Türkiye ve Irak arasındaki ilişkilerin temelleri, ikili komşuluk ilişkisinin ve kültürel köprülerin yanı sıra 27 Ağustos 1973 yılında imzalanan Ham Petrol Boru Hattı Anlaşması’na[1] da dayanmaktadır. İlk teslimatın gerçekleştiği 1976 yılından bu yana başta Birinci Körfez Savaşı olmak üzere bölgede yaşanan jeopolitik gelişmelere rağmen petrol, Türkiye ve Irak hükümetleri arasında kurulan güvenlik diplomasisi kadar önemli bir köprü vazifesi olmuştur.
Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı,[2] 1976 yılında işletmeye alınmıştır. Irak’taki Kerkük petrol sahalarını Türkiye’nin Akdeniz kıyısındaki Ceyhan Limanı’na bağlayan bu hat, toplamda yaklaşık 970 kilometre uzunluğa sahiptir. İki paralel borudan oluşan sistem, başlangıçta 1.6 milyon varil/gün kapasiteye sahipti. Ancak zamanla bölgedeki çatışmalar, altyapı sorunları ve siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle bu kapasite tam olarak kullanılamamıştır. Hattın stratejik önemi, Irak’ın petrol ihracatının büyük bir bölümünü gerçekleştirdiği ana güzergâh olmasından kaynaklanır. Özellikle Körfez savaşları, 2003 Irak işgali ve 2014 sonrası Devletü’l Irak ve’ş Şam (DEAŞ) tehdidi sebebiyle hattın işlerliği büyük ölçüde azalmıştır.
Hattın son dönemdeki temel sorunu, 2022 yılında Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin verdiği karar ve ardından Türkiye’nin hattı kapatmasıyla gündeme gelmiştir. Bu mahkeme kararı, Irak merkezi hükümeti ile Türkiye arasında Kuzey Irak’taki petrol ihracatı konusundaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmıştır. Mahkeme, Irak’ın onayı olmaksızın Kuzey Irak’tan petrol sevkiyatını Türkiye’nin ihraç etmesini uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendirmiştir.[3] Lakin aynı günlerde Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez konuyla ilişkin açıklamasında Irak Merkezi Hükümetinin yapmış olduğu 5 başvurunun 4’ünün reddedildiğini ve sadece 1 tanesini kabul edildiğini belirtmiştir.[4] Kararın ardından Mart 2023 tarihinde hat kapatılmış ve Irak ile Türkiye arasında petrol ticareti durma noktasına gelmiştir. Bu durum hem Irak’ın petrol ihracat gelirlerini hem de Türkiye’nin enerji taşımacılığından elde ettiği geliri olumsuz etkiledi. Özellikle Irak, günlük yaklaşık 450.000 varil petrol ihracatı kaybı yaşamıştır.
Türkiye açısından teknik (bakım, onarım, hat revizyonları vb.) yükümlülüklerin yerine getirildiği bilinmekle beraber tahkim mahkemesi kararının 1973 anlaşmasına esaslı merkezi hükümet dışında bir muhatabın alınmamasına ilişkin Türkiye aleyhine karar verildiği söylenebilir. Tahkim süreci, Irak Merkezi Hükümeti’nin (Bağdat) 2014 yılında Türkiye’ye karşı açtığı dava ile başlamıştır. Davanın temel gerekçesi, Kerkük-Ceyhan Boru Hattı üzerinden Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) onayıyla Türkiye’nin petrol ihraç etmesiydi. 2014 yılında DEAŞ terör örgütünün Irak topraklarının bir kısmını özellikle petrol sahalarını ele geçirmesi akabinde IKBY’nin hukuksuz şekilde anti-terör operasyonları adı altın bu sahaları kendi lehine bir süre işletmesi ve Türkiye’ye satışı sonrasında kriz daha da büyümüştür. Sonuç olarak tahkim davasının ya da hangi tarafın haklı olduğunun bir öneminin olmamasıyla beraber yıllardır kapalı olan hattın iki ülkeye de ciddi maliyetler doğurduğu ve bölgedeki istikrarı etkilediği herkes tarafından bilinmektedir.
Bölgede yaşanan petrol krizinin en büyük sebepleri arasında Erbil ve Bağdat hattında hala bir anlaşmanın sağlanamaması olduğu aşikardır. IKBY ve Irak Hükümeti arasında petrolün üretim ve ulaştırma maliyetlerinde tam görüş sağlanamaması petrol ihracatının en büyük engelleri arasında görülmektedir.[5] Hatta günlük öngörülen üretim konusunda mutabakat sağlanamadığı bilinmektedir. Irak’ın bu sebeple 2023 yılında başlayan süreçten bugüne 19-20 milyar dolarlık bir gelir kaybı yaşadığı tahmin edilmektedir. Irak Merkezi Hükümeti bütçesinin %90’ınını petrol ihracat giderleri oluşturmakla beraber hem bölgenin hem de küresel pazarın Irak petrolünden mahrum kalması istikrarı etkilemektedir. Türkiye açısından bakıldığında, transit gelirlerden 2018-2022 döneminde yıllık ortalama 120 milyon varilin akması ve her varil için 1-2 $ transit ücret payının alındığı bilinmektedir. Bununla beraber ek gelirlerle hattın kapanmasından 500 milyon dolar görece bir gelir kaybının yaşandığı söylenebilir.
Son olarak Türkiye, meselenin Kalkınma Yolu Projesi kapmasında çözülmesi ve tarafların diyalog yoluyla çözüme kavuşması gerektiğini açıklamıştır.[6] Hatta Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Kalkınma Yolu Projesi için Irak Merkezi Hükümeti’nin sınır kapısı tercihinde herhangi bir dayatmanın olmayacağını söylemesi, Türkiye açısından gereken yükümlülüklerin yerine getirildiğinin en büyük göstergesi olmuştur. Irak Petrol Bakanı Hayan Abdülgani, Haziran 2024 tarihinde Kerkük-Ceyhan boru hattı üzerinden Türkiye’ye petrol ihracatının yeniden başlatılmasına yönelik Kürt Bölgesel Yönetimi yetkilileri ve orada faaliyet gösteren uluslararası şirketlerin temsilcileriyle yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini söylemişti. Devlet televizyonu Irakiya TV’ye söyleşi veren Abdülgani, “Görüşmelerde ilerleme kaydettik” demişti.[7]
Sonuç olarak Türkiye, Irak’ta yıllardır denge politikası izlerken, bu konuda önemli tecrübeler edinmiştir. Petrol üzerinde iki hükümet arasında anlaşmanın sağlanamaması hattın kapalı kalmasının en büyük sebepleri arasındadır. Ek olarak uluslararası şirketler ve hükümetler arasında da mutabakatın sağlanamaması büyük bir teknik engel olarak görülmektedir. Türkiye bölgede enerji altyapısı bakımından petrolle sınırlı kalmayıp bölgesel enterkonnekte sisteminin geliştirilmesi için öncü yol oynama imkanına sahiptir. Enterkonnekte ataletinin artırılması bölgedeki enerji istikrarını arttırarak bölgede son 5 yıldır etkisini çok fazla gösteren susuzluk ve iklim problemlerinde de söz sahibi olabilir. Özellikle terörle mücadele ve güvenlik dosyalarının yanında bölgede istikrarın en büyük engeli olan susuzluk probleminin refahı gözle görülür bir şekilde bozması, Irak içerisinde toplumsal dinamikleri sarsmaktadır. Türkiye’nin su kaynaklarının paylaşımı, petrol hattının tekrar açılması ve enerji yatırımlarıyla beraber Türk özel sektörünün bölgede yatırım yapmasının önünü açacak ekonomik politikalar, ilerleyen yıllarda Türkiye-Irak arasındaki en büyük diplomatik köprü olacaktır.
[1] “Transit Boru Hatları”, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, https://t.ly/Gzvn2, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[2] “Ham Petrol”, BOTAŞ, https://www.botas.gov.tr/Sayfa/ham-petrol/13, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[3] “Irak, Türkiye aleyhine açtığı ‘petrol’ davasında 1,4 milyar dolar tazminat kazandı”, Euronews, https://tr.euronews.com/2023/03/27/irak-turkiye-aleyhine-actigi-petrol-davasinda-14-milyar-dolar-tazminat-kazandi, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[4] “Türkiye’ye 1,4 milyar dolar ceza söz konusu değil”, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, https://enerji.gov.tr/haber-detay?id=21135, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[5] “Erbil-Bağdat arasındaki anlaşmazlık nedeniyle duran petrol ihracatı Irak ekonomisine zarar veriyor”, AA, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/erbil-bagdat-arasindaki-anlasmazlik-nedeniyle-duran-petrol-ihracati-irak-ekonomisine-zarar-veriyor/3323060, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[6] “Kerkük-Ceyhan ile alakalı yakında iyi bir gelişme bekliyoruz”, Bloomberg, https://www.bloomberght.com/kerkuk-ceyhan-ile-alakali-yakinda-iyi-bir-gelisme-bekliyoruz-3735294, (Erişim Tarihi: 22.11.2024).
[7] Aynı yer.