Fridtjof Nansen Enstitüsü: “Çin ve Rusya’nın Arktik bölgesinde geliştirdiği işbirliği, başta enerji olmak üzere büyük ölçüde ekonomik nedenlere dayanmaktadır.”

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Küresel jeopolitik alanda yaşanan değişikliklerin bir sonucu olarak Kuzey Kutbu, çeşitli ülkeler arasındaki şiddetli rekabet için kritik bir oyun sahası olarak gündeme gelmektedir. Çin’in küresel siyasette artan etkisi ve Rusya’nın en uzun Arktik kıyı şeridine sahip ülke olarak bölgeye yönelik ulusal çıkarları; iki ülkenin bölge konusundaki tutumlarını önemli hale getirmektedir.

Bu kapsamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Pekin ile Moskova arasında Kuzey Kutbu’na yönelik bir işbirliği mi; yoksa rekabet mi gelişeceği sorusuna yanıt aramak için uluslararası çevre, enerji ve kaynak yönetimi konusunda uzmanlaşmış Norveç merkezli araştırma merkezi Fridtjof Nansen Enstitüsü (FNI) araştırmacılarından Prof. Dr. Gørild Heggelund, Dr. Erdem Lamazhapov ve Iselin Stensdal’ın ortak görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

1. Çeşitli çalışmaların ve raporların ortaya koyduğu üzre, Çin’in Kuzey Kutbu Bölgesi’nde Rusya’yla giderek derinleşen bir stratejik ortaklığı bulunmaktadır. İki ülke arasındaki bu işbirliğine, Batılı ülkelerin tutumu ne şekilde olabilir?

Kuzey Kutbu, her ne kadar uzun yıllardır uluslararası işbirliğiyle karakterize edilmiş olsa da son yıllarda bölge; Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin ve Rusya arasındaki büyük güç rekabeti için bir arena olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durumun arka planında ise ABD’nin Çin’i ana rakibi olarak görmesi yatmaktadır.

Çin hem askeri hem de ticari olarak büyüyen bir deniz gücüdür. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve Çin’in sessiz tepkisi, Kuzey Kutbu’ndaki güvenlik hassasiyetlerini de artırmıştır. Son bir yıldaki jeopolitik değişimlerle birlikte Kuzey Kutbu’ndaki Çin-Rusya ilişkilerinde de endişeler söz konusudur. Örneğin, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 2022 yılının Ağustos ayında Rusya ve Çin’in hamlelerinin ittifaka meydan okuyacağı konusunda uyarıda bulunmuştur. Yine de üst düzey resmi açıklamalara ve konuşmalara rağmen Pekin ve Moskova’nın Kuzey Kutbu’nda farklı çıkarlarının olduğu söylenebilir. Ayrıca Çin ve Rusya’nın Arktik bölgesinde geliştirdiği işbirliği, başta enerji olmak üzere büyük ölçüde ekonomik nedenlere dayanmaktadır.

2. Bilindiği üzere Çin, kendisini Kuzey Kutbu’na “yakın bir devlet” olarak tanımlamaktadır. Öte yandan Rusya’nın Arktik Bölgesi’nde ulusal çıkarları olduğu da ortadadır.  Bu bağlamda, iki ülke arasında işbirliği kadar rekabetin bulunduğundan de bahsetmek mümkün müdür?

Polar İpek Yolu (PSR), Çin tarafından büyük bir yatırım olarak başlatılmış, Kuşak-Yol Projesi’yle bağlantılı bir girişimdir. İlk olarak iki ülkenin Kuzey Denizi Rotası’nı geliştirmeyi kabul ettiği 2017 yılında yayınlanan Rusya-Çin ortak deklarasyonunda ifade edilmiştir. Bu deklarasyonda taraflar arasında hem bir işbirliği hem de rekabet olduğu görülmektedir. Zira Çinli yetkililer PSR vizyonunun Rus planlarına bir eklenti/ek olarak değil; Çin inisiyatifi haline gelmesini amaçlamaktadır.

Çin’in Kuzey Kutbu politika belgesi olarak bilinen 2018 yılında yayınladığı “Beyaz Kitap”, Kuzey Kutbu nakliye rotalarının geliştirilmesinde uluslararası işbirliğinin ehemmiyetini güçlü bir şekilde vurgulamakta ve özel olarak da Rusya’dan bahsetmemektedir. Örneğin Beyaz Kitap, “Çin’in Kuzey Kutbu, nakliye rotalarını geliştirerek bir “Kutup İpek Yolu” inşa etmek için tüm taraflarla birlikte çalışmayı umduğunu açıkça ifade etmektedir.

Buna ek olarak liderlerin yaptığı açıklamalara ve ortaya koydukları amaçlara rağmen planlananların çok azı gerçekleştirilebilmiştir. İki ülkede de son birkaç yıldır yayınlanan akademik makaleler incelendiğinde, tarafların sorunlara resmi belgede okunabileceğinden çok daha farklı bir perspektifle yaklaştıkları görülmektedir. Çin’in somut projelerdeki yavaş ilerlemeler nedeniyle bölgedeki ekonomik potansiyele olan inancı zayıflamıştır. Ayrıca Pekin, Moskova’nın Çin’in Arktik Bölgesi’ndeki varlığına şüpheyle yaklaştığına inanmaktadır. Zira Rusya’nın bölgeye yönelik ulusal çıkarları ve egemenlik kaygıları nedeniyl, Çin’in Kuzey Kutbu’nun kalkınmasında üstleneceği rolü sınırlamaya çalıştığına yönelik yaygın bir kanaat bulunmaktadır.

3. İki ülke arasındaki işbirliği, Rusya-Ukrayna Savaşı’ndan nasıl etkilendi?

2022 yılının Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’ya müdahale etmesinden kısa bir süre önce Moskova ve Pekin, birçok sorunun ortasında “Arktik rotalarının geliştirilmesi ve kullanımı” da dahil olmak üzere, Kuzey Kutbu’nun kalkınmasına yönelik işbirliğini sürdürme ve yoğunlaştırma niyetlerini içeren ortak bir bildiri yayınlamıştır.

Ukrayna’daki savaş, kısmen Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlar içermesi nedeniyle neredeyse durmuş olan Kuzey Kutbu’ndaki işbirliğini olumsuz etkilemiştir. Çünkü Pekin, ikincil yaptırımlar konusunda endişelere sahiptir.

Son zamanlarda özellikle de PSR konusundaki işbirliğinde fazla bir gelişme görülmemektedir. Buna en somut örnek olarak 2022 yılında Çin’e ait hiçbir geminin Kuzey Denizi Rotası’nı seyretmek için izin başvurusunda bulunmaması gösterilebilir. Bunun artan maliyetler ve savaş gibi birçok nedene dayanmasının yanında, en belirgin sebebi Arktik Bölgesi’nde Rusya’yla zayıflayan işbirliğiyle ilgilidir.

4. Polar İpek Yolu Projesi ve bunun enerji piyasaları üzerindeki etkisi hakkında neler söylersiniz?

Çin raporlarında ve makalelerinde Kuzey Kutbu’nda kaynak çıkarma ve deniz taşımacılığı potansiyeli konusunda oldukça yüksek beklentiler bulunmaktadır. Pekin’in Kuzey Kutbu’nda seyahat etme kapasitesi, Kutup İpek Yolu’nun geliştirilmesiyle yakından bağlantılıdır. Önemli bir soru, Çin’in denizcilik kapasitesi geliştirme yoluyla Kuzey Kutbu’ndaki manevra alanını nasıl güçlendireceği konusunda ortaya çıkmaktadır. Ancak Polar İpek Yolu’ndaki en somut proje, Çin’in %30 hissesine sahip olduğu “Yamal Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG)” Projesi’dir. Ayrıca Pekin’in Yamal’dan LNG taşıyan 15 tankerin 14’ünde mülkiyeti bulunmaktadır.

2022 yılında Rusya’dan Çin’e LNG ithalatında artış görülse de Çin, halihazırda LNG’nin çoğunu hala diğer ülkelerden almaktadır. Fakat geçtiğimiz günlerde Moskova’da 4. Çin-Rusya Enerji İş Forumu düzenlenmiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, foruma enerji konularında işbirliğine olan ilgilerini ve bağlılıklarını vurgulayan açıklamalar göndermiştir.

Bununla birlikte FNI meslektaşlarıyla yaptığımız araştırmalara dayanarak Polar İpek Yolu’nun kademeli olarak geliştirilebilecek uzun vadeli bir proje olduğuna inanmaktayız. Buradaki varsayımlarımızı ise Kuzey Kutbu, PSR ve denizcilik çıkarlarının birkaç önemli siyasi belgede tekrarlandığı gerçeğine dayandırıyoruz.

5. Çin-Rusya ortaklığında bilimin rolü nedir? Sizce Kuzey Kutbunda hangisi önce gelir, siyasi çıkarlar mı; yoksa bilimsel bağlılık mı?

Daha önce de belirttiğim gibi, liderler tarafından yapılan açıklamalar siyasi ilişkilere dikkat çekerken; akademik çalışmalar, iki ülkedeki temel tutumlar konusunda daha fazla bilgi sunmaktadır. Bu bağlamda Kuzey Kutbu’nda taraflar arasındaki enerji işbirliğinin kilit bir role sahip olduğunu ifade etmek mümkündür. Zira ikili ilişkiler, enerji işbirliğinin kilit rol oynadığı pragmatik bir yapıya sahiptir. Bu yüzden de enerjinin önce geldiğini söylemek mümkündür.

Gørild HEGGELUND

Oslo’daki Fridtjof Nansen Enstitüsü’nde Kıdemli Araştırma Görevlisi’dir. Otuz yıldır Çin’in çevre, enerji ve iklim değişikliği politikasını araştıran Heggelund, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı için Çin’de Kıdemli İklim Değişikliği Danışmanı olduğu 2009-2014 yıllarında Çin Uluslararası İşbirliği Konseyi’nde araştırma uzmanı olarak görev yapmıştır. Halihazırda Çin’in Paris Sözleşmesi sonrasında enerji ve iklim değişikliyle mücadeledeki potansiyel liderlik rolü hakkında çalışmalar yapmaktadır.

Erdem LAMAZHAPOV

Oslo Üniversitesi’nde Barış ve Çatışma Çalışmaları üzerine yüksek lisans eğitimini tamamlayan Lamazhapov, 2020 yılından beri Fridtjof Nansen Enstitüsü’nde araştırma asistanı olarak çalışmaktadır. Başlıca çalışma alanları, Rusya ve Çin özelinde Kuzeydoğu Asya ve Kuzey Kutbu’ndaki çevre, iklim ve enerji güvenliğidir.

Iselin STENSDAL

Fridtjof Nansen Enstitüsü’nde (FNI) araştırma asistanıdır. Oslo Üniversitesi’nden Çin Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Stensdal’ın başlıca çalışma alanları arasında Çin’in çevre ve iklim politikası, Çin’in enerji güvenliği politikasıdır.


Elif TEKTAŞ
Elif TEKTAŞ
2020 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Elif Tektaş, aynı yıl Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans programına başlamıştır. Halihazırda yüksek lisans eğitimine devam eden Tektaş, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Röportaj

GABİM Genel Müdürü Dr. Faruk BOSTANCI: “Kuşak ve Yol Girişimi, Orta Asya Ülkelerinin Ekonomik Gelişimine Önemli Katkılarda Bulunmuştur.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin ekonomisinin gelişiminde Kuşak ve Yol Girişimi’nin...

Newcastle Üniversitesi, Leverhulme Erken Kariyer Araştırmacısı Dr. Maria Papageorgiou: “Çin’in Orta Doğu’daki Angajmanı Çok Yönlüdür.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Çin’in Orta Doğu’daki yumuşak güç stratejileri, bunun...

Hazar Çevre Konsorsiyumu CEO’su Yernar Sailybayev: “Hazar Denizi, Tüm Kuzey Yarım Küre İklimini Doğrudan Etkilemektedir.”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Hazar Denizi çevresindeki ekosistem ve iklim değişikliğiyle...

North Greenville Üniversitesi, Dr. Öğr. Üyesi Jong Eun Lee: “Rusya-Kuzey Kore İttifakı, Pyongyang İçin Daha Faydalı Olabilir”

Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Kuzey Kore’nin Rusya’yla askeri-ekonomik işbirliğini ve bu...