Analiz

Polonya ve Macaristan’ın “AB Göç Politikaları” Karşıtı Duruşları

AB’nin gelecekte göçmen ve sığınmacı politikalarında bir değişiklik yapıp yapmayacağı henüz belirsizdir.
Avrupa Birliği’nin cezalarına rağmen Macaristan hükümetinin göç politikalarındaki tutumunu devam ettirdiği görülmektedir.
AB’nin mevcut göç politikalarının istenilen sonuçları verip vermediği de tartışma konusudur.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa ülkeleri son on yılda gittikçe artan göçmen ve sığınmacı kriziyle baş etmek için yeni yasalar ortaya koymaktadırlar. Bu yasalar göçmen ve sığınmacıların ülkelere girişini ve oradaki yaşamlarını zorlaştırmakta veya kolaylaştırmaktadır. Avrupa Birliği (AB) de bu krizle başa çıkmak için ülkelerin işbirliğine ihtiyaç duymakta ve insanların ülkelere dengeli dağılımını ve insani standartlarda yaşamaları için gereken politikaların uygulanması için adımlar atmaya çalışmaktadır. Ancak Avrupa’daki bütün ülkeler ortak bir göç politikası çevresinde hareket etmemektedir. Nitekim her ülke kendi göç politikasına ve yasalarına sahiptir ve bu politikalar kimi zaman AB politikalarıyla çelişmektedir. 

Gittikçe büyüyen göçmen ve sığınmacı krizinde AB’yle göç politikaları konusunda farklı görüşlere sahip iki ülke göze çarpmaktadır. Bunlar, Polonya ve Macaristan’dır. 2010 yılından beri Macaristan Cumhurbaşkanı olan Victor Orban, milliyetçi söylemlerle dikkat çekmiştir. Orban, zaman zaman AB’nin göçmen krizine yaklaşımını eleştiren ifadelerde bulunmakta ve Budapeşte Hükümeti, bazı AB göç reformu önerilerine karşı çıkmaktadır. 

Ülkeyi göçmenler için hedef ülke haline getirmeyeceklerini ve farklı kültürler ve geçmişlere sahip azınlıkları ülkede görmek istemediklerini ifade eden Orban, Macaristan’ın kimliğini koruma vurgusu yapmıştı. 2015 yılında Avrupa Komisyonu’nun sığınmacıları zorunlu kotalarla ülkelere dağıtma teklifine Orban karşı çıkmış ve Macaristan, Sırbistan sınırına 175 km bariyer inşaatına başlamıştır.[i] Bu açıdan Orban Hükümeti’nin sığınmacı ve göçmen politikalarının, göçmen krizinin başlamasından beri önemli bir değişikliğe uğramadığını görebilmek mümkündür. Orban ve hükümeti sıkı sınır politikalarını sürdüreceğini belirtmektedir.

Dahası Orban Hükümeti, ulusal güvenliği korumak adına sınır kontrollerini artırma ve kaçak göçü durdurma konusunda adımlar atacağını söylemektedir. Buna paralel olarak son günlerde Macaristan’ın gelecekte bir anlaşma değişikliği olması durumunda AB göç ve sığınmacı düzenlemelerinden çekilmeyi istediği konuşulmaktadır. Nitekim hükümet, Avrupa Adalet Divanı’nın AB’nin iltica prosedürlerini uygulamaya yönelik yaz kararına karşı çıkmıştır. Haziran ayında AB Yüksek Mahkemesi, Macaristan’a 200 milyon avro tutarında toplu ödeme ve günlük 1 milyon avro ceza ödemesine karar vermiştir. Bu rakam 300 milyon Euro’nun üzerine çıkmıştır ve büyümeye devam etmektedir.[ii]

AB’nin cezalarına rağmen Macaristan Hükümeti’nin göç politikalarındaki tutumunu devam ettirdiği görülmektedir. Orban, göç sorununu Avrupa için “varoluşsal bir sorun” olarak nitelendirmekte ve sığınmacıları asla ülkeye almayacağını vurgulamaktadır. Konuyla ilgili Orban, göç sorununun AB’nin birliğini tehdit edebileceğine dair endişelerini dile getirmiş ve bu sürecin işaretlerinin görülebileceğini de söylemiştir. Kısacası Orban, göç ve sığınmacıların yalnızca Macaristan değil, Avrupa’nın genel güvenliği ve birliği için de risk teşkil edebileceğini öne sürmektedir.

Yakın zamanda ise Macaristan Parlamento Sekreteri Bence Rétvári, AB’nin Macaristan’ı sığınmacıları ülkeye alması için zorladığını belirtmiş ve bu yüzden hükümetin kaçak göçmenlere AB’nin merkezi olan Brüksel’e tek yönlü bilet sağlayacağını ve onları gönderme konusunda kararlı olduğunu ifade etmiştir.[iii] Bu plan, Macaristan’a uygulanan AB para cezalarının ardından gündeme gelmiştir.

Polonya, AB’nin göç politikalarıyla ilgili farklı bir yaklaşım sergileyen bir diğer Avrupa ülkesidir. Ülkenin 2023 yılında Macaristan’la birlikte AB Göç Reformu’na karşı çıkması dikkat çekmişti. 2022 yılında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’yla Polonya, en fazla sayıda Ukraynalı mülteciyi kabul den ülke konumundadır. Bu durum, Polonya’nın göç politikalarında yeni bir yönelimi işaret edebilir.

Orban’ın tutumuna benzer şekilde dönemin Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Almanya ve Polonya muhalefet liderlerini, Orta Doğu ve Afrika’dan gelen insanları ağırlamayı reddetmeleri halinde ülkelere para cezası uygulayan yeni AB yasalarını yürürlüğe koymak için işbirliği yapmakla suçlamıştır.[iv] İktidarı muhafazakâr partiden alan Donald Tusk, daha liberal ve AB yanlısı bir tutum sergilemekte ve iktidara gelmeden önce hükümetin göç politikalarına ilişkin eleştirel tutumuyla bilinmekteydi. 2023 seçimlerinde göreve gelen Tusk, göçmen ve sığınmacılara yönelik politikalarında Orban’la bazı benzerlikler göstermektedir. Ancak Tusk ve Orban’ın göç politikalarını şekillendiren unsurlar arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bunlardan en dikkat çekeni, Rusya meselesidir.

Polonya’nın bu yaklaşımı, AB’de göçün daha kapsamlı bir politika çerçevesine oturtulmasını zorlaştırabilir. Ayrıca farklı mülteci gruplarına karşı farklı tutumlar sergilemek, ayrımcılık ve çifte standart eleştirilerini beraberinde getirebilir. Polonya’nın göç politikalarının şekillenmesinde Rusya ve Belarus’la yaşanan gerilimlerin etkisi olduğu değerlendirilebilir.

AB’nin gelecekte göçmen ve sığınmacı politikalarında bir değişiklik yapıp yapmayacağı henüz belirsizdir. Ancak Rusya gibi dış faktörlerin denkleme dahil olması durumunda değişiklik ihtimali göz ardı edilemez. Polonya örneğine bakıldığında, bu tür değişikliklerin olasılığı değerlendirilebilir. Polonya ve Macaristan’ın mevcut politikalarının göç dalgasının etkilerini diğer AB ülkelerine kıyasla azaltıp azaltmayacağı veya uzun vadeli sonuçlar doğurup doğurmayacağı belirsizliğini korumaktadır. AB’nin mevcut göç politikalarının istenilen sonuçları verip vermediği de tartışma konusudur. Bununla birlikte Polonya ve Macaristan, göç akınlarını kontrol etmede başarılı olursa bu durum diğer ülkeler için politika değişikliklerinde bir örnek teşkil edebilir.

Bu gelişmeler ışığında Polonya ve Macaristan’ın göç politikalarında AB’yle ters düşmelerine rağmen her iki ülkenin üyeliklerinin riske girdiği bir durum şimdilik görünmemektedir. Ancak gelecekte göç politikalarına yönelik görüş ayrılıklarının derinleşmesi, AB içinde farklı kutupların ortaya çıkması olasılığını artırabilir. Nitekim Polonya ve Macaristan’ın AB ülkeleri arasında belirlenen sığınmacı kotalarına uymamaları, diğer üye ülkelerin üzerindeki yükü artırarak iç huzursuzluklara yol açabilir.


[i] “The man who thinks Europe has been invaded”, BBC News, https://www.bbc.co.uk/news/resources/idt-sh/Viktor_Orban, (Erişim Tarihi: 18.10.2024).

[ii] “Hungary seeks opt-out from EU’s asylum and migration regulations”, Intelli News, https://www.intellinews.com/hungary-seeks-opt-out-from-eu-s-asylum-and-migration-regulations-347152/, (Erişim Tarihi: 18.10.2024).

[iii] “We never let them in”: Hungary’s PM Viktor Orbán demands new laws tackling migration”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2024/09/06/we-never-let-them-in-hungarys-pm-viktor-orban-demands-new-laws-tackling-migration, (Erişim Tarihi: 18.10.2024).

[iv] “Poland, Hungary stand alone in opposing EU migration reform”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/eu-looks-future-summit-migration-enlargement-2023-10-06/, (Erişim Tarihi: 18.10.2024).

Itır BOZDAĞ
Itır BOZDAĞ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü

Benzer İçerikler