Avrupa Birliği’nin (AB) Japonya’yla savunma anlaşması yapmayı planladığı iddia edilmektedir.[1] Bu anlaşmanın Asya-Pasifik’te deniz tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve siber tehditlere odaklanması beklenmektedir. Bu durumun özellikle Çin’in Avrupa’yla ilişkilerine zarar vereceği tahmin edilmektedir. AB’nin buradaki hedefinin Çin’e karşı Hint-Pasifik’teki varlığını artırmak olduğu söylenebilir.
Pekin, Avrupa’yla siyasi ilişkilerini geliştirmeye çalışmaktadır. Fakat diğer taraftan Avrupa, Çin’in yakın çevresinde askeri-güvenlik hamleleri yapmayı sürdürmektedir. Brüksel, bölgedeki müttefiklerle savunma bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan kendi Hint-Pasifik stratejisini 2021 yılında yayımlamıştı. Son 5 yıldır İngiltere dahil olmak üzere Avrupalı aktörler, Hint-Pasifik’teki ortak deniz tatbikatlarını genişlettiler ve aralarında Filipinler, Vietnam ve Avustralya’nın da bulunduğu bölge ülkeleriyle savunma bağlarını güçlendirmeye çalıştılar.
AB’nin halen daha Asya-Pasifik’e yönelik kapsamlı ve kolektif bir strateji geliştirememiş olması, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgedeki çıkarlarını olumsuz etkilemektedir. Bu bağlamda ABD’nin Çin’i kuşatma stratejine Avrupa ülkelerinin de dahil olmaya başlaması, bölgesel güvenlik dinamiklerinin geri dönülmez şekilde bozulmasına yol açabilir. Avrupa ülkelerinin, örneğin İngiltere ve İtalya’nın son aylarda Japonya’yla askeri-güvenlik anlaşmaları imzalaması, Çin’in daha fazla baskılanması anlamına gelmektedir.
Japonya son yıllarda özellikle Rusya ve Kuzey Kore’yi göz önünde bulundurarak Batılı ülkelerle güvenlik işbirliğini artırmaktadır. Örneğin Japonya, savaş uçağı planının yanı sıra ABD’yle savunma koordinasyonunu güçlendirmiş, İngiltere ve Avustralya’yla yeni güvenlik anlaşmaları imzalayarak ortaklıklarını çeşitlendirmiştir.
Çin, ABD ve müttefiklerinin bölgesel barışı bozacak bir “Asya-Pasifik NATO’su” oluşturma yönündeki hamlelerine sert tepki göstermektedir ve buna yanıt olarak Rusya’yla savunma koordinasyonunu artırmaktadır. Pekin ayrıca defalarca AB’yi yeni bir Soğuk Savaşı tetikleyebilecek “blok çatışmasını” reddetmeye çağırmıştır.
Batılı devletler arasında Asya-Pasifik’e yönelik ittifaklar giderek derinleşmektedir. Japonya, özellikle İngiltere, İtalya ve ABD’nin yanı sıra Kanada’yla da güvenlik işbirliğini derinleştirmektedir. Japonya, G7 ülkelerinin her biriyle ikili askeri anlaşmalar yaparak Hint-Pasifik’te kendi liderliğinde bir güvenlik koalisyonu kurmaya yönelebilir. Zira Japonya Savunma Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı raporlar incelendiğinde yakın çevresindeki potansiyel krizlere odaklandığı görülmektedir. Giderek artan bir şekilde Tayvan’a yer veren raporlar, bunun yanı sıra Rusya ve Kuzey Kore’den gelen tehditlere de dikkat çekmektedir. Bu doğrultuda Japonya’nın pasifist yapısından giderek uzaklaştığı[2] ve Öz Savunma Birlikleri’nin yetki alanlarının genişletmeye çalıştığı görülmektedir.
Tokyo Hükümeti, savunma harcamalarının bütçedeki payını, önümüzdeki 5 yıl içerisinde %2 seviyesine çıkarmayı planlamaktadır.[3] Nitekim ülke, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana savunma kalemine %0,9 ile %1,1 arasında değişen bütçeler ayırmaktaydı. Aslına bakılırsa savunma harcamalarını %2 seviyesine çıkarmak, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) koyduğu limitlere benzemektedir. Dolayısıyla Japonya’nın savunma alanında daha proaktif bir siyaset izlemesinde, ABD’nin baskılarının da etkili olduğu ileri sürülebilir. %2 hedefine 2027 yılında ulaşılacak olması, bu tarihte Asya-Pasifik’te yeni bir NATO’nun kurulacağına dair bir işaret olabilir. Yani ABD ve Hint-Pasifik’teki müttefikleri, 5 yıl içerisinde savunma harcamalarını en az NATO ülkelerinin seviyesine getirerek bu tarihte bir savunma ittifakı kurmayı düşünebilirler. Japonya yetkililer, artan bölgesel risk ve tehditler nedeniyle savunma harcamalarının artması gerektiğini savunmaktadırlar.
Avrupa’nın desteğini çekebilmek için Japonya, Ukrayna’ya daha fazla destek olmaya ve Batı’yla bu anlamda dayanışma göstermeye çalışmaktadır.Bu bağların güçlenmesi nedeniyle Rusya, Japonya’yla yürütmekte olduğu barış görüşmelerini durdurmuştur. Bunun gerekçesi olarak Moskova, Tokyo’nun Ukrayna’yla ilgili Batı’nın yaptırımlarına katılmasını ve düşmanca tavır izlemesini göstermiştir. Rusya’yla diyaloğun tamamen kopmasıyla birlikte Japonya, Batı’yla daha entegre biçimde Ukrayna’ya desteğini artırmıştır.
Tokyo’nun Avrupa’ya savunma paktı imzalamasının sebebi, yakın çevresinde karşılaştığı potansiyel güvenlik sorunlarıdır. Uzun vadede bu riskler karşısında Batı’dan destek bekleyen Japonya, buna mukabil olarak Ukrayna’ya daha fazla destek vermektedir. Örneğin Avrupa’nın güvenliğinin Uzak Doğu’yla yakından bağlantılı olduğunu söyleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg,[4] bu sözlerle aslında Japonya’nın karşı karşıya olduğu güvenlik tehditlerini hatırlatarak ondan destek istemiştir. NATO, Ukrayna’ya verilen destek karşılığında Japonya’ya belirli güvenlik-koruma garantileri verebilir. Japonya, eğer bugün Ukrayna’ya yeterince destek olmazsa yakın gelecekte Asya-Pasifik’te Batı’dan istediği yardımı tam manasıyla alamayabilir.
[1] “Europe looks to Japan for defence pact amid ‘worrying shift’ in regional dynamic”, SCMP, https://www.scmp.com/news/china/diplomacy/article/3256162/europe-looks-japan-defence-pact-amid-worrying-shift-regional-dynamic?module=top_story&pgtype=homepage, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).
[2] “Japan has abandoned decades of pacifism in response to Ukraine invasion and increased Chinese pressure on Taiwan”, The Conversation, https://theconversation.com/japan-has-abandoned-decades-of-pacifism-in-response-to-ukraine-invasion-and-increased-chinese-pressure-on-taiwan-225098, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).
[3] “Japan Set to Hike Defense Budget Amid Ongoing Tension in Region”, AA, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/japan-set-to-hike-defense-budget-amid-ongoing-tension-in-region/2751777, (Erişim Tarihi: 21.03.2024).
[4] Aynı yer.