.
8. Az Gelişmiş Ülkeler için Açılım Politikaları
Çin, diplomatik ilişkileri olan az gelişmiş ülkelere yönelik sıfır tarifeli ticaret muamelesi uygulama kararı alarak ticaret ve kalkınma işbirliğini derinleştirme hedefini ortaya koymaktadır. Bu politika, ekonomik eşitsizliklerin azaltılması ve ticari entegrasyonun artırılmasına yönelik somut bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Zirve, Küresel Açlığa Karşı İttifak ve artan jeopolitik gerilimler ile Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’na beklenmedik dönüşü ışığında, açlık ve iklim değişikliği gibi kritik sorunlarla mücadeleye odaklanmıştır. Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva, zirvenin açılışında açlığın insanlık için varoluşsal bir tehdit olduğunu vurgulayan bir konuşma yapmış ve bunu insanlığın lekesi olarak nitelendirmiştir. Brezilya Hükümeti, 80’den fazla ülke, çok uluslu bankalar ve hayır kurumlarını bir araya getiren açlık ile yoksulluğun sadece kıtlıkla değil ayrıca siyasi kararlarla da ilişkilendirilen sorunlar olduğunu ifade etmiştir.[5]
Covid-19 salgınıyla birlikte dünya çapında yaklaşık 150 milyon insanın açlık sınırına itilmesiyle birlikte G20 liderleri, Ukrayna ve Ortadoğu’daki savaşların yol açtığı gıda güvenliği sorunlarına çözüm bulmaya çalışmaktadır. Lula, bu sorunu ele almanın yanı sıra yetersiz beslenmeyi çözmeye yönelik sosyal programların finansmanını sağlamak için çeşitli mekanizmaları teşvik etmeyi hedeflemektedir.[6] Aynı hususta Gazze’de gıda krizi konusu liderlerin açıklamalarında yer almış, Filistin bölgesindeki insanı duruma dair endişeler dile getirilmiş; Lübnan’daki gerginliği vurgulayarak her iki tarafta da vatandaşların güvenli bir şekilde evlerine dönmelerine olanak tanıyacak bir ateşkes çağrısında bulunmuşlardır.[7]
Bu yılki zirve, liderlerin uluslararası diplomasi alanındaki yüksek riskleri yansıttığı gibi acil yerel sorunları küresel toplumun ihtiyaçlarıyla birleştirme çabalarını da içermektedir. Uluslararası vergilendirme, iklim reformu ve savaşlardan zarar gören bölgelere yardım konuları, özellikle G20’nin Donald Trump yönetimi döneminde yaşanan değişikliklerin etkisiyle zirvenin merkezine yerleşmiştir. Trump’ın yeniden seçilmesi, bilhassa Rusya ve Ukrayna merkezli olası ticaret savaşları ve müzakereler bağlamında ekonomik politikalarda köklü değişiklik önerilerine yol açmaktadır. Trump’ın çok taraflı angajmanlara yönelik şüpheci yaklaşımı, iklim değişikliği ve küresel yoksulluk gibi konulardaki çabaları zayıflatma riski taşımaktadır.[8]
Zirve, Brezilya Cumhurbaşkanı Lula’nın çok taraflı işbirliğini yeniden kurma yönündeki umudunu yansıtmaktadır. G20 delegeleri, kendi ülkeleri arasındaki ilişkileri ve küresel düzeydeki ortak hedeflere yönelik çözümler geliştirme noktasında da önemli bir diyalog içerisinde olmuştur. Ayrıca zengin ülkeler için vergi reformları ve Küresel Güney için tazminatlar gibi konular, zirvenin önemli tartışma başlıkları arasında yer almıştır. Yeşil enerji geçişleri ve iklim politikası üzerine yapılan tartışmalar, Brezilya’nın Trump yönetiminin izlediği politikaların karşısında yer alan bir vizyonla şekillenmiştir.
Zirvede ABD eski Başkanı Joe Biden, Amazon Fonu’na yönelik 50 milyon dolarlık bir katkıyı taahhüt etmiş ve ülkesinin çevreye yönelik koruma çabalarını desteklemiştir. Bunun yanı sıra Ukrayna ve Filistin’deki savaş krizi zirvede yoğun bir şekilde hissedilmiştir. Biden yönetimi, savaşın uzamasıyla birlikte Ukrayna’ya sağlanan askeri desteği artırmış ve uzun menzilli füze sistemlerinin tedarikine onay vermiştir. Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin yerine Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un zirveye katılması, diplomatik gerginliklerin zirveye taşındığını ve uluslararası ilişkilerdeki güç mücadelesinin devam ettiğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca Çin’le ilişkiler konusunda kaygılar taşıyan İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Çin’in yatırımlarından doğan güvenlik risklerine karşı daha dikkatli bir yaklaşım benimseme çağrısında bulunmuştur.[9]
Starmer, toplantı çerçevesinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirmiştir. Bu görüşme, 2018 yılından bu yana İngiliz lideri ile Çin Devlet Başkanı arasındaki ilk doğrudan temas olma özelliği taşımaktadır. Görüşmenin temel amacı, İngiltere-Çin ilişkilerinin güçlendirilmesinin önemini vurgulamak ve iki ülke arasındaki işbirliğini pekiştirmektir. Starmer, Çin’le yapılacak işbirliğinin, İngiltere’nin ulusal çıkarları doğrultusunda olması gerektiğini belirterek ilişkilerin istikrarlı ve saygılı bir biçimde sürdürüleceğini ifade etmiştir. Ayrıca ikili ilişkilerde sürpriz gelişmelerin önlenmesi gerektiğini ve her iki ülkenin liderleri arasında daha kapsamlı bir toplantı önerisinde bulunmuştur. Şi ise iki ülkenin küresel zorluklarla başa çıkma sorumluluğunu paylaşması gerektiğini dile getirerek stratejik ortaklıklarının karşılıklı saygı, açıklık ve kazan-kazan ilkesine dayalı olarak geliştirilmesi gerektiğini vurgulamıştır. G20 Zirvesi’ndeki bu gelişme, İngiltere ile Çin arasındaki üst düzey diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.[10]
18-19 Kasım 2024 tarihlerinde gerçekleştirilen G20 Zirvesi, küresel liderlerin çok katmanlı krizlerle başa çıkma çabalarını ve Küresel Güney’in taleplerini öne çıkarmaktadır. Guterres’in çağrısı, sadece ekonomik ve diplomatik güçle değil, aynı zamanda adil ve etkili bir küresel yönetim anlayışıyla liderlik edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Guterres’in öne çıkardığı iklim krizi, eşitsizlikler, yoksulluk ve yoksullukla mücadele konuları, Küresel Güney’in mevcut uluslararası sistemden artan taleplerini ve bu taleplerin karşılanması için daha kapsayıcı bir yaklaşımın gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır.
Şi’nin sunduğu vizyon, G20’nin “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek” temasıyla uyumlu olarak gelişmekte olan ülkelerle olan işbirliklerinin güçlendirilmesi ve Kuzey-Güney uçurumunun daraltılması gerektiğini vurgulamaktadır. Çin’in somut adımlar sunarak gelişmekte olan ülkelere yönelik kalkınma desteklerini artırma yönünde belirlediği hedefler, küresel ekonomideki adaletsizliklerin giderilmesine yönelik önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu kapsamda Kuşak ve Yol İnisiyatifi gibi büyük projeler, küresel entegrasyonun derinleşmesine ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesine olanak tanıyacaktır.
Zirve boyunca Lula’nın açlık ve yoksulluk konularına yaptığı vurgu, küresel açlık krizine karşı, uzun vadeli çözümler geliştirme noktasında G20’nin liderlik rolünü üstlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi, vergi reformları ve çevresel adalet gibi temalar zirveye damgasını vurmuş ve bu konular, gelecekteki küresel yönetişim süreçlerini şekillendirecek anahtar unsurlar olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak G20 Zirvesi, küresel liderlerin, gelişmekte olan ülkelerin taleplerine yönelik daha adil bir yaklaşım benimseme noktasında büyük bir sorumluluk taşıdığını ortaya koymuştur. Bu zirve, sadece ekonomik bir yeniden yapılandırma çağrısı yapmakla kalmamış; küresel adaletin sağlanması ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik edilmesi adına büyük bir adım olarak değerlendirilmektedir. Küresel Güney’in geleceği, bu tür çok taraflı işbirliklerinin güçlendirilmesine ve gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının karşılanmasına dayalı bir dönüşümle şekillenecektir.
[1] “Ahead of G20 Summit in Brazil, Guterres urges bloc to take the lead on peace, climate and other challenges”, United Nations, https://news.un.org/en/story/2024/11/1157096, (Erişim Tarihi: 19.11.2024).
[2] Aynı yer.
[3] “President Xi Jinping Attends the 19th G20 Summit and Delivers Important Remarks”, Ministry of Foreign Affairs The People’s Republic of China, https://www.mfa.gov.cn/eng/xw/zyxw/202411/t20241119_11528778.html, (Erişim Tarihi: 19.11.2024).
[4] Aynı yer.
[5] “World Leaders Gather At G20 Summit To Tackle Hunger And Climate Challenges”, The Pinnacle Gazette, https://evrimagaci.org/tpg/world-leaders-gather-at-g20-summit-to-tackle-hunger-and-climate-challenges-63377,(Erişim Tarihi: 19.11.2024).
[6] Aynı yer.
[7] “G20 leaders call for ‘comprehensive’ ceasefires in Gaza and Lebanon”, Aljazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/11/19/g20-leaders-call-for-comprehensive-ceasefires-in-gaza-and-lebanon, (Erişim Tarihi: 19.11.2024).
[8] “World Leaders Gather At G20 Summit To Tackle Hunger And Climate Challenges”, The Pinnacle Gazette, https://evrimagaci.org/tpg/world-leaders-gather-at-g20-summit-to-tackle-hunger-and-climate-challenges-63377,(Erişim Tarihi: 19.11.2024).
[9] Aynı yer.
[10] “UK seeks ‘consistent, durable, respectful’ ties with China at G20 summit”, Anadolu Agency, https://www.aa.com.tr/en/americas/uk-seeks-consistent-durable-respectful-ties-with-china-at-g20-summit/3396670, (Erişim Tarihi: 19.11.2024).