Rusya-Ukrayna Savaşı

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

21 Şubat 2022, dünya siyaseti açısından olağanüstü bir gün olarak tarihe geçmiştir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, söz konusu günün akşam saatlerinde yaklaşık bir saat süren ulusa sesleniş konuşmasında sekiz yıldır çatışmaların sürdüğü Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC) ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin (LHC) bağımsızlığını tanıyan bir karara imza atmıştır. Atılan bu imza, küresel çapta geniş yankılar uyandırmış ve Rusya’nın ilk önce bölgeye ve daha sonra da Kiev’e askeri harekat düzenlemesi endişesini gündeme getirmiştir.

Rusya, DHC ve LHC’nin tanınmasından üç gün sonra da sabahın erken saatlerinde Donbas’a girerek bir askerî harekât başlatmış ve endişeleri haklı çıkarmıştır. Ukrayna’yı Belarus, Donbas ve Kırım üzerinden abluka altına alan Rusya, Donbas’a girdikten kısa bir süre sonra, başta başkent Kiev, Harkov, Kramators, Mariupol, Mykolaiv ve Odessa olmak üzere birçok kenti bombalayarak “özel operasyon” adı verdiği savaşı başlatmıştır. Saldırılar nedeniyle Ukrayna’nın birçok bölgesinde sivil halk sığınaklara yerleşmiş, bazıları Polonya ve Romanya sınırlarına doğru ilerlemiş, ülkede olağanüstü hal (OHAL) ve sıkıyönetim ilan edilmiştir. Ukrayna’da eli silah tutan herkesin silahlandırılması çağrısı, Kiev’de bulunan bütün Rus diplomatların tahliye edilmesi ve Ukrayna’nın Rusya’yla bütün diplomatik ilişkileri kesmesi, yaşanan mühim gelişmeler olarak dikkat çekmektedir. Söz konusu gelişmeler, bölgede barışın tesis edilmesinin günden güne zorlaşacağına ve birçok asker ve sivilin daha hayatını kaybedeceğine işaret etmektedir.

Putin, Kiev rejimi tarafından sekiz yıldır zorbalığa ve soykırıma maruz kaldığını iddia ettiği Rus vatandaşlarını koruma argümanıyla savaşı meşrulaştırmaya çalışmıştır. Putin’in iddia ettiğine göre, bölgede yaşayan Rus vatandaşlarına Kiev yönetimi tarafından asimilasyon politikası uygulanmış ve Ukrayna mahkemeleri, işlenen kanlı suçlar karşısında adaleti tarafsız ve bağımsız bir şekilde tecelli ettirememiştir. Ayrıca Putin, Rus vatandaşları da dahil olmak üzere sivillere yönelik işlenen suçlar karşısında kimsenin cezasız kalmayacağını dile getirmiştir.[1]

Rusya Parlamentosu’ndan asker gönderme yetkisi alan Rus lider, verdiği radikal kararlarla adeta dünyaya meydan okumuş, yaptıklarının yapacaklarının teminatı olduğu yönündeki misillemesiyle operasyonları genişletebileceğinin sinyallerini vererek Avrupa Birliği (AB), Kuzey Atlantik İttifak Örgütü (NATO) ve Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) karşı sert ikazlarda bulunmuştur. Rusya Devlet Başkanı’nın bu şekilde özgüvenli konuşmasının arkasında Rusya’nın en önemli nükleer güçlerden biri olduğu gerçeği yatmaktadır.

Rusya ile Ukrayna arasında cereyan eden bu savaş, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez nükleer güce sahip bir ülkenin diğer bir devlete saldırması anlamını taşıması sebebiyle büyük önem arz etmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş döneminde birçok krizle karşı karşıya gelindiği halde, nükleer silah gündeme gelmemiştir. Üstelik nükleer silahların üretiminin azalması yönünde ciddi adımlar atılmıştır. Ancak Ukrayna’nın nükleer silaha sahip olmaya çalıştığını öne süren Putin’in Rusya’nın buna müsaade etmeyeceğini belirtmesi, gelecek günler açısından menfi anlamlar taşımaktadır.

Sorulması gereken en önemli soru, hangi gelişmelerin yaşanması neticesinde savaşın son bulacağı sorusudur. Bu konuda Rusya’nın talepleri şu şekildedir: Ukrayna’nın NATO’ya girmemesi, Rus sınırlarına yakın bölgelerde NATO askerlerinin konuşlandırılmaması, askeri tatbikatların yapılmaması ve Kırım’ın Rus toprağı olarak tanınmasıdır. Aslında Rusya, Ukrayna’nın NATO ile kendi sınırları arasında bir tampon bölge olarak kalmasını istemektedir. Ancak NATO’yla sınır komşusu olmak istemeyen Rusya, Ukrayna’yı tamamen işgal etmesi halinde, kendi eylemleri sonucunda böyle bir komşuluk ilişkisiyle karşı karşıya kalacaktır.

Ayrıca Rusya, söz konusu operasyonu, Ukrayna’nın NATO’ya alınmayacağının defalarca belirtilmesine rağmen gerçekleştirmiştir. NATO’nun Kırım’ı tanıma meselesinde ise örgüt, Kırım’ın ilhakını uluslararası hukuka aykırı bulmakta ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne karşı atılan saygısızca bir adım şeklinde değerlendirmektedir. Bu bağlamda NATO, Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesini tanımayacaktır.

Ukrayna, askeri donanım açısından Rusya’yla kıyaslanamayacak derecede zayıftır. Bu nedenle Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski, başta NATO, ABD ve AB olmak üzere tüm dünyaya yardım çağrısında bulunmaktadır. Peki, Batı bu çağrılar karşısında ne yapmaktadır?

Batı, Rusya’nın askeri harekatını kınayan açıklamalar yaparak birtakım yaptırımları devreye sokmuştur. Almanya, 2018 yılında inşaatına başlanılan ve maliyeti 9.5 milyar dolara olan Kuzey Akımı-2 Projesi’ni durdurma kararı almış; ABD, ilhak edilen bölgelere ekonomik yatırımları yasaklamış ve Moskova’nın Batılı sermaye piyasalarıyla ilişkilerinin kesileceğini belirtmiştir. AB, Rus ekonomisinin zayıflatacağını, AB’deki Rus varlıklarının dondurulacağını ve Rus bankalarının AB finans piyasasına erişiminin durdurulacağını dile getirmiştir.[2] Ayrıca AB, aralarında Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın da bulunduğu 27 gerçek ve tüzel kişiye ve 351 milletvekiline yaptırım kararı almıştır.[3]

AB Komisyonu Başkanı Von Der Layen’in açıklamalardan ise ek yaptırımların da devreye gireceği anlaşılmaktadır. NATO ise her seferinde Rusya’yı kınamakta, Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunacağına dair mesaj yayınlamakta; ancak caydırıcı somut adımlar atmamaktadır. Bu da Rusya’ya cesaret vermektedir.

Tüm bu gelişmelerden hareketle, Rusya’nın Batı ve NATO’ya karşı zaferinden bahsedilemese de Batı’nın Rusya karşısında caydırıcılığını yitirdiğinden söz edilebilir. Nitekim Batı’nın Rusya’yı durduracak potansiyeli olmasına rağmen pasif açıklamalarla yetindiği aşikardır.


[1] “Путин объявил о специальной военной операции в Донбассе, Putin ob”yavil o spetsial’noy voyennoy operatsii v Donbasse”, Риа Новости, https://ria.ru/20220224/operatsiya-1774620380.html, (Erişim Tarihi: 24.02.2022).

[2] “Еврокомиссия предложит новый пакет санкций против России, Yevrokomissiya predlozhit novyy paket sanktsiy protiv Rossii”, Газета.ру, https://www.gazeta.ru/politics/news/2022/02/24/17337961.shtml, (Erişim Tarihi: 24.02.2022).

[3] Евросоюз ввел новые санкции против России, Yevrosoyuz vvel novyye sanktsii protiv Rossii, Тасс, https://tass.ru/mezhdunarodnaya-panorama/13821787, (Erişim Tarihi: 24.02.2022).

Mustafa Zafer SOYDAN
Mustafa Zafer SOYDAN
Mustafa Zafer Soydan, 2017 yılında Kastamonu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans eğitimini Kazan Federal Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanında tamamlayan Soydan, 2020 yılında savunduğu “Türkiye ve Rusya’daki Siyasi Partilerin Etnik ve Bölgesel Politikaları’nın Karşılaştırılması” başlıklı teziyle alan uzmanı unvanını almaya hak kazanmıştır. Başlıca çalışma alanı Rus dış politikası olan Soydan, ileri seviyede Rusça ve temel düzeyde Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler