Analiz

Çin-Myanmar İlişkilerine Tarihsel Bakış

Çin ile Myanmar arasındaki ilişkiler, tarihsel süreçte iniş çıkışlı seyretmiştir.
İkili ilişkiler ilk olarak 1949 yılında Myanmar’ın Çin’i tanıyan ilk komünist olmayan ülke olmasıyla başlamıştır.
Çin’in uzun yıllardır izlemiş olduğu istikrarlı “yabancı ülkelerin iç işlerine karışmama” politikası nedeniyle Myanmar’ın da iç işlerine karışmayacağını belirtmiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin ile Myanmar arasındaki ilişkiler, tarihsel süreçte iniş çıkışlı seyretmiştir. Özellikle sınır komşuları olmaları nedeniyle tarih boyunca sürekli gerginlikler yaşayan bu iki ülkenin ilişkileri son zamanlarda Myanmar Ordusu ile Çin arasındaki iyi ilişkilerle karakterize edilmektedir. Fakat sınırdaki etnik karmaşalar ve militan grupların hareketleri nedeniyle ilişkilerde sorunlar zaman zaman yeniden nüksetmektedir.

İkili ilişkiler ilk olarak 1949 yılında Myanmar’ın Çin’i tanıyan ilk komünist olmayan ülke olmasıyla başlamıştır. Bunun üzerine de ilk kez 1950 yılında diplomatik ilişkiler kurmuş ve 5 Prensip içerisinde Barışçıl Birlikte Yaşamaya dayalı karşılıklı “Barış ve Saldırmazlık” anlaşması imzalamışlardır. Myanmar, 1950 ve 1960’lı yıllarda “tarafsız” bir dış politika izlemiş, 1967 yılında “Çin karşıtı” isyanların başlaması ve Çinli toplulukların Myanmar’dan zorla sürülmesi iki ülkenin ilişkilerine zarar vererek aralarında düşmanlık yaratmıştır.

1970’li yıllarda ilişkiler önemli ölçüde gelişmiştir. Deng Xiaoping’in yönetiminde Çin, Myanmar’daki komünist partiye (CPB) desteğini azalmış olsa da sınır ötesi ticaretlerini arttırarak büyük ticari anlaşmalar yapmıştır. Bunun yanında Çin’in askeri yardım açısından da katkı sağlamasıyla ilişkiler ilerlemiştir. 1988 yılında gerçekleşen protestoların şiddetle bastırılması ve ihlallerin artması nedeniyle dış ülkelerin baskıları altında kaldıktan sonra Myanmar, Çin’le daha güçlü bağlara sahip olmaya çalışmış ve bu çerçevede Pekin’in ülke içindeki etkinliği artmaya başlamıştır. 

Çin ile Myanmar arasındaki ilişkilerin en büyük temeli “ekonomik ve ticari ilişkiler” ile sağlanmaktadır. Çin, Myanmar’daki endüstrilerin ve sanayilerin gelişmesinde ve kazanç sağlamasında yardımcı oluyorken, Myanmar’ın geniş petrol ve doğalgaz rezervlerinin geliştirilmesi hususunda başrol oynamaktadır. Bu süreçte, her ne kadar Myanmar halkı tarafından protestolara maruz kalmış olsa da Çin, Myanmar Ordusu’na yardımda bulunmanın ve ekonomik gelişmelerde yardımcı olmanın yanında ülkedeki tüm rezervlerin işletilmesinde rol alarak Çinli fabrikaların kuruluşlarda yer almasını sağlamıştır.

Çin, Myanmar için “askeri tedarikçisi” ve “ticari ortağı” iken, Myanmar, Çin için “önemli bir pazar” ve “petrol/gaz kaynağıdır.” Çin, birçok askeri materyalin tedarikinin yanı sıra bölgesel güvenliği tesisi için de çabalamıştır. Bu kapsamda Myanmar’ın stratejik açıdan önemli bir deniz limanı olan Sittwe’de bir deniz üssü inşa etmesine yardımcı olarak ve Yangon & Sittwe’yi birbirine bağlayan bir yol inşaatını finanse ederek, Güney Çin’den Hint Okyanusu’na giden en kısa rotayı sağlamayı amaçlamaktadır. Kısacası Pekin’in sağlamış olduğu her yararın temelinde ulusal çıkarları da yatmaktadır.

Ayrıca Çin ve Rusya, Myanmar’ın aleyhine olan BM’nin cezalandırma tasarısını veto ederken, zamanla Pekin Hükümeti, istikrarsız bir siyasal durumda olan komşusunun bu durumundan kurtulması için çalışmıştır. Diğer yandan Myanmar, Hindistan’la ticari anlaşmalar yapmış, ASEAN ile işbirliğini arttırarak Çin’e olan bağlılığını azaltmaya çalışmıştır.[i]

2021 yılında gerçekleşen darbe sonucunda ülkeye uygulanacak yaptırım için gelen BM tasarısı yine Rusya ve Çin tarafından veto edilmiştir. Her ne kadar Çin, ilk başta durumu “kabine değişikliği” olarak nitelendirmiş olsa da Aung San Suu Çii’nin hapsedilmesi ve olağanüstü halin ilan edilmesi üzerine endişelerini dile getirmiştir.[ii] Bunların yanı sıra ülkenin içindeki askeri yapılanma ve aynı zamanda iç savaş ortamı, Pekin’in ekonomik çıkarları için oldukça risk barındırmaktadır.

Çin’in uzun yıllardır izlemiş olduğu istikrarlı “yabancı ülkelerin iç işlerine karışmama” politikası nedeniyle Myanmar’ın da iç işlerine karışmayacağını belirtmiştir. Her ne kadar ekonomik çıkarları ve bölgedeki etkisi risk altında olsa da Çin ne uzun süreli ilişkisi olan orduyla arasını bozabilir ne de bölgedeki istikrarsızlık yüzünden çıkarlarını riske atabilir. Bu bağlamda Çin, gerginliklerin yatıştırılması yoluyla, bölgedeki ülkelerle işbirliği yaparak ve arabuluculuk faaliyetlerinde bulunarak barışçıl bir yol izlemektedir. Zira Çin için Batı’nın kendi sınırlarında söz sahibi olmasındansa bölge ülkeleriyle ortak karara varmak en kabul edilebilir seçenektir.


[i] “Myanmar: A Political Economy Analysis”, Research Gate, https://www.researchgate.net/publication/323018961_Myanmar_A_Political_Economy_Analysis, (Erişim Tarihi: 25.08.2024).

[ii] “The U.S. Calls Myanmar Military’s Takeover a Coup, While China Labels It a ‘Cabinet Reshuffle’”, CBS News, https://www.cbsnews.com/news/myanmar-coup-united-nations-biden-china-russia/, (Erişim Tarihi: 25.08.2024).

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler