Analiz

Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75. Yıldönümü ve Dönüşümü

Çin’in 75 yıllık dönüşümü, büyük güçler arasındaki rekabette küresel bir aktör olma hedefini güçlendiren bir başarı hikayesidir.
Şi Cinping’in gençleştirme stratejisi, Çin’in uluslararası arenadaki güç mücadelesinde devamlılık gösteren bir politika olarak dikkat çeker.
Neo-realizm perspektifinde Çin’in ekonomik büyümesi ve teknolojik ilerlemesi, uluslararası güç dengesini kendi lehine çevirmeye yönelik uzun vadeli bir stratejidir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) kuruluşunun 75. yıldönümü, Çin’in modern devlet inşasının zirve noktasını ve küresel güç olarak yükselişinin önemli bir kilometre taşını simgelemektedir. Bu dönüm noktası, Çin’in hem iç hem de dış politikada köklü değişimlerin ve sürekliliklerin izlerini taşımaktadır. Şi Cinping yönetimindeki Çin’in bugünkü yapısı, ülkenin kurucu lideri Mao Zedong ve reformcu lider Deng Xiaoping’in miraslarından belirgin farklılıklar gösterse de temel siyasi ve ekonomik ilkelerde süreklilik dikkat çekmektedir.

Mao Zedong’un başlattığı devrimci Çin, 1949 yılında yoksul ve savaş yorgunu bir ülkeyken, bundan 75 yıl sonra büyük bir ekonomik ve askeri güç haline gelmiştir. Deng Xiaoping’in piyasa reformları ve dışa açılma politikaları ise Çin’in ekonomik mucizesinin temel taşlarını oluşturmuştur. Ancak Şi Cinping’in 2012’den bu yana uyguladığı politikalar, bu iki liderin miraslarından belirgin farklılıklar taşır; Şi, “Çin ulusunun büyük gençleşmesi” vizyonunu, daha güçlü bir Çin Komünist Partisi (ÇKP) kontrolü, daha iddialı bir dış politika ve yenilikçi ekonomik hamlelerle desteklemektedir.

Şi’nin gençleştirme stratejisi, Çin’in ekonomik büyümesini teknolojik yeniliklerle sürdürmek ve uluslararası arenada daha etkili bir güç haline getirmek üzerine kuruludur. Bu doğrultuda Kuşak ve Yol Girişimi (KYG), Made in China (MIC25) ve “ortak refah” gibi önemli projeler başlatmıştır. MIC25, ÇKP’nin ulusal stratejik planı olarak tasarladığı bir sanayi politikasıdır. Bu politika, bizzat Şi Cinping ve Başbakan Li Keqiang yönetimi tarafından Çin’in imalat sektörünü daha da geliştirmeye yönelik talimatları içermektedir.

Genel olarak On Üçüncü ve On Dördüncü Beş Yıllık Planlar çerçevesinde Çin’in ucuz iş gücü ve düşük maliyetli tedarik zincirine dayalı, düşük teknolojili ürünler üreten “Dünyanın Fabrikası” rolünden uzaklaşmayı amaçlamaktadır. Bunun yerine yoğun emek gerektiren imalat yöntemlerinden, yoğun teknoloji gerektiren üretim süreçlerine geçerek imalat yeteneklerini artırmayı hedeflemektedir. MIC25 hedefleri arasında Çin’de üretilen temel malzemelerin içeriğinin 2025 yılına kadar %70’e çıkarılması yer almaktadır. Bu hedef, yabancı tedarikçilere olan bağımlılığı azaltarak yerli üretimi ve bağımsızlığı artırmayı amaçlamaktadır. Özellikle yarı iletken endüstrisi planın merkezinde yer almakta ve çip gibi yüksek teknolojili ürünlerin üretimini teşvik etmektedir.[1]

Şi’nin liderliğinde Çin, küresel ticaretin en büyük aktörü, kritik teknolojilerde lider ve dünyanın en büyük ordusuna sahip bir ülke haline gelmiştir. Bu başarılar, Çin’in iç politikadaki istikrarı ve ekonomik büyümesinin yanı sıra dış politikadaki stratejik hedeflerine de hizmet etmektedir. Şi’nin reformları, sadece ekonomik büyüme hedefiyle sınırlı kalmayıp sosyal eşitsizlikleri gidermeyi ve halkın refahını artırmayı da amaçlamaktadır. “Ortak refah” söylemi, bu doğrultuda önemli bir strateji olarak ortaya çıkmıştır.

Çin’in 75 yıllık dönüşümü, uluslararası ilişkiler açısından da dikkat çekicidir. Pekin’de Tiananmen Meydanı’ndaki törenle kutlanan bu yıldönümü, Çin’in küresel liderler nezdinde büyük bir diplomatik ağırlığa sahip olduğunu göstermektedir. Kazakistan’dan Suudi Arabistan’a, Güney Afrika’dan Fransa’ya kadar geniş bir coğrafyadan liderler, Çin’in bölgesel ve küresel rolünü takdir eden mesajlar göndermiştir. Bu mesajlar, Çin’in Asya, Afrika, Orta Doğu ve Avrupa’daki stratejik ortaklıklarını derinleştirdiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.[ii] Özellikle KYG’nin, Çin’in dış politika stratejisinin merkezinde yer aldığı göz önüne alındığında, bu tür diplomatik mesajlar, Çin’in sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir güç olarak da nasıl algılandığını göstermektedir. Çin’in Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batı ile olan rekabeti, Şi’nin vizyonunda önemli bir yer tutmakta, ancak bu rekabetin sıfır toplamlı bir oyun olarak değil, karşılıklı fayda temelinde şekillenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda Çin’in birçok ülkeyle geliştirdiği “her türlü hava koşulunda stratejik ortaklıklar” dikkat çekmektedir.

Şi’nin liderliğindeki Çin, küresel sahnede kendine daha fazla yer açarken, iç politikada da ekonomik gelişmeyi toplumsal refahla dengelemeye çalışmaktadır. Çin’in 75 yıllık benzersiz dönüşümün ve Çin’in uluslararası düzeydeki iddialarının altını çizen bir dönüm noktasıdır. Çin’in gelecekteki rotası, büyük ölçüde Şi’nin liderlik vizyonu etrafında şekillenirken, bu vizyon, Çin’in modernleşme sürecini tamamlamak ve küresel düzende merkezi bir aktör olma hedefiyle örtüşmektedir. 75. kuruluş yıldönümü, sadece bir ulusun tarihinde önemli bir dönüm noktası olmakla kalmayıp aynı zamanda uluslararası ilişkiler sahnesinde de derin yankılar uyandıran bir olaydır. Ülkenin son 75 yılda yoksul ve savaşla harabe olmuş bir ulustan küresel bir güç haline dönüşmesi, modern devlet inşasının ve uluslararası sistemde yeni bir güç merkezinin yaratılmasının etkileyici bir hikayesini temsil etmektedir. Bu dönüşüm, yalnızca ekonomik büyüme ve ulusal kalkınmayla sınırlı kalmayıp aynı zamanda Çin’in uluslararası diplomasi ve güvenlik alanındaki rolünün de yeniden şekillenmesine yol açmıştır.[iii]

Bu bağlamda Şi Cinping’in liderliğinde Çin’in uyguladığı gençleştirme stratejisi neo-realist perspektifle değerlendirildiğinde, Çin’in ulusal çıkarlarını güçlendirme çabalarının devam ettiği görülmektedir. Mao Zedong ve Deng Xiaoping dönemlerindeki farklı liderlik tarzlarına rağmen, Çin’in ana hedefi olan ekonomik ve politik gücünü artırma arzusu değişmemiştir. Neo-realizmin savunduğu politika sürekliliği ilkesi, burada belirgindir; zira Şi’nin KYG, BRICS vb. çok kutuplu ve devlet merkezli girişimlerle Çin’in ekonomik gücünü genişletmesi ve uluslararası arenadaki etkinliğini artırması, Çin’in güç dengesini lehine çevirmeye yönelik uzun vadeli bir stratejinin parçası olarak değerlendirilebilir. Bu girişimlerle Çin, küresel düzeyde rekabet ettiği diğer büyük güçlerle kendisini 75 yıldır dengelemeye çalışmaktadır.

Bununla birlikte Şi’nin liderliğinde gerçekleştirilen yenilikçi politikalar, ülkenin uluslararası ilişkilerdeki duruşunu da etkilemektedir. Çin içindeki siyasi istikrar, ülkenin ekonomik büyümesine paralel olarak devam etmekte, bu da uluslararası ilişkilerdeki güç dengesini etkilemektedir. Bu süreçte Çin’in dünya genelinde en büyük ticaret gücü haline gelmesi, uluslararası alandaki etkisini artırmış ve stratejik ortaklıklar kurmasına olanak tanımıştır.

ÇHC’nin kuruluşunun 75. yıl dönümü vesilesiyle birçok uluslararası liderin Şi’ye göndermiş olduğu tebrik mesajları, Çin’in dünya üzerindeki etkisini ve diğer ülkelerle olan ilişkilerini güçlendirmeye yönelik niyetlerini göstermektedir. Özellikle Orta Asya, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden gelen destek mesajları, bu ülkelerin Çin’le olan stratejik ortaklıklarının derinleşeceğini ortaya koymaktadır. Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan gibi ülkelerin liderleri, Çin’le olan ilişkilerini pekiştirme ve ortak kalkınma hedeflerine vurgu yaparak Çin’in bölgesel etkisini artıran bir strateji izlediklerini belirtmişlerdir.[iv]

ABD’yle olan ilişkiler de 75. yıl dönümünde önemli bir tema olarak öne çıkmaktadır. Çin’in ABD Büyükelçisi Xie Feng’in yaptığı açıklamalar, iki ülkenin ilişkilerinin yeniden şekillenmesi gerektiğini, karşılıklı saygıya dayalı bir işbirliği sürecinin önemini vurgulamaktadır.[v] Bu bağlamda Şi’nin liderliğinde, Çin’in uluslararası düzeyde daha fazla yer edinmesi, uluslararası sistemin dinamiklerini değiştirebilir. Xie’nin belirttiği gibi, “Kazan-kazan işbirliği” anlayışının benimsenmesi, iki büyük güç arasında sürdürülebilir bir ilişki inşa etmenin anahtarı olabilir.

Sonuç olarak Çin Halk Cumhuriyeti’nin 75. kuruluş yıldönümü, ülkenin uluslararası ilişkilerdeki rolünü ve gelecekteki yönelimini belirleyen önemli bir dönüm noktasıdır. Şi Cinping’in liderliğinde benimsenen politikalar, ekonomik büyüme ve teknolojik yenilik ile iç ve dış politikada sağlanan sürekliliği bir araya getirmektedir. Bu süreç, Çin’in sadece bir ekonomik güç olmasının ötesine geçerek küresel düzeydeki diplomatik ilişkilerini derinleştirmesi ve jeopolitik etkisini artırmasıyla sonuçlanmaktadır.

Çin’in uluslararası sahnede kendine daha fazla yer açması, özellikle Asya, Afrika ve Orta Doğu’daki stratejik ortaklıklarla pekişmektedir. Bu durum, yalnızca ekonomik işbirlikleri değil, aynı zamanda siyasi ve güvenlik alanındaki işbirliğinin de derinleşmesine zemin hazırlamaktadır. Ayrıca ABD’yle olan ilişkilerdeki dinamiklerin yeniden şekillenmesi, karşılıklı saygıya dayalı bir işbirliği anlayışının benimsenmesi gerektiğini vurgulamaktadır.

Çin’in gelecekteki uluslararası ilişkilerdeki konumu, büyük ölçüde Şi’nin “Çin ulusunun büyük gençleşmesi” vizyonu etrafında şekillenecek ve bu, ülkenin modernleşme sürecini tamamlayarak, küresel düzende merkezi bir aktör olma hedefiyle örtüşecektir. Dolayısıyla Çin’in uluslararası ilişkilerdeki geleceği, hem iç dinamiklerinin sağladığı istikrar hem de küresel etkileşimlerindeki artışla şekillenecektir.


[1] “The 75-Year Quest to Make China Great Again”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2024/10/the-75-year-quest-to-make-china-great-again/, (Erişim Tarihi: 03.10.2024).

[ii] “Flag-raising ceremony held at Tiananmen Square to celebrate 75th founding anniversary of PRC, CGTN, https://news.cgtn.com/news/2024-10-01/Flag-raising-ceremony-held-to-mark-75th-founding-anniversary-of-PRC-1xkJGwSV0Xu/p.html, (Erişim Tarihi: 03.10.2024).

[iii] “Chinese embassies celebrate 75th founding anniversary of PRC”, CGTN, https://news.cgtn.com/news/2024-10-02/Chinese-embassies-celebrates-75th-founding-anniversary-of-PRC-1xn5uuqEUTK/p.html, (Erişim Tarihi: 03.10.2024).

[iv] “World leaders send congratulations on PRC’s 75th founding anniversary, CGTN, https://news.cgtn.com/news/2024-10-01/World-leaders-send-congratulations-on-PRC-s-75th-founding-anniversary-1xlRVb44Bgc/p.html, (Erişim Tarihi: 03.10.2024).

[v] Chinese embassies celebrate 75th founding anniversary of PRC, CGTN, https://news.cgtn.com/news/2024-10-02/Chinese-embassies-celebrates-75th-founding-anniversary-of-PRC-1xn5uuqEUTK/p.html, (Erişim Tarihi: 03.10.2024).

Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla ERİN
Zeynep Çağla Erin, 2020 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Feminist Perspective of Turkish Modernization” başlıklı bitirme teziyle ve 2020 yılında da İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun olmuştur. 2023 yılında Yalova Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında “Güney Kore’nin Dış Politika Kimliği: Küreselleşme, Milliyetçilik ve Kültürel Kamu Diplomasisi Üzerine Eleştirel Yaklaşımlar” başlıklı yüksek lisans tezini tamamlayarak mezun olmuştur. Şu an Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında doktora eğitimine devam etmektedir. ANKASAM Asya & Pasifik Uzmanı olan Erin’in başlıca ilgi alanları; Asya-Pasifik, Uluslararası İlişkiler’de Eleştirel Teoriler ve Kamu Diplomasisi’dir. Erin iyi derecede İngilizce ve başlangıç seviyesi Korece bilmektedir.

Benzer İçerikler