17 Kasım 2022 tarihinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tayland’ın başkenti Bangkok’ta Japonya Başbakanı Fumio Kişida’yla bir araya gelmiştir. Heyetler arası görüşmelerin ardından Çin-Japonya ilişkilerinin istikrara kavuşturulması ve geliştirilmesi konusunda beş maddelik ortak bir mutabakata varılmıştır. Bu anlaşmadan sonra Japonya’nın bölge politikalarının ve Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) olan ilişkilerinin nasıl seyredeceği merak edilmeye başlanmıştır. Bu diyaloglar, her şeyden önce bölgedeki savaş riskini azaltma çabası olarak görülmektedir. Diğer taraftan Çin, ABD’nin bölgedeki müttefikleriyle ilişkilerini geliştirmek suretiyle başka hedefler güdüyor olabilir.
Buradan hareketle Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin-Japonya ilişkilerinde yaşanan son gelişmeleri ve bunun ABD’nin bölge politikalarına olan etkisini değerlendirmek üzere Tayvan-Asya Etkileşim Vakfı (TAEF) Doktora Sonrası Araştırmacısı Dr. Sana Hashmi’den aldığı görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.
1. Cinping’in Japon mevkidaşı Kişida’yla yaptığı görüşmede, ikili ilişkilerin düzeltilmesi adına beş maddelik bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Çin’le siyasi bağlarını düzeltmek, Japonya’nın bölgesel politikasını nasıl etkileyecektir?
Çin ve Japon liderleri arasındaki fikir etkileşimler, ikili ilişkilerde bir yakınlaşma işareti olarak yorumlanmamalıdır. Yani söz konusu temaslar, ikili ilişkilerin yeniden rayına oturduğunu göstermez. Çin’in Japonya’yla olan ilişkileri, Batı’yla olan etkileşiminden oldukça farklıdır. Coğrafya ve deniz ihtilafı, bu ilişkilerde belirleyici olan ana itici güçlerdir. Dolayısıyla bu toplantının veya gelecekteki etkileşimlerin Japonya’nın Çin’e bakışında ve değişen bölgesel dinamikler üzerinde pek bir etkisi olmayacaktır. Japonya, Çin’in bölgedeki faaliyetlerini tehdit olarak görmektedir.
2. Japonya, bu mutabakatla birlikte Çin’le olan temel siyasi belgelere bağlılığını bir kez daha teyit etmiştir. İki devlet arasındaki bu uyum, ABD’nin bölgedeki çıkarlarına zarar verir mi?
Öncelikle Japonya, ABD’nin mühim bir müttefikidir. Çin ile Japonya arasındaki bu temasların ABD-Japonya ilişkilerinin geleceğini olumsuz etkileyeceğini ve bu anlamda ABD’nin bölgedeki çıkarlarına zarar vereceğini düşünmüyorum. Bu tür anlaşmalar, bölgeyi istikrara kavuşturmak için güven artırıcı önlemlerdir. ABD bile Çin’le siyasi diyaloğunu yeniden başlatmaya çalışmaktadır. Çin’in Washington Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanı olmasıyla birlikte Pekin’in Washington’la da uzlaşmaya çalıştığını söyleyebiliriz.
3. Bu mutabakatın ardından Japonya’nın Tayvan’la ilgili politikasının değişeceğini düşünüyor musunuz?
Hayır, Japonya’nın Tayvan’la ilgili endişelerinin halen devam ettiğini ifade etmek mümkündür. Genel itibarıyla söylemek gerekirse, Japonya’nın Tayvan politikası değişmemiştir ve hala aynıdır.
Dr. Sana Hashmi
Dr. Sana Hashmi, Tayvan-Asya Etkileşim Vakfı’nda (TAEF) doktora sonrası araştırmacısıdır. 2021 yılının Mart ayından beri TAEF’te çalışmaktadır. Hint-Pasifik İşleri Araştırma Enstitüsü (RIIPA) üyesi olan Hashmi, 2020 yılında Tayvan’daki Ulusal Chengchi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde görev yapmıştır. Ayrıca 2016-2019 yılları arasında Hindistan Dışişleri Bakanlığı’nda Güneydoğu Asya ve Çin alanında danışmanlık görevinde bulunmuştur. Başlıca araştırmaları; Tayvan’ın dış ilişkileri, Çin dış politikası, Tayvan-Hindistan ilişkileri, Çin’in bölgesel anlaşmazlıkları, Hint-Pasifik jeopolitiği ve Asya’nın güvenliğidir.