Analiz

AB’nin Yeni Savunma Sanayii Stratejisi

Avrupa Birliği (AB), son yıllarda güncel güvenlik krizlerinin de etkisiyle daha somut adımlar atmayı gerektiren yeni oluşum ve belgelere imza atmıştır.
EDTIB’in savunma sanayiine hazır hale getirilmesine yönelik yatırım için 1,5 milyar avroluk bir bütçenin planlandığından bahsedilmektedir.
AB’nin stratejik özerkliğini sağlamak için yeterli mali yükümlülüğe girme konusunda halen yeterli çabayı göstermediği söylenebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği (AB), son yıllarda güncel güvenlik krizlerinin de etkisiyle daha somut adımlar atmayı gerektiren yeni oluşum ve belgelere imza atmıştır. Rusya-Ukrayna Savaşı gibi sınırlarında yükselen gerilimler, stratejik özerkliğe sahip ve kapasitesi kendini savunmaya yeten küresel bir aktör olma iddiasını ortaya koyan AB’yi stratejik sorumluluk almaya ve savunma endüstrisini güçlendirmeye mecbur kılmıştır.

Bu kapsamda hazırlanarak onaylanan 5 Mart 2024 tarihli “Yeni Bir Avrupa Savunma Sanayii Stratejisi: Duyarlı ve Dirençli Bir Avrupa Savunma Sanayii Aracılığıyla AB’nin Hazırlıklı Olmasının Sağlanması” başlıklı ortak bildiri;[1] giriş, altı bölüm ve sonuç başlıklarından meydana gelmektedir. Avrupalıların savunma konularında daha fazla işbirliğine olan güçlü ilgisinin ve yüksek beklentilerinin doğrulandığı belirtilen bildirinin giriş kısmında, AB kamuoyu araştırmalarına göre Avrupalıların %79’unun savunma konularında birlik düzeyinde işbirliğinin artırılması ve %69’unun da AB’nin askeri teçhizat üretme kapasitesinin güçlendirilmesi gerektiğini düşündüğü belirtilmektedir.

Savunma yatırımı eksikliklerine yönelik yapılan analiz bulgularına dayanan ve kapsamlı bir danışma sürecinin ardından geliştirilen Avrupa Savunma Sanayii Stratejisi, Avrupa Savunma Sanayii Programı (EDIP) ve Avrupa Savunma Fonu (EDF) ile desteklenen AB’nin savunma hazırlığının endüstriyel ayağını güçlendirmek[2] ve AB’nin Savunma Teknolojik ve Endüstriyel Üssü’nün (EDTIB) önümüzdeki on yıldaki dönüşümünü teşvik etmek üzere iddialı yaklaşımlar önermektedir.

Savunma hazırlığının yüksek yoğunluklu savaş zamanlarında, mühimmat, insansız hava araçları, hava savunma füze ve sistemleri ile istihbarat, gözetleme ve keşif yetenekleri gibi geniş bir savunma ekipmanı setini seri şekilde üretmenin yanı sıra hızlı ve yeterli kullanılabilirliğini sağlama yeteneğini de gerektirdiği belirtilen ilk bölümde, isim vermeden “üçüncü ülkeler” olarak belirtilen ABD’ye aşırı güvenme eğiliminin, kriz durumunda arz güvenliğini ve hareket serbestîsini kısıtladığı ifade edilmektedir.

AB endüstrisini yapısal olarak uyarlamanın, daha yenilikçi ve rekabetçi hale getirmenin, yeni güvenlik gerçeğiyle yüzleşmek için ulusal ve Birlik düzeyinde önemli ölçüde yatırım artışı gerektirdiği belirtilen ikinci bölümde, yatırımlar yoluyla hazırlığın güçlendirilmesine yönelik kurulması planlanan mekanizmalardan bahsedilmektedir.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri saldırısının ardından açıkça görüldüğü üzere, Birliğin güvenliği ve ortaklarını etkin bir şekilde destekleme yeteneğinin, savunma teçhizatını hızla seferber etme kapasitesine bağlı olduğunun belirtildiği üçüncü bölümde, EDTIB’in gerekli olanı doğru miktar, yer ve zamanda sunabilmesine yönelik tekliflerden bahsedilmektedir. Ayrıca yine bu bölümde 2030 yılına kadar AB ülkelerinin, “savunma teçhizatının en az yüzde 40’ını birlikte çalışarak tedarik etmesi, savunma satın alma bütçelerinin en az yarısının Avrupa’da üretilen ürünlere harcaması ve savunma ekipmanları ticaretinin en az yüzde 35’ini diğer ülkeler yerine Birlik ülkeleri arasında yapması” hedef olarak ortaya konulmuştur.

İlk üç bölümde bahsedilen strateji hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için hatırı sayılır bir finansman artışının gerektiği belirtilen dördüncü bölümde EDTIB’in savunma sanayiine hazır hale getirilmesine yönelik yatırım için 1,5 milyar avroluk bir bütçenin planlandığından bahsedilmektedir.

Savunmaya hazırlık kültürünü yaygınlaştıracak tekliflerin yer aldığı beşinci bölümde, EDTIB’in çekici bir finansmana erişim düzeyine sahip olmasının önemi vurgulanırken altıncı ve son bölümde ise özellikle Ukrayna dahil olmak üzere ortaklıklar ve NATO, stratejik ve benzer düşünen ortaklar ile diğer uluslararası kuruluşlardan işbirliği yoluyla daha fazla yararlanılması gerekliliğinin altı çizilmektedir.

Sonuç bölümünde ise, güvenlik ve savunma konusunda daha güçlü ve daha yetenekli bir AB’nin küresel ve transatlantik güvenliğe olumlu katkıda bulunacağı ve NATO’yu tamamlayacağı belirtilirken stratejinin uygulanmasının sağlayacağı diğer katkılar vurgulanmaktadır.

Sonuç olarak Rusya-Ukrayna Savaşı’na verdiği mühimmat desteğiyle birlikte kendi stoklarının yetersizliğini ve Transatlantik bağlar olmadan Rusya’yla yalnızca kendi imkânlarıyla başa çıkmanın mümkün olmadığını fark eden Birlik Üyeleri, savaşın uzama/Avrupa’nın farklı coğrafyalarına sıçrama ve kasım ayında yapılacak ABD seçimleri sonrası Trump’ın seçimi kazanarak mevcut Biden hükümetinden farklı politikalar izlemesi ihtimalini de göz önüne alarak, savunma alanındaki özerklik konusunda Stratejik Pusula sonrasında bir adım daha atmış görünmektedir.

Alman Ordusu’nun iki günlük savaşa yetecek kadar mühimmatının, Fransa Ordusu’nun 90’dan az ağır top sisteminin ve İngiliz Ordusu’nun yalnızca 150 kadar tank ile yaklaşık bir düzine hizmete uygun uzun menzilli topçu sisteminin bulunduğu, Danimarka’nın ise ağır topu ve hava savunma sisteminin bulunmadığının iddia edildiği[3] bir ortamda böyle bir planın uygulamaya konulmak için geç bile kalındığı değerlendirilmektedir.

Öte yandan 2025-2027 dönemi için önerilen tutar olan 1,5 milyar avroluk bir yatırımla Yeni Savunma Sanayii Stratejisi’nde bahsedilen hedeflerin gerçekleştirilmesinin ne kadar olası olduğu ise ayrı bir tartışma konusu olarak öne çıkarken, bazı Birlik üyesi ülkelerin reel politik ortamın gereklerinin farkında olmakla birlikte yılların verdiği alışkanlıkla Avrupa savunmasının temeli olarak görülen ve %70’lik bütçesini ABD’nin karşıladığı NATO’ya olan bağımlılıktan kurtulmak ve savunma anlamında AB’nin stratejik özerkliğini sağlamak için yeterli mali yükümlülüğe girme konusunda halen yeterli çabayı göstermediği söylenebilir.


[1] “A New European Defence Industrial Strategy: Achieving EU readiness Through a Responsive and Resilient European Defence Industry”, European Commission, https://t.ly/VX46L, (Erişim Tarihi: 20.04.2024).

[2] Aylin Ünver Noi, “Avrupa’nın İlk Savunma Sanayi Stratejisi”, SETA, https://www.setav.org/perspektif-abnin-ilk-savunma-sanayii-stratejisi/, (Erişim Tarihi: 20.04.2024).

[3] Max Colchester, David Luhnow and Bojan Pancevski, “Alarm Grows Over Weakened Militaries and Empty Arsenals in Europe”, The Wall Street Journal, https://www.wsj.com/world/europe/alarm-nato-weak-military-empty-arsenals-europe-a72b23f4, (Erişim Tarihi: 20.04.2024).

Emekli Deniz Albay Dr. Ferhan ORAL
Emekli Deniz Albay Dr. Ferhan ORAL
1972 yılında Denizli’de doğdu. 1994 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun oldu. Deniz Kuvvetleri’ndeki 24 yıllık kariyeri süresince değişik denizaltı gemileri ve karargahlarda görev yaptı. Karargâh görevleri arasında Bosna-Hersek AB Gücü Sivil-Asker İş Birliği Başkanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı Plan Prensipler Başkanlığı, Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Karargâhı (SHAPE) ve Çokuluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi bulunmaktadır. Sosyoloji alanında yüksek lisans ve Denizcilikte Emniyet, Güvenlik ve Çevre Yönetimi alanında doktora derecesine sahiptir. Milli hakemli dergilerde yayınlanmış makaleleri bulunmaktadır. Araştırma ve çalışma alanları arasında deniz güvenliği, NATO ve AB savunma politikaları bulunmaktadır. İngilizce ve temel seviyede Fransızca bilmektedir.

Benzer İçerikler