Özbekistan, 2016 yılından bu yana insanı merkeze alan önemli reformlar ve liberalleşme adımlarıyla ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’in liderliğinde başlatılan “Yeni Özbekistan Hareketi” ve “Üçüncü Rönesans” dönemi, “insan-toplum-devlet” sistematiği çerçevesinde; egemen, sosyal, yasal, demokratik ve laik Özbekistan Devleti’nin inşa süreci kararlı bir şekilde devam etmektedir. Bu bağlamda “Benim Anayasam-Benim Devletim” anlayışının merkezde olduğu Yeni “Toplum-Devlet Sözleşmesi”ne güçlü bir şekilde “Evet” diyen Özbek halkı açısından 9 Temmuz 2023 tarihi “İkinci Büyük Milad” olarak şimdiden bu büyük yürüyüşteki yerini almış bulunmaktadır.
Bilindiği üzere, Özbekistan’ın liderliğini yapan Sayın Mirziyoyev, gerçekleştirdiği reformlar neticesinde ülke içindeki ilerlemeye ve modern dünyaya paralel olarak anayasanın büyük kısmının revize edilmesine ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymuştur. Hem Anayasa’nın hem de yönetim sisteminin reforme edilmesi amacıyla 30 Nisan 2023 tarihinde Özbekistan’da ilk defa bir Anayasa Referandumu gerçekleştirilmiştir. Özbek halkının yüzde 90’ının “evet” dediği referandum, yönetim ile toplum; yani merkez ile çevre arasında güçlü bir bağın ve güvenin tesis edildiğini gözler önüne sermiş ve dolayısıyla devlet-millet birlikteliğinin kuvvetlendirilmesi noktasında önemli bir eşik aşılmıştır.
Bu referandumla birlikte Özbekistan bir değişim sürecine girmiştir. Yeni bir “insan-toplum-devlet” sistemi inşasını merkeze alan bu değişim rüzgârı olanca hızıyla kendisini göstermektedir.
Anayasa referandumu sayesinde Özbekistan’ın yeni bir aşamaya geçtiği görülürken; Sayın Mirziyoyev, 9 Temmuz 2023 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan erken Cumhurbaşkanlığı Seçimi hakkındaki kararını duyurmuştur. Bu karar vesilesiyle Sayın Mirziyoyev, dünyadaki pek çok liderlerden farklı bir demokratik olgunlukta bulunarak üç buçuk yıllık görev süresinden fedakarlıkta bulunmuş, halkın sesine kulak veren bir lider olduğunu göstermiştir. Sayın Mirziyoyev, bu kararıyla anayasa referandumuyla geliştirilen yeni sistemin güçlendirilmesine yönelik bir adım atmıştır. Böylece ülkedeki en üstün gücün hukuk olduğunu ve anayasanın da herkes tarafından uyulması gereken temel metin olduğunu ve bu bağlamda 30 Nisan’da tescillenmiş olan halk iradesine ve onun kararına saygı duyduğunu göstermiştir.
Hukukun üstünlüğünü ve kutsallığını bir ilke olarak benimseyen Sayın Mirziyoyev, mevcut siyasi düzeni referandumla teşkil edilen sisteme göre revize etme gayesiyle hareket etmektedir. Zira değişen anayasa, parlamentodan hükümete, bakanlardan valilere kadar çeşitli makamlara ve kurumlara yeni görevler ve yetkiler getirmektedir. Bu seçim aracılığıyla da belirlenen görevlerin bir an önce hayata geçirilmesi ve söz konusu yetkilerin kullanılabilmesi kolaylaşacaktır. Bu bağlamda parlamentonun başlıca görevi, hiç kuşkusuz yasaları iyileştirmektir. Senatonun görevi ise sorunların çözülmesi, yerel meclislere destek verilmesi ve yasaların en küçük birimlere kadar başarıyla uygulanmasıdır. Elbette bu durum, yönetim kademesinde ve kurumlar arasında güçlü bir işbirliğini gerektirmektedir.
Bununla birlikte bilindiği üzere Sayın Mirziyoyev, anayasa değişikliğiyle çeşitli yetkilerini parlamentoya devretmiştir. Yönetim sisteminin ve yetkilerin reforme edildiği Özbekistan’da Sayın Mirziyoyev, yetkilerini azaltırken; en kısa zamanda yeni sistemin uygulanmasını da istemektedir. Çünkü yeni sistem, yeni dengeler ve dinamikler demektir. Dolayısıyla taşların en kısa zamanda yerine oturması için erken seçim kararının alınması gibi bir ihtiyaç hasıl olmuştur. Erken seçim kararı, bu bağlamda aciliyet ve zaruriyet ihtiva eden reformların bir an önce, sağlıklı ve güçlü bir şekilde hayata geçirilmesini esasa bağlayan “Yenilenmiş-Güçlendirilmiş Anayasaya” ve halkın iradesine duyulan saygının bir tezahürü olarak değerlendirilebilir.
Erken seçim kararı, ülkedeki değişim ve siyasi istikrara verilen önemin bir göstergesi olmuştur.
Halk-devlet birlikteliğini ve bu bağlamda halkın siyasete katılımının önemine verilen değeri gösteren bu kararın başlıca nedenlerinden biri de Sayın Mirziyoyev’in yeniden dizayn edilen sistem kapsamında Özbek halkının onayını ve süreçte güçlü desteğini görmek istemesidir. Dolayısıyla Sayın Mirziyoyev, halkın iradesine ve kararına açık olduğunu, bunun her şeyden önce geldiğini bu erken seçim kararı ile bir kez daha ortaya koymuştur.
Bu karar, hiç kuşkusuz Sayın Mirziyoyev’in Özbek halkıyla arasındaki güven duygusunu ve yeni sisteme olan inancını bir kez daha teyit etmiştir.
Seçimin ardından Özbekistan’ın yeni yol haritası olan “insan-toplum-devlet” şiarına dayalı sistem eksiksiz bir şekilde hayata geçirilecek ve insan onurunu merkeze alan sağlıklı bir düzen teşkil edilecektir. Dolayısıyla Sayın Mirziyoyev’in seçim kararı, “Yeni Özbekistan” inşa sürecine ilişkin güçlü bir iradenin yansıması ve kritik bir virajın aşılmasıdır.
Sayın Mirziyoyev’in toplumunun refahını, huzurunu, istikrarını ve ülkesinin kalkınmasını isteyen, güçlü ve egemen bir devlet inşasını hedefleyen bir lider olduğu bilinmektedir. Cumhurbaşkanlığı döneminde hayata geçirdiği reformlar da bunun kanıtıdır. Örneğin Sayın Mirziyoyev, 30 Nisan 2023 tarihli referandum aracılığıyla anayasaya “sosyal devlet” anlayışını dahil etmiştir. Bu da halkın refahı noktasında devlete yüklenen görevin somut bir göstergesidir.
Hiç şüphe yok ki; halkın refahı, ekonomik kalkınmaya ve bu da doğrudan ve dolaylı yabancı yatırımlara bağlıdır. Nitekim ülke ekonomisinin sürdürülebilir kalkınması ve yabancı sermayeye güven verilebilmesi için siyasi istikrara ve sağlıklı bir sisteme ihtiyaç vardır. Zaten bu yüzden de Sayın Mirziyoyev, ülkenin kalkınması noktasında anayasanın dikkate alınacak temel metin olduğunu göstermiştir. Böylelikle iş dünyasına Özbekistan’ın başarılı bir hukuk devleti olduğu mesajını veren Sayın Mirziyoyev, güçlü bir devlet sisteminin, istikrarlı bir siyasi yapının ve liberal bir ekonomi politikasının temelini atmıştır. Bu erken seçim kararı ile söylem-eylem tutarlılığı ve kararlılığı tüm dünyaya gösterilmiştir.
Kadim bir kültüre sahip olan ve güçlü medeniyet bağlarının verdiği tecrübeyle hareket eden Özbek halkı, mevcut reformları desteklemekte ve yeni reformların hayata geçirilmesini arzulamaktadır. Bununla birlikte Özbekistan halkı, alınan kararların en kısa zamanda uygulamaya konulmasını da istemektedir. Zaten referanduma verilen halk desteği de bunun çıktısıdır. Bu reformların mimarı ise gücünü halka dayayan Üçüncü Rönesans’ın lideri Sayın Mirziyoyev’dir.
Cumhurbaşkanı Sayın Mirziyoyev; iradeli, yapıcı, öngörülü ve vizyoner bir lider olarak ülkesini bölgesel ve küresel siyasetin en prestijli devletlerinden biri haline getirmeyi başarmıştır. Bu noktada erken Cumhurbaşkanlığı Seçimi kararı da Sayın Mirziyoyev’in Özbek halkına ve demokratik ilkelere olan güveninin, saygısının bir kanıtıdır. Dolayısıyla seçim, Özbekistan’da devlet-millet birlikteliği çerçevesinde geleceğe doğru atılacak adımların güçlü bir temelini oluşturacaktır. 9 Temmuz’da Özbek halkı hiç kuşkusuz en doğru kararı verecektir. Zira Özbek halkı, krizlerin yükselişe geçtiği bir dönemde istikrar ve güçlü, müreffeh bir Özbekistan inşasının gerekliliğini bilincindedir. 9 Temmuz, bu bağlamda 30 Nisan’da tecelli eden, onay alan “Benim Devletim” inşa sürecini üstlenecek liderin yine halk iradesiyle belirleneceği bir tarih olacaktır. Özbek halkı, 30 Nisan’daki anahtarı, kilidi açmak üzere 9 Temmuz’da sahibine emanet edecektir. Böylece, “30 Nisan İradesi”, 9 Temmuz’daki adım ile perçinlenecektir.