Uzay Rekabetinde Yeni Bir Aktör: Güney Kore

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Günümüzde insanların hayatındaki araç ve gereçlerin büyük bir kısmı uzay tabanlı uygulamalar sayesinde işlevsellik kazanmaktadır. Navigasyon sistemleri, hava durumu raporları, bankacılık faaliyetleri, iletişim, veri hizmetleri ve akla gelebilecek çoğu uygulama, yörüngedeki uydulara bağlı gerçekleşmektedir. Günlük hayattaki işlevlerinin yanı sıra uydular sayesinde devletler istihbarat toplamakta, koordinatları tespit etmekte, rakiplerinin savunma kabiliyetleriyle ilgili bilgi edinmekte ve benzeri çalışmalarla ellerini güçlendirmektedir.

Uzay konusunda akademik çalışmalar yapan Everett Dolman uzaydaki yörüngelere ve bölgelere hâkim olanın dünyaya egemen olabileceğini, yerçekimi kuyuları baz alınarak yapılan hesaplamaların ekonomik açıdan devlete fayda sağlayabileceğini ve kritik noktalara hükmedenin dünya ticaretinde hâkimiyet elde edebileceğini öne sürmektedir.[1] Uzay çalışmalarının insan hayatında ve yönetimlerin stratejilerinde önemli bir yer kaplaması ve sağladığı avantajlar, devletlerin uzayda daha etkin olmak istemesine yol açmaktadır.

Uzaya olan yönelim Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) arasındaki rekabet sonucunda hızlanmıştır. Soğuk Savaş döneminde birbirlerine karşı üstünlüklerini göstermek isteyen bu iki devlet, gözlerini uzaya çevirmiştir. ABD ve SSCB’nin rekabeti sonucunda gelişen teknolojiyle uzay erişilebilirlik kazanmıştır. İlerleyen teknoloji ve bilgi çağıyla birlikte uzaydaki çalışmalar sadece uzayda kalmamış; dünyadaki ekonomik, ticari, askeri ve sosyal alanlarla ilintili bir hal almıştır. Bundan dolayı ABD ve SSCB’yle başlayan uzay çalışmalarına birçok devlet de ilgi duymaya başlamış ve uzay politikaları hazırlamak için harekete geçmiştir. Bu devletlerden biri de Güney Kore’dir.

ABD ve SSCB’nin 1950’lerin sonunda başlayan uzay programlarının aksine; Güney Kore’nin uzay teknolojisine olan ilgisi otuz yıl sonra başlamıştır. 1980’li yıllarda uzay çalışmaları yürüten devletlerin ekonomideki büyümesini gözlemleyen Güney Kore; bilim, teknoloji ve inovasyona dayalı bir ekonomi geliştirme motivasyonuna sahip olmuştur.[2]

Yıllar süren teknolojik azgelişmişliğinin ardından Seul yönetimi, 1989 yılında Kore Havacılık ve Uzay Araştırma Enstitüsü’nü (KARI) kurarak uzay çalışmalarına yönelik ilk adımını atmıştır. Uzay alanında ilerleme katetmek isteyen; lakin gerekli teknolojik yeterliliğe sahip olmayan Seul, İngiltere ve ABD başta olmak üzere diğer devletlerle işbirliği içinde olmuştur.[3]

1990’lı yıllarda KARI, sondaj, roket ve uydu teknolojisi deneyleri yapmaya başlamıştır.[4] 1992 yılında ülke, ilk uydusu KISAT-1’i fırlatmış ve uydu başarıyla yörüngede konumlanmıştır. Bu başarıyı, bir yıl sonra ilk sondaj roketi olan KSR-1’in lansmanı takip etmiştir. Güney Kore, gerçekleştirdiği bu ilklerin ardından KOMPSAT programını geliştirerek uydu alanındaki çalışmalarını genişletmeye karar vermiştir. Özellikle de 1999 yılında fırlatılan ilk çok amaçlı uydu KOMPSAT-1’in başarısı, konumsal veri altyapısına yönelik ulusal ve ticari talepleri karşılayarak uzay tabanlı uzaktan algılama sisteminde yeni bir çağ açmıştır.[5]

Güney Kore, uzay uygulamalarının yanı sıra uzay endüstrisini daha iyi bir temele oturtmak için bazı yasalar yürürlüğe koymuştur. 1987 yılında “Havacılık ve Uzay Endüstrisini Geliştirme Teşvik Yasası”, 2005 senesinde “Uzayı Geliştirme Teşvik Yasası” ve 2007 yılında “Uzay Hasarı Tazminat Yasası” çıkarılmıştır. Bu yasalar; uydu bilgilerinin kullanımı, astronot kurtarma, fırlatma lisansı, uzay nesnelerinin kaydı, üçüncü şahıs sorumluluk sigortası, uzay kazalarının kontrol altına alınması ve uzay kazalarının neden olduğu zararın tazmin edilmesi gibi uzayla ilgili önemli hususları ele almaktadır.[6]

28 Kasım 2022 tarihinde Güney Kore Cumhurbaşkanı Yoon Suk-yeol, Güney Kore’nin uzay için yol haritasını açıklayarak ülkenin uzaya verdiği önceliği bir kez daha gözler önüne sermiştir. Uzayda bir güç merkezi olma hayali kuran Yoon Suk-yeol, uzay politikalarıyla bu konudaki isteğini ortaya koymuştur. Uzay yol haritasındaki hedefler, (1) 2032 yılında Ay’a gidilmesi, (2) 2045 yılında Mars’a robotik araç gönderilmesi, (3) hükümetin uzaya ayırdığı bütçenin beş yıl içinde iki katına çıkarılması, (4) uzay konularında en üst karar alma organı olan Ulusal Uzay Konseyi’ne Cumhurbaşkanı’nın başkanlık etmesi, (5) uzay teknolojilerinin kamudan özel sektöre transfer edilmesi, (6) uzay şirketleri için finansman programı başlatılması, (7) NASA benzeri bir ulusal uzay ajansı Kore Havacılık ve Uzay İdaresi’nin (KASA) kurulması ve (8) ABD’yle uzay alanında bağların güçlendirilmesi olarak sıralanmaktadır.[7] 

Güney Kore’nin uzay yol haritasından anlaşıldığı üzere ülke, teknolojik gelişim konusunda halen işbirliğine ihtiyaç duymaktadır. Uzay, zorlu ve maliyetli bir alan olmakla beraber yüksek teknoloji ve uzmanlık bilgisi gerektirmektedir. Bundan dolayı uzay çalışmalarını bir ülkenin tek başına yürütmesindense işbirliği içinde hayata geçirmesi çok daha avantajlı ve kârlıdır. Güney Kore için işbirliği, avantajlı olmasının yanı sıra yumuşak güç diplomasisinin kuvvetlenmesi ve uzun vadeli müttefikliklerin doğması için bir etkendir.[8]

Uzay yol haritasında dikkat çeken bir diğer husus da ülkenin artık sadece uydu teknolojilerinde değil; Ay’a ve Mars’a misyonlar düzenleyerek uzayın keşfinde kendini göstermek istemesidir. Bu girişimiyle Güney Kore, uzaydan sadece iletişim ve navigasyon hizmetleri kapsamında değil; uzay madenciliği, uzay ekonomisi ve uzay jeopolitiği gibi konularda da yararlanmak istediğini ortaya koymaktadır. Geçmişten günümüze uzaya verdiği öneme ve yıllar içinde kendini geliştirmesine bakarak Güney Kore’nin uzayda bir aktör olma konusunda istekli olduğunu söylemek mümkündür. ABD, Rusya ve Çin gibi uzay devi ülkelerin yanı sıra Güney Kore, uzaydaki çalışmalarıyla kendi ölçeğindeki birçok devlete örnek olmaktadır.


[1] Neslihan Topcu, “Astropolitik: ABD, Rusya ve Çin’in Uzay Jeopolitiğindeki Yeri”, Uluslararası İlişkilerde Güvenlik ve Jeopolitik: Teorik Tartışmalar ve Güncel Gelişmeler, Metin Aksoy, der., Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara 2022, s. 337.

[2] Stephanie Wan, “U.S. – South Korean Space Cooperation”, Secure World Foundation Report, 2010, s. 2.

[3] James Clay Moltz, “The KSLV I Launch and South Korea’s Space Strategy”, Council on Foreign Relations, 2012, s. 1.

[4] Aynı yer.

[5] Hyun-Ok Kim vd., “Space-Based Earth Observation Activities in South Korea (Space Agencies)”, IEEE Geoscience and Remote Sensing Magazine, 2015, s.34

[6] Doo Hwan Kim, Space Law and Policy in the Republic of Korea, United Nations Office for Outer Space Affairs, Vienna, 2012, s.1-2

[7] “South Korean Leader Eyes “Landing on Moon in 2032, Mars in 2045”, Space Newshttps://spacenews.com/134853-2/, (Erişim Tarihi: 4.12.2022).

[8] Wan, a.g.e., s. 3.

Neslihan TOPCU
Neslihan TOPCU
Neslihan Topcu, 2017 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuş ve ardından aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. Yüksek lisans derecesini elde ettiği “Çin’in Enerji Güvenliği Politikaları” başlıklı tezi, 2020 yılında kitap olarak da yayınlanmıştır. 2016 senesinde Litvanya’daki Kazimieras Simonavičius Üniversitesi’nde ve 2019 yılında da Portekiz’deki Minho Üniversitesi’nde eğitim alan Topçu, halihazırda Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir. Asya Pasifik, enerji güvenliği ve devletlerin uzay politikalarıyla ilgili çalışmaları çeşitli dergilerde ve kitaplarda yayınlanmış olan Topçu, iyi derecede İngilizce ve orta seviyede İspanyolca bilmektedir.

Benzer İçerikler