Tarih:

Paylaş:

Tokayev Liderliğinde “Yeni, Adil ve Müreffeh Kazakistan”ın İnşası ve “Oligarşik Kapitalizm”

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

21. yüzyılda dünya ve dolayısıyla uluslararası sistem yeni bir dönüşüm süreci yaşamaktadır. Söz konusu dönüşüm sürecinde devletlerin yapılandırılması bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da siyasetten ekonomiye, toplumdan güvenliğe kadar çeşitli konularda inşa sürecinin kesintisiz bir şekilde devam edeceğinin ve etmekte olduğunu göstermektedir. Başarılı bir devlet olabilmek için hem iç hem de dış politikalardaki inşa sürecinin sağlıklı ve sağlam temellere oturması gerekmektedir. Böylelikle hem toplumuyla hem bölge ülkeleriyle hem de dünyayla uyumlu ve adapte olabilmiş devletler yaratılabilir. Nitekim 21. yüzyılda uluslararası sisteme ayak uyduramayan ve inşa sürecinde başarısız olan devletler tarihin çöplüğünde “başarısız devlet” olarak bir bir yer almaya başlamıştır.

Bu kapsamda Kazakistan, bağımsızlığının 31. yılında hayata geçirdiği işbirliğine dayalı, yapıcı ve dengeli politikalarla Avrasya’nın kalbindeki konumunu ve etkisini her geçen gün daha da güçlendirmektedir. Özellikle de Sayın Kasım-Cömert Tokayev’in Cumhurbaşkanı olmasının ardından ülkedeki inşa, ilerleme ve gelişme süreci hız kazanmıştır. Bunun altında yatan en temel sebeplerden biri Sayın Tokayev’in bilgi birikimi, entelektüel seviyesi ve geçmişte üstlendiği kritik görevler vesilesiyle elde ettiği tecrübesidir. Bu çerçevede Kazak lider, ülkesinin iç ve dış politikasının şekillenmesinde öncü bir rol oynamış ve oynamaktadır.

Nitekim Sayın Tokayev, 1994-1999 ve 2002-2007 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapmıştır. Bu süreçte hayata geçirdiği ana strateji, güç merkezleri arasındaki dengeleri gözeten çok yönlü-vektörlü ve çok boyutlu dış politika olmuştur. Ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı olan Sayın Tokayev, daha sonra ise Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerini yürütmüştür. Özellikle de Cumhurbaşkanlığı döneminde Kazak lider, “Halkın Sesini Duyan Devlet” modelini uygulamaya koymuş ve böylece Kazakistan’daki devlet-millet birlikteliğini; yani merkez-çevre ilişkilerini güçlendirmeye odaklanmıştır.

Tüm bu nedenlerden ötürü Sayın Tokayev hem ülkesini hem halkını hem de dünyayı tanıyan güçlü bir lider olarak ön plana çıkmaktadır. Ayrıca Sayın Kazakistan Cumhurbaşkanı’nın uyguladığı politikalar, yaptığı açıklamalar ve ulusa sesleniş konuşmaları incelendiğinde, Sayın Tokayev’in iç siyasette güçlü bir devlet ve müreffeh bir toplum yaratmayı hedeflediği; dış politikada ise özellikle de krizler karşısındaki ön alıcı diplomasi anlayışının yansıması olarak yürüttüğü arabuluculuk diplomasisiyle Kazakistan’ı saygın bir devlet haline getirmeyi amaçladığı görülmektedir. Kuşkusuz Sayın Tokayev’in bu barışçıl diplomasisi, ülkenin bağımsızlığının, egemenliğinin, üniter yapısının ve toprak bütünlüğünün güçlendirilmesini hedeflemektedir.

Esasen Sayın Tokayev’in bu hedeflerinde son derece başarılı olduğunu da söylemek mümkündür. Elbette toplumların ve siyasetin dinamik yapısının farkında olan Sayın Kazakistan Cumhurbaşkanı, vizyoner liderlik anlayışının bir parçası olarak mevcut başarılarını “Yeni Kazakistan” inşa süreci çerçevesinde hayata geçirdiği reformlarla güçlendirmektedir. Dolayısıyla Sayın Tokayev’in temel hedefi, Kazakistan’ı dış politikada bir dünya devleti; iç politikada ise halkın devleti haline getirmektir.

Söz konusu durumun son örneği Kazak liderin oligarşik kapitalizmin bittiğine dair açıklamasıdır. 5 Ekim 2022 tarihinde Karaganda’da yaptığı konuşmada Sayın Tokayev, devletin vatandaşlarına karşı daha büyük bir sosyal sorumluluk çağına girdiğini belirterek “Oligarşik kapitalizm dönemi sona eriyor.” demiştir.i Kazak liderin bu konuşmayı Karaganda’da yapması büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü Karaganda, hem ülkenin coğrafi anlamda merkezinde yer almakta hem de zengin yeraltı kaynaklarıyla ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla Sayın Tokayev, halkın; yani çevrenin oligarşiye karşı birtakım rahatsızlığının olduğunun farkındadır ve bu anlamda halkın sesini duymaktadır.

Diğer taraftan Sayın Tokayev’in konuşmasında üretim alanlarının genişletilmesi, çevrenin korunması ve vergi ödemelerinin düzenlenmesine dair vurgular yaptığı da görülmüştür. Devlet yönetiminde önemli bir tecrübeye sahip olan Sayın Tokayev’in değindiği konuların gerek Kazakistan’ın yönünü belirlemede gerek dünyaya mesaj vermede gerekse de yöneten ile yönetilen arasındaki ilişkinin güçlendirilmesinde kritik rol oynayacağı söylenebilir. Yani Sayın Tokayev’in açıklamaları, “Yeni Kazakistan” inşa sürecinin iktisadi-mali sacayağını da gözler önüne sermektedir.

Bu noktada enerjiden madenlere kadar çeşitli yeraltı kaynaklarına sahip olan Kazakistan’ın kalkınmasını istikrarlı bir biçimde sürdürülebilmesi ve üretim kapasitesini arttırması için farklı sektörlere yönelmeyi planladığı ifade edilebilir. Bu nedenle Sayın Tokayev, Karaganda’nın sanayileşme konusundaki potansiyeline dikkat çekmiştir. Ayrıca üretim alanlarının genişletilmesi vurgusu da tarımsal üretimden tarımsal sanayiye, teknolojiden dijitalleşmeye kadar birçok sektörü kapsamaktadır. Böylelikle Kazakistan, bağımsız ve üretime dayalı bir ekonomiye geçmeyi hedeflemektedir. Kuşkusuz bunun yansıması da müreffeh bir toplum yaratmak olacaktır.

Bilindiği gibi, 2022 Trajik Ocak Olayları sonrasında ülkenin güvenliğine öncelik veren politikalar da hayata geçirilmektedir. Astana yönetimi, çeşitli reformlar vesilesiyle ülkenin yeni güvenlik politikalarını şekillendirmektedir. Üstelik bu politikalar, sadece yerel değil; evrensel meselelere de odaklanmaktadır. Bu anlamda dünyanın en önemli sorunlarından biri de küresel ısınmadır. Kazakistan da küreselden yerele uzanan yeni tehditlerle mücadele konusunda duyarlıdır. Nitekim Kazakistan’ın su kıtlığı tehdidiyle karşı karşıya olması dikkat çekmektedir. Bu kapsamda Sayın Tokayev, sanayileşme ve üretim kapasitesinin arttırılması sürecinde çevrede meydana gelecek olumsuz etkileri asgari seviyeye indirmek istemektedir. Bu yüzden de sağlıklı ve güvenilir bir üretimi öngören yeni güvenlik politikaları doğrultusunda “Temiz Kazakistan-Yeşil Ekonomi” modeli hayata geçirilmektedir.

Son olarak da vergi ödemelerinin düzenlenmesinden bahsetmek gerekmektedir. Bu düzenleme, Kazakistan ekonomisini ve Kazak halkını doğrudan etkileyecek bir gelişmedir. Dengeli bir vergilendirme sistemi, ülkede sermayenin belirli bir kesimin elinde toplanmasını engelleyerek yeniden oligarşik kapitalizmin zemin bulması ihtimali ortadan kaldırılacaktır. Bu da zenginliğin merkezden çevreye yayılmasını teşvik edecektir. Böylelikle müreffeh bir toplum yaratma hedefine ulaşılabilecektir. Bu da devlet ile halk arasındaki bağı güçlendirecektir. Yani “Halkın Sesini Duyan Devlet” modeli sorunsuz bir şekilde işleyecektir. Elbette bu konuda yapılan hamleler “Aklı, irade gücünü ve kalbi birlik içinde tut.” şeklindeki Kazak atasözünün ruhuna da uygundur.

Bahsi geçen politikaların birbiriyle iç içe olduğu söylenebilir. Bu sayede halkın sisteme dahil edilmesi de kolaylaşmaktadır. Dolayısıyla reformlar vesilesiyle ülkenin gelir kaynakları ve sermayesi, devletin ve milletin menfaatine, hizmetine daha etkin bir şekilde dahil olmaktadır. Kuşkusuz bu atılımlar, bürokrasiyi de iyileştirecektir. Çünkü bürokrasi, halkın karşısına engel çıkaran değil; halkın ayağına giden ve sorunlarını çözen bir yapı şeklinde konumlanacaktır. Bu durum ise Ulu Bozkır’ın ruhuna ve tecrübesine sahip olan Kazakistan devletinin Kazak halkıyla kurduğu ilişkilerin çok daha sağlam bir zemine oturması demektir.

Dünyanın ve Kazakistan’ın gerçeklerini iyi bilen Sayın Tokayev, ülkesini siyasal, sosyoekonomik ve güvenlik konularında izlediği politikalarla Avrasya’nın yükselen yıldızı haline getirmektedir. Bu noktada Trajik Ocak Olayları sonrasında halkın siyasi katılımının arttırılmasını öngören demokratikleşme reformlarının büyük ehemmiyet arz ettiği öne sürülebilir.ii Nitekim 2022 yılının Haziran ayında gerçekleştirilen referandumda kabul edilen yeni anayasa ve erken yapılması kararlaştırılan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri, “Yeni Kazakistan” inşa sürecinin siyasal sacayağını oluşturmaktadır.iii

Tüm bunlara ek olarak 5 Ekim 2022 tarihli konuşmasında Sayın Tokayev, ülkedeki sosyoekonomik inşa sürecine yeni bir boyut kazandırmıştır. Çünkü Kazak lider, önemli olanın bir bireyin oligarşik kapitalizm çerçevesinde zenginleşmesi değil; devletin ve milletin çıkarlarının korunması olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur. Aslında oligarşik kapitalizmin devletin kurumlarını ve şirketlerini hantal bir hale getirdiği, daha önce de Sayın Tokayev tarafından açıklanmıştır. Dolayısıyla oligarşik kapitalizmin son bulması, en temelde devleti hantallaştıran yapıların tasfiye edilmesi demektir. Bu yüzden de 2 Eylül 2019 tarihindeki ulusa sesleniş konuşmasında “Hızlı Gelişen Kapsayıcı Ekonomi” ve “Sosyal Modernizasyonun Yeni Dönemi” gibi başlıklara atıf yapan Kazak lider, “Modern Etkili Devlet” yaratma prensibini kararlılıkla sürdürmektedir.iv

Şüphesiz devlet-millet birlikteliğini sağlam temeller üzerine inşa edemeyen ülkeler ve yönetimler, yukarıda da ifade edildiği üzere, uzun süre ayakta kalamamaktadır. Başarısız devlet olmamak için temel hak ve özgürlüklerin sağlanması ve sermayenin devletin ve halkın yararı için kullanılması zaruridir. Sayın Tokayev de Kazakistan Cumhurbaşkanı olduğu günden itibaren bu konuda süreklilik arz eden tutarlı ve kararlı bir politika yürütmektedir. Bu da Sayın Cumhurbaşkanı’na ve “Yeni Kazakistan”a duyulan güvenin başlıca nedenidir. Anlaşılacağı üzere Sayın Tokayev, sadece yeni değil; aynı zamanda adil ve müreffeh bir Kazakistan inşa etmeyi amaçlamaktadır.

Tahmin edileceği gibi, refah seviyesi yükselen Kazak halkında vatandaşlık bilinci de güçlenecektir. Bu da ülkenin milli güç unsurlarının değerini ve etkisini arttıracaktır. Zira milli güç unsurlarının başında insan faktörü gelmektedir. Bu sebeple de milli şuura sahip, devletine güvenen ve sahip çıkan Kazak halkı, ülkenin en önemli zenginlik ve gelişim kaynağı olacaktır. Sayın Tokayev de en temelde milletinin bu potansiyele ulaşmasına yönelik politikalar uygulamaktadır. Esasen bu politikalar, büyük Kazak şairi Abay Kumanbay’ın “Gayret, akıl ve kalp üçü yeteneklerinden bahsederek tartışmışlar. Sonunda ilmin hakemliğine başvurmuşlar. Gayret demiş ki; ‘Ey ilim, kendin de biliyorsun ki; dünyada hiçbir şey bensiz olmaz.” sözünün yansımasıdır. Sayın Tokayev, modern dünyanın ilmi gerçeklerine uygun bir biçimde güçlü devlet ve nitelikli, müreffeh toplum yaratmaya yönelik bir gayret sarfetmektedir.

Sonuç olarak Sayın Tokayev’in 2019 yılında Cumhurbaşkanı olmasının ardından Kazakistan için yeni bir dönem başlamıştır. Böylece merkez ile çevre arasındaki bağın güçlendirilmesi ve müreffeh bir toplum yaratılması için söylemden eyleme geçilmiştir. Bu eylemin en önemli aşamalarından biri de oligarşik kapitalizmin tasfiye edilmesidir. Bu yüzden de Sayın Tokayev’in oligarşik kapitalizm döneminin sona erdiğine dikkat çekmesi oldukça mühimdir. Bu çerçevede siyasal katılımın geliştirilmesi, güvenlik politikalarının iyileştirilmesi ve sermayenin dengeli dağılımının sağlanması hususunda atılan adımlar, “Yeni Kazakistan” inşa sürecinin sosyoekonomik boyutunu oluşturmuştur. Üstelik üretim kapasitesinin arttırılması, bu inşa süreci için gereken ekonomik kaynakların yaratılmasına da hizmet etmektedir. Bu sayede “güçlü devlet-müreffeh toplum” ilkesi başarılı bir şekilde hayata geçirilmektedir. Zaten Kazak toplumunun ve liderliğinin tarihi birikimine ve tecrübesine uygun olan da budur. Dolayısıyla Sayın Tokayev, tarihin kendisine biçtiği sorumluluğa uygun bir şekilde oldukça başarılı bir vizyoner liderlik örneği sergilemektedir.


i “Oligarchic Capitalism Era in Kazakhstan is Ending, Says President Tokayev During His Visit to Karagandy Region”, The Astana Times, https://astanatimes.com/2022/10/oligarchic-capitalism-era-in-kazakhstan-is-ending-says-president-tokayev-during-his-visit-to-karagandy-region/, (Erişim Tarihi: 07.10.2022).

ii Emrah Kaya, ““Yeni Kazakistan”ın İnşa Süreci”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/yeni-kazakistanin-insa-sureci/, (Erişim Tarihi: 07.10.2022).

iii Doğacan Başaran, “Kazakistan’da Güçlü Reformların Yeni Aşaması: Erken Cumhurbaşkanlığı Seçimi”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/kazakistanda-guclu-reformlarin-yeni-asamasi-erken-cumhurbaskanligi-secimi/, (Erişim Tarihi: 07.10.2022).

iv Mehmet Seyfettin Erol, “Tokayev’in Ulusa Sesleniş Konuşması: Kazakistan’ın İkinci Atılımı”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/tokayevin-ulusa-seslenis-konusmasi-kazakistanin-ikinci-atilimi/, (Erişim Tarihi: 07.10.2022).

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.