16 Mayıs 2024 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve beraberindeki heyet, iki günlük bir ziyaret kapsamında Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti Pekin’e gitmiştir. Söz konusu gezi, Putin’in yeniden devlet başkanı seçilmesinden bu yana gerçekleştirdiği ilk yurtdışı ziyareti olmuştur. Putin ve heyeti, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından karşılanmıştır.
Rusya heyeti içerisinde Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Güvenlik Konseyi Sekreteri Sergey Şoygu, yeni Savunma Bakanı Andrey Belousov, Maliye Bakanı Anton Siluanov, Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina ve diğer yetkililer yer almıştır. Çin heyetinde ise Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri Cai Qi, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ve diğer yetkililer hazır bulunmuştur.
Putin, Pekin ziyareti öncesinde Çin’in resmi haber ajansı Xinhua’ya röportaj vermiştir. Rusya ve Çin arasındaki ortaklığın benzeri görülmemiş düzeyde olduğunu söyleyen Putin, ticaretteki başarılardan bahsetmiş ve Ukrayna’daki çatışmayı çözme olasılığını değerlendirmiştir. Kremlin, Putin’in Xinhua Haber Ajansı’na röportajını yayınlamıştır. Yemin ederek görevine başlamasının ardından onu tebrik eden ilk ülkenin Çin olduğuna dikkat çeken Putin, “Rusya Federasyonu Başkanı göreve başladıktan sonra ziyaret edeceğim ilk devlet olarak Çin’den yana seçim yapmamı belirleyen şey, ülkelerimiz arasında benzeri görülmemiş düzeydeki stratejik ortaklık oldu.” ifadesini kullanmıştır.[1]
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le görüşmeler için “güncel sorunlarla ilgili görüş alışverişi” nitelendirmesinde bulunan Putin, uluslararası gündemdeki anahtar konularda iki ülkenin benzer görüşlere sahip olduğunu kaydetmiştir. Rusya ve Çin’in uluslararası hukukun üstünlüğünü ve Birleşmiş Milletler’in merkezi rol oynadığı geniş kapsamlı güvenliği savunduğunu dile getiren Putin, her iki ülkenin “Batı’nın uyduruk kurallara dayanan yalancı ve ikiyüzlü düzeni dayatma girişimlerini” reddettiğini belirtmiştir.
Batı’daki ekonomik çalkantılar karşısında Rusya ve Çin’in ekonomide elde ettiği başarıların seçilen bağımsızlık yolunun doğru olduğunu kanıtladığını söyleyen Rusya Devlet Başkanı, Moskova ve Pekin’in karşılıklı yarara dayalı ekonomik bağları geliştirme yolunu bilinçli bir şekilde seçtiğini kaydetmiştir. İki ülkenin son beş yılda ticareti iki katına çıkararak 111 milyar dolardan 227 milyar 800 milyon dolara ulaştırdıklarını kaydeden Rus lider, iki ülke şirketleri arasındaki para transferlerinin en az %90’ının ulusal para birimleriyle yapıldığını vurgulamıştır.
İkili ekonomik ilişkilerin çok büyük potansiyele sahip olduğunu söyleyen Putin, Moskova ve Pekin’in sanayi, uzay, barışçıl atom ve ileri teknoloji sektörlerindeki işbirliğini daha da yakınlaştırmaya çalışacaklarını belirtmiştir. Batılı elitlerin Rusya’yı izole ederek “cezalandırmaya” ve zayıflatmaya, yasa dışı yollarla Rusya’nın varlıklarını gasp etmeye çalıştığını, ama ülkenin tüm stratejik planlarının hayata geçirileceğini söyleyen Putin, bunun için Rusların iradeye, ihtiyaç duyduğu tüm kaynaklara ve imkanlara sahip olduğunu belirtmiştir.[2]
16 Mayıs 2024 tarihinde Pekin’e gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, başkentin merkezindeki Büyük Halk Salonu’nda askeri törenle karşılanmıştır. Çin devlet medyası, Putin’i “eski bir dost” olarak nitelendirmiştir. İki lider arasındaki yakın bağların altını çizen ziyaret, Moskova’nın Ukrayna’daki saldırılarını yoğunlaştırdığı ve Ukrayna Ordusu’nun Harkov’da geri çekildiği bir dönemde gerçekleşmektedir.[3] Putin ve Şi, yaptıkları görüşmelerin ardından kapsamlı ortaklık ve stratejik işbirliği ilişkilerinin derinleştirilmesine ilişkin ortak bildiriye imza atmışlardır.
Rusya ve Çin arasındaki diplomatik ilişkilerin 75. yıldönümünde imzalanan ortak bildiride, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) askeri üstünlük kazanmak için sarf ettiği çabalarından ciddi endişe duyulduğu belirtilmiştir. Taraflar, ABD’nin bu tutumunun en başta küresel füze savunma sistemi kurma ve sistemin bileşenlerini dünyanın farklı bölgelerine ve uzaya konuşlandırma faaliyetleriyle bağlantılı olduğunu vurgulamıştır. ABD’nin önceden olduğu gibi Soğuk Savaş mantığıyla düşündüğünü ve bloklar arası cepheleşmeyi savunduğunu kaydeden liderler, Washington’a dar bir grubun güvenliğini bölgesel güvenlik ve istikrarın üzerinde gören bu tutumu terk etme çağrısı yapmıştır. Putin ve Şi, Ukrayna’da uzun süredir devam eden krizin çözümü için en uygun yol olarak diyaloğu işaret etmiştir.
Belgenin Ukrayna Krizi’yle ilgili bölümünde şu ifadelere yer verilmiştir:[4]
“Taraflar, silahlı faaliyetlerin uzamasına ve çatışmanın daha da tırmanmasına yol açan her türlü adımın durdurulması gerektiğini belirtiyor, bunun kontrol edilemez bir aşamaya geçmesinin önlenmesi çağrısında bulunuyor ve Ukrayna Krizi’ni çözmenin en uygun yolu olarak diyaloğun önemini vurguluyor. Taraflar, Ukrayna Krizi’nin kalıcı olarak çözümü için, tüm ülkelerin meşru çıkarları ve endişelerini dikkate alarak, krizin temel nedenlerini ortadan kaldırmak ve bölünmez güvenlik ilkesine bağlı kalmak gerektiğini düşünüyor.”
Taraflar, uluslararası terör ve aşırıcılıkla mücadelede işbirliğini derinleştirme kararı almıştır. Putin ve Şi, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ile Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) bölgesel istikrarın sağlanmasında ve uluslararası terörle mücadelede önemli roller oynadıklarına dikkat çekmiştir. Liderler, BRICS’in küresel meselelerdeki rolünün artmasına katkı sunmaya devam edeceklerini bildirmiştir.
BRICS ülkelerinin ulusal para birimlerinin kullanımıyla ilgili diyaloğu teşvik edecek olan taraflar, yeni ülkelerin BRICS’e üye olmasına katkı sunmaya hazır olduklarını da vurgulamıştır. Ortak bildiriye göre; taraflar, Çin ile Avrasya Ekonomik Birliği’nin (AEB) etkileşimini geliştirmeye yönelik çalışmalarını sürdüreceklerdir. AEB ile Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi kapsamındaki planlar da birbirine entegre edilecektir.[5]
Sonuç olarak Putin’in yeni 6 yıllık döneminin başında yaptığı ilk yurtdışı ziyaretinde Çin’i seçmesi, uluslararası siyasette ileriye dönük olarak Çin ve Rusya arasındaki işbirliğinin giderek artacağını gösteren bir hamle olmuştur. 2024 yılının Nisan ayının sonunda ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Çin ziyaretini takip eden Şi-Putin ortak bildirisi, Çin ve Rusya’nın Batı’nın dış politikasına karşı koyduğunun net bir göstergesi olmuştur.
[1]“Putin Çin haber ajansına konuştu: Ülkelerimiz birbirine ayrılmaz bir şekilde kenetlenmiştir”, Sputnik, https://anlatilaninotesi.com.tr/20240515/putin-cin-haber-ajansina-konustu-ulkelerimiz-birbirine-ayrilmaz-bir-sekilde-kenetlenmistir-1083821965.html, (Erişim Tarihi: 16.05.2024).
[2] Aynı yer.
[3]“Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin iki günlük devlet ziyareti için Pekin’de”, Euronews, https://tr.euronews.com/2024/05/16/rus-devlet-baskani-vladimir-putin-iki-gunluk-devlet-ziyareti-icin-pekinde, (Erişim Tarihi: 16.05.2024).
[4] “Rusya ve Çin’den ortak bildiri: ABD’nin stratejik dengeyi bozma çabalarından ciddi endişe duyuyoruz”, Sputnik, https://anlatilaninotesi.com.tr/20240516/rusya-ve-cinden-ortak-bildiri-abdnin-stratejik-dengeyi-bozma-cabalarindan-ciddi-endise-duyuyoruz-1083892021.html, (Erişim Tarihi: 16.05.2024).
[5]Aynı yer.