Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilmesi esnasındaki en önemli endişe, bölgenin bir terör merkezine dönüşme ihtimaliydi. Bu yüzden de Taliban hem 29 Şubat 2020 tarihli Doha Antlaşması hem de başta Çin olmak üzere çeşitli ülkelerle gerçekleştirdiği temaslar sürecinde Afganistan’ın bir terör üssüne dönüşmeyeceği ve terörizmle mücadeleyi sürdüreceği hususunda taahhütte bulunmuştur.
Afganistan’da uzun süredir varlık gösteren terör örgütlerinin önemli bir kısmı, ABD’nin çekilmesiyle birlikte pasif hale geçerken; terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) sözde Horasan Emirliği (ISKP) saldırılarını sürdürmektedir. Nitekim Irak ve Suriye’de ağır darbeler alan DEAŞ militanlarının Afganistan’a yöneldiğine dair çeşitli iddialar bulunmaktadır. Dolayısıyla Ortadoğu’da sıkışan terör örgütü, Afganistan’ı yeni güvenli bölgesi haline getirmeye çalışmaktadır.
Bununla birlikte bölgede ISKP’ye karşı mücadele eden Taliban, dünya tarafından tanınmaya, ABD’nin izolasyon politikasını aşmaya ve ülke içindeki sorunları çözmeye çabalamaktadır. Ancak siyasi, ekonomik ve askeri konudaki sorunlar ve yetersizlikler, Taliban’ın önündeki en önemli engeller olarak ön plana çıkmaktadır. Diğer taraftan ISKP gibi terör örgütlerinin çeşitli saldırıları, Afganistan’daki sorunları da derinleştirmektedir. Bu bağlamda söz konusu örgüt, ülkenin bir kaos merkezine dönüşmesini ve Taliban’ın inşa etmeye çalıştığı otoritenin yıkılmasını amaçlamaktadır.
Bilindiği üzere DEAŞ, ortaya çıktığı Ortadoğu’da bir devlet kurmaya çalışmıştır. Irak ve Suriye’de bu noktada çeşitli aşamalar kaydettiği ve önemli tecrübeler kazandığı bilinmektedir. Ancak bölgesel ve küresel aktörlerin DEAŞ’a karşı verdikleri mücadele neticesinde terör örgütüne ağır darbeler vurulmuştur. Bu süreçte Irak ve Suriye’den kaçan örgüt militanları Güney Asya’ya yönelmiştir.
Söz konusu bölgeye gelen teröristler, öncelikle Afganistan’daki otoriteyi zayıflatacak olan saldırılar gerçekleştirmektedir. Zira ISKP, bölgede oluşacak olan güç ve otorite boşluğundan faydalanarak etkisini arttırmaya çalışmaktadır. Ayrıca ISKP’nin terör eylemleri neticesinde ekonomik sorunların derinleşme potansiyelinin yüksek olduğu da vurgulanmalıdır. Üstelik iktisadi problemlerin derinleşmesine paralel olarak insanların dini argümanları araç olarak kullanan terör örgütlerine yönelme ihtimali de artacaktır. Bu durumdan da yine terör örgütü ISKP yararlanacaktır.
ISKP’nin saldırılarının nedenlerinden biri de Afganistan’a uygulanan izolasyon politikalarının süreklilik kazanması, derinleşmesi ve genişlemesidir. Zira dış yardım alamayan Afganistan’da terör örgütlerinin faaliyetleri artacaktır. Buna karşılık yabancı devletler, söz konusu ülkeye daha fazla endişeyle yaklaşacaktır.
Bu noktada ISKP’nin yabancı temsilciliklere düzenlediği saldırıların amacı daha iyi anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi terör örgütü ISKP, daha önce Rusya[1] ve Pakistan[2] büyükelçiliklerine saldırmıştır. Daha sonra Çinli bir heyetin Kabil’i ziyareti sırasında Dışişleri Bakanlığı’na bir saldırı düzenlemiştir.[3] Birleşmiş Milletler’in hazırladığı bir rapora göre ise terör örgütü, Hindistan, Çin ve İran’ın Afganistan’daki büyükelçiliklerine saldırı tehdidinde bulunmuştur.[4] ISKP’nin yabancı devletlerin temsilciliklerine ve ziyarette bulunan heyetlerine terör saldırısı düzenlemesi, Taliban’ın Doha Antlaşması’nı ve çeşitli devletlere verdiği sözleri yerine getirmediği düşüncesine neden olmaktadır. Bu da Taliban üzerindeki uluslararası baskının artmasına yol açmaktadır.
Sonuç olarak ISKP, çeşitli saldırılarla Afganistan’da kurulmaya çalışılan otoriteyi yıkmak istemektedir. Bu yüzden de örgüt, ülkedeki sorunları derinleştirmeyi hedeflemektedir. Zira azalan otoriteyle birlikte saldırı kapasitesini arttıran ISPK’nin Irak ve Suriye’de edindiği tecrübe sayesinde devletleşme sürecine girmesi olasılık dahilindedir. Kuşkusuz bu durum, sadece Afganistan’ı değil; bütün dünyayı ilgilendirmektedir. Bu senaryoda Afganistan’ın yeni bir yabancı müdahaleye maruz kalması bile söz konusu olabilir. Müdahaleyi gerçekleştirmesi muhtemel aktörler ise ABD öncülüğünde Irak ve Suriye’de DEAŞ’ı hedef alan Uluslararası Koalisyon veya Rusya, Çin ve Hindistan’ın ortak bir zeminde buluşmaları durumunda Asyalı devletler olabilir. Fakat Taliban’ın bu duruma sıcak yaklaşacağını söylemek mümkün değildir. Çünkü Taliban, Afganistan’daki derinleşen krizin sorumlularından terör örgütlerini vekil aktör olarak kullanan ve izolasyon politikası izleyen devletler olduğunu düşünmektedir.
[1] Mohammad Yunus Yawar, “Two Russian Embassy Staff Dead, Four Others Killed in Suicide Bomb Blast in Kabul”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/afghan-police-report-suicide-bomb-blast-near-russian-embassy-kabul-2022-09-05/, (Erişim Tarihi: 09.02.2023).
[2] “Islamic State Claims Responsibility for Attack on Pakistani Embassy in Kabul”, Reuters, https://www.reuters.com/world/asia-pacific/islamic-state-claims-responsibility-attack-pakistani-embassy-kabul-2022-12-04/, (Erişim Tarihi: 09.02.2023).
[3] “Deadly ‘Suicide’ Blast Outside Afghan Foreign Ministry in Kabul”, Aljazeera, https://www.aljazeera.com/news/2023/1/11/explosion-outside-afghan-foreign-ministry-in-kabul, (Erişim Tarihi: 09.02.2023).
[4] “ISIL-K Threatened to Launch Terrorist Attacks Against Embassies of India, China, and Iran in Afghanistan: UN Report”, The Economic Times, https://economictimes.indiatimes.com/news/defence/isil-k-threatened-to-launch-terrorist-attacks-against-embassies-of-india-china-and-iran-in-afghanistan-un-report/articleshow/97756237.cms, (Erişim Tarihi: 09.02.2023).