Hamas’ın İsrail’e yönelik sürpriz saldırısıyla başlayan İsrail-Hamas çatışmasının ardından üniversite kampüslerinde tansiyon yükselmiştir. Çatışma, Hamas yönetimindeki Gazze Sağlık Bakanlığı ve İsrail Dışişleri Bakanlığı tarafından verilen çelişkili rakamlarla birlikte büyük can kayıplarına sebebiyet olmuştur. Hamas’a göre; İsrail güçleri Gazze’de 34.000’den fazla kişiyi öldürmüş ve on binlerce kişiyi yaralamıştır; İsrail ise Hamas ve diğer Filistinli militanların saldırıları sebebiyle 1.700’den fazla kişinin öldüğünü ve binlerce kişinin yaralandığını bildirmektedir.
Gazze’de tırmanan krize ve artan kayıplara tepki göstermek amacıyla küresel çapta üniversite öğrencileri, İsrail’in askeri operasyonlardan vazgeçmesi için kampüslere akın etmiştir. Büyük ölçüde barışçıl olan bu protestolarda öğrenciler endişelerini dile getirmek için kamp kurmuş ve gösteriler düzenlemişlerdir. Bunun yanı sıra yetkililer, başta izinsiz giriş olmak üzere çok sayıda tutuklama yapmış ve genellikle akademik kurumlarla bağlantısı olmayan kişilerin karıştığı bazı şiddet vakaları da rapor edilmiştir.
Protestolar, öğrenciler arasında artan aktivizmi ve küresel insani meseleleri ele alma arzularını yansıtmaktadır. Çatışmaya ilişkin farklı bakış açılarına rağmen öğrenciler, uluslararası krizler karşısında kurumlarının politika ve eylemlerini etkilemeye çalışırken üniversite kampüslerinde diyalog ve katılımın öneminin altını çizmektedir.
“UChicago United for Palestine” tarafından organize edilen gösterilerde öğrenciler, İsrail-Hamas Savaşı’nın ardından üniversitenin İsrail’le ilişkilerini kesmesi talebiyle kampüste bir araya gelmiştir. Protestocular, İsrail’i soykırım yapmakla suçlamış, ardından üniversitenin İsrail’e verdiği iddia edilen mali desteği eleştirmişlerdir. Öğrenciler, İsrail kurumlarıyla tüm ortaklıkların sona erdirilmesi ve harç paralarının harcanmasında şeffaflık çağrısında bulunmuşlardır. Ayrıca üniversiteyi Gazze’nin eğitim sisteminin yeniden inşasını kabul etmeye ve desteklemeye çağırmışlardır. Organizatörler, diğer taleplerinin yanı sıra UChicago’nun İsrail şirketleri ve İsrail Enstitüsü ile bağlarını kesmesini, silah üreticilerine yaptığı yatırımları kamuoyuna açıklamasını ve “Filistin’den Güney Yakası’na” bir tazminat programı taahhüt etmesini istemektedir.[1]
Gösteriye aralarında protestocuların ifade özgürlüğüyle dayanışma gösteren profesörlerin de bulunduğu yaklaşık 100 kişi katılmıştır. Gazze’yi destekleyen diğer kampüs kamplarıyla potansiyel dayanışmadan bahsedilmiş, fakat UChicago’da bir kampüs kurma planı tamamlanamamıştır.[2] Chicago Üniversitesi, ifade özgürlüğüne olan bağlılığını bir kez daha teyit etmiş ve protestocuların ve konuşmacıların haklarını desteklemiştir. Bununla birlikte 1967 tarihli Kalven Raporu’nda belirtildiği üzere, temel misyonunun ötesinde sosyal veya siyasi pozisyonlar almaya karşı uzun süredir devam eden duruşunu korumaktadır.[3]
UChicago protestosu ve UChicago United for Palestine öğrenci koalisyonu tarafından yapılan taleplerle ilgili olarak İsrail-Filistin çatışmasının içerdiği karmaşıklıkları ve hassasiyetleri kabul etmek önemlidir. Soykırım suçlamaları ve İsrail’le bağların koparılması çağrıları, üniversite camiasının belirli kesimlerinde derinlemesine sahip olunan inançları ve endişeleri yansıtmaktadır. Ayrıca Chicago Üniversitesi’nin ifade özgürlüğüne olan hassasiyeti ve 1967 tarihli Kalven Raporu’na bağlılığını gerekçe göstererek verdiği yanıt, temel misyonunun ötesindeki sosyal ve siyasi konularda tarafsızlığını koruma duruşunun altını çizmektedir.
Genel olarak UChicago protestosu, öğrencilerin sosyal adalet ve uluslararası ilişkiler konularında giderek daha fazla seslerini yükselttikleri üniversite kampüslerindeki daha geniş bir aktivizm eğilimini yansıtmaktadır. Farklı bakış açılarına saygı gösterirken yapıcı diyalog kurmanın ve anlamlı bir değişim için yollar bulmanın öneminin altını çizmektedir.
Chicago’nun ardından Columbia Üniversitesi’nde de kampüsteki huzursuzluk önemli ölçüde tırmanmıştır. 100’den fazla protestocu öğrenci, üniversitenin rektörü Minouche Shafik’in “Gazze Dayanışma Kampı”nı dağıtma emrini takiben New York Polisi tarafından gözaltına alınmıştır. Öğrenciler, Gazze’deki çatışmaların ortasında İsrail’le bağlantılı kuruluşlardan ayrılmayı savunmuşlar. Üniversite rektörü artan antisemit söylemler karşısında öğrencilerin güvenliğinden endişe duyduğunu belirtirken, öğrenciler de yönetimi “şiddet yanlısı” olarak bilinen bir polis birimini devreye sokarak kendilerini tehlikeye atmakla suçlamıştır. Buna takiben Yale, Ohio State ve New York dahil olmak üzere ülke çapındaki üniversitelerde dayanışma gösterileri patlak vermiştir.[4]
Rektörün protesto kampını dağıtma ve kolluk kuvvetlerini devreye sokma kararı, üniversitelerin güvenliği sağlamak ve ifade özgürlüğünü korumak arasında karşı karşıya kaldığı zorlu dengenin altını çizmektedir. Polis gücünün orantısız kullanımı, öğrenci grupları arasındaki marjinalleşme duygularını daha da tetikleyebilir.
Columbia’da yaşanan bu olay münferit olmayıp daha ziyade ülke çapındaki kampüslerde Filistin yanlısı aktivizme yönelik daha geniş bir baskı eğiliminin göstergesidir. Yale, Ohio State ve New York gibi diğer üniversitelerdeki dayanışma gösterileri, sosyal adalet ve insan hakları konularına yanıt verme konusunda akademik toplulukların birbirine bağlılığını vurgulamaktadır.
Sorbonne Üniversitesi öğrencileri de Fransız hükümetini Filistinlilere yardım etmeye çağırmakta ve ABD’de benzer destek için düzenlenen protestolarla aynı çizgiye gelmektedir. Fransa’daki prestijli Paris Siyasi Araştırmalar Enstitüsü (Sciences Po) öğrencileri, İsrail’in Gazze’deki eylemlerini protesto ederek ABD’deki benzer gösterileri gerçekleştirmişlerdir. Üniversiteden İsrail’i kınamasını talep eden öğrenciler, dayanışma sembolü olarak Filistin bayrakları ve kefiye atkıları taşımıştır. Öğrenciler, Gazze çatışması sona erene kadar üniversiteler ve ötesinde daha geniş bir seferberlik çağrısında bulunmuştur. Sciences Po yetkilileri protesto hakkında yorum yapmamıştır. Polisin bazı öğrencileri ablukadan çıkarması solcu politikacılar tarafından kınanmıştır.[5]
İsrail’in eylemlerinin kurumsal olarak kınanması talebi, jeopolitik çatışmaları ele almak üzere eğitim kurumları içinde artan bir aktivizm eğilimini vurgulamaktadır. Sciences Po yetkililerinden yanıt gelmemesi, potansiyel olarak kurumsal tarafsızlık ile insan hakları ihlallerine karşı tavır alma konusundaki endişeleri yansıtmaktadır.
Polisin müdahalesinin solcu politikacılar tarafından kınanması, bu tür protestoların ve İsrail-Filistin çatışmasını çevreleyen daha geniş söylemin kutuplaştırıcı doğasının altını çizmektedir. Ayrıca demokratik toplumlarda ifade özgürlüğü ile kamu düzeninin korunması arasındaki dengeye ilişkin soruları da gündeme getirmektedir.
Avustralya’da Sydney Üniversitesi ve Melbourne Üniversitesi öğrencileri, kampüslerinde Filistin yanlısı kamplar kurmuşlardır. İtalya’nın Roma kentinde Sapienza Üniversitesi öğrencileri ise oturma eylemleri ve açlık grevleri düzenlemektedirler. Birleşik Krallık’ta Warwick Üniversitesi öğrencileri 19 Nisan 2024 tarihinden bu yana “Warwick, Filistin’in yanında” kampanyası kapsamında kampüs meydanını doldururken, Leicester Üniversitesi öğrencileri de protestolar düzenlemektedir. Ayrıca, 2024 yılının Mart ayında Leeds Üniversitesi öğrencileri, üniversitelerinin İsrail’le ilişkilerini protesto etmek için bir kampüs binasını işgal etmişlerdir.[6] Bu eylemler, Filistin davası ile yaygın öğrenci dayanışmasını göstermektedir.
Sosyal medya, protestolar sırasında tehditkâr ifadeler kullanan ya da antisemitik işaretler sergileyen kişilerin görüntü ve videoları da dâhil olmak üzere bazı antisemitik olayların altını çizmektedir. Yetkililer bu olayları kınamış, düzenin korunması ve nefret söyleminin reddedilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Cal Poly Tech gibi üniversite yönetimleri nefret dolu eylemleri kınamakta ve etkilenen topluluklara destek sağlamaktadır. ABD Başkanı Joe Biden ve Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson gibi önde gelen isimler nefret olaylarını kınayarak üniversite kampüslerinde ve ötesinde antisemitizmle mücadelenin önemini vurgulamışlardır.[7]
Filistin davasına destek amacıyla dünya çapındaki kampüslerde son dönemde yaşanan öğrenci aktivizmi dalgası, adaletsizliğe ve baskıya meydan okuyan güçlü bir küresel gençlik hareketini ortaya koymaktadır. Protestolar, oturma eylemleri, açlık grevleri ve kampüs işgalleri yoluyla öğrenciler, Filistinlilerin sesini yükseltmekte ve kurumsal hesap verebilirlik talep etmektedir. Bu eylemler, sosyal adalet gündemlerinin ilerletilmesinde ulus ötesi dayanışmanın öneminin altını çizmektedir.
[1] “UChicago Students Rally As Pro-Palestine Protests Sweep College Campuses”, Block Club Chicago, https://blockclubchicago.org/2024/04/26/uchicago-students-rally-as-pro-palestine-protests-sweep-college-campuses/, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[2] “University of Chicago students hold pro-Palestinian rally, demand divestment from Israel”, CBS News, https://www.cbsnews.com/chicago/news/university-of-chicago-students-pro-palestinian-rally/, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[3] Aynı yer.
[4] “Students protested for Palestine before Israel was even founded”, VOX, https://www.vox.com/24138285/columbia-campus-israel-palestine-activism-sjp, (Erişim Tarihi: 27.04.2024).
[5] “Students block Paris’s Sciences Po to protest against Israel’s war on Gaza”, Aljazzera, https://www.aljazeera.com/gallery/2024/4/26/students-block-pariss-sciences-po-to-protest-against-israels-war-on-gaza, (Erişim Tarihi: 28.04.2024).
[6] “Are US campus protests against Israel’s war on Gaza going global?”, Aljazzera, https://www.aljazeera.com/news/2024/4/26/are-us-campus-protests-against-israels-war-on-gaza-going-global, (Erişim Tarihi: 28.04.2024).
[7] “Student protesters denounce antisemitism amid criticism over pro-Palestinian encampments at college campuses”, ABC News, https://abcnews.go.com/US/student-protesters-denounce-antisemitism-amid-criticism-pro-palestinian/story?id=109643275, (Erişim Tarihi: 28.04.2024).