Rusya Perspektifinden Ermenistan’daki Darbe Girişimi

Paylaş

25 Şubat 2021 tarihinde Kafkasya’da hareketli bir gün yaşanmıştır. Hareketin adresi ise Ermenistan olmuştur. Söz konusu tarihte Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan da dahil olmak üzere çok sayıda üst düzey komutan, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın istifasını talep etmiştir. Dağlık Karabağ Savaşı’nda yaşanan hezimetten sonra Paşinyan’ın Rus İskender füzelerinin birçoğunun patlamadığını, patlayanların büyük bir kısmının ise hedefleri vuramadığını belirtmesi ve bu konuda orduyu sorumlu tutması, Genelkurmay Başkanlığı’nı böyle bir talebe yönlendirmiştir. Genelkurmay Başkan Yardımcısı Tiran Haçatryan’ın Başbakan’a yönelik İskender füzeleri hakkında yaptığı eleştirel açıklamalar neticesinde görevden alınması ise olayların fitilini ateşleyen başlıca gelişme olmuştur. Paşinyan, kendisine yöneltilen istifa çağrılarından sonra yaptığı açıklamada Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasını “darbe girişimi” olarak nitelendirmiş ve destekçilerini sokaklara davet etmiştir.[1]

Ermenistan’da mevzubahis istifa talebinin üzerinden günler geçmesine rağmen olaylar hala yatışmamıştır. Nitekim muhalefet, Parlamento binasının önünde kurduğu çadırlarda sabahlamakta ve Paşinyan yönetimini protesto etmektedir. Ermenistan Başbakanı ise Genelkurmay Başkanı’nın görevden alınmasını içeren kararı imzalayarak Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan’a göndermiştir. Fakat Cumhurbaşkanı, söz konusu kararı onaylamamıştır. Veto sonrasında Paşinyan, alınan kararla krizin çözülemeyeceğini belirterek Cumhurbaşkanı’na talebini tekrar iletmiştir.[2] Bu durumda Sarkisyan’ın bu görevden almayı yeniden veto etme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle de Ermenistan Cumhurbaşkanı ya kararı onaylayacak ya da Anayasa Mahkemesi’ne taşıyacaktır.

Yaşanan bu gelişmeler, Ermenistan’da Paşinyan destekçileri ile muhalefet arasındaki kutuplaşmayı belirginleştirmiştir. Bu noktada Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın pozisyonu çok önemli olmakla birlikte, Başbakan ile Genelkurmay Başkanı arasında uzlaşma olmadan sorunların çözülmesi mümkün görünmemektedir. Zira Cumhurbaşkanı’nın vetosu muhalefeti sevindirirken; Paşinyan ve destekçileri üzerinde hayal kırıklığı yaratmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; Ermenistan Başbakanı’nın İskender füzeleri hakkında olumsuz beyanlarda bulunması, Rusya’nın görmezden geleceği bir olay değildir. Nitekim Paşinyan’ın İskender füzelerine dair açıklamalarını Rusya Savunma Bakanlığı yalanlamıştır. Bakanlıktan yapılan değerlendirmelerde, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ Savaşı’nda İskender füzelerini kullanmadığı söylenmiş ve Paşinyan’ın açıklamalarının şaşkınlıkla karşılandığı belirtilmiştir.[3] Rusya Savunma Bakanlığı’nın söz konusu açıklamalarına Ermenistan tarafından herhangi bir yanıt verilmemesi ise Paşinyan’ın iddiaları üzerindeki şüpheleri arttırmaktadır.

Gelişmeleri “darbe girişimi” olarak nitelendiren Paşinyan, olay günü Rusya Devler Başkanı Vladimir Putin’le bir telefon görüşmesi gerçekleştirmiştir. Görüşmede Putin, Ermenistan’daki düzenin ve huzurun bozulmamasından yana olduğunu belirterek sürecin kanun çerçevesinde çözüme kavuşturulmasına ilişkin temennisini dile getirmiştir.[4] Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov da Moskova’nın Ermenistan’da yaşananları dikkatle takip ettiğini; fakat Rusya’nın olayları Ermenistan’ın iç meselesi olarak gördüğünü belirtmiştir.[5] Aynı şekilde Rusya Dışişleri Bakanlığı da gelişmeleri, bahse konu olan ülkenin kendi meselesi olarak yorumlamıştır.[6]

Yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde darbe girişimi, Moskova tarafından ilgili ülkenin iç meselesi olarak yorumlanmış ve hukuk teamülleri çerçevesinde sorunların çözüme kavuşturulması arzusu ifade edilmiştir. Rusya, ilk başta aklıselim gibi görünen bu açıklamalarının arka planında ise Erivan yönetiminden memnun olmadığı mesajını vermiştir. Zira Moskova, darbe girişimini kınamamıştır. Ayrıca açıklamalardan Rusya’nın Dağlık-Karabağ Savaşı’ndan sonra Ermenistan’a ikinci kez ders verme niyetinde olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi Ermenistan, Dağlık Karabağ Savaşı’nda Rusya’dan beklediği desteği alamamıştır. Dahası Paşinyan, “darbe girişimi” olarak tanımladığı olaylar karşısında da Rusya’nın desteğini görmemiştir. Bu durum ise Ermenistan’ın Paşinyan yönetimiyle birlikte yüzünü Batı Dünyası’na çevirmesinden kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz Rusya’nın Kafkasya’daki nüfuzunu tehlikeye sokacak bu politikaya destek vermesi beklenemez. Dolayısıyla Paşinyan’ın dış politika önceliklerinin darbe girişimiyle ilişkilendirilmesi mümkündür. Yani darbenin arkasında “Rusya’nın parmağı” olmasa bile, Moskova’nın Paşinyan’ın iktidarda kalması için çaba harcamayacağı aşikardır. Nitekim Belarus’ta cereyan eden olaylarda Moskova’nın Lukaşenko’ya verdiği destek de hafızalardaki yerini korumaktadır.

Tüm bu nedenlerden ötürü Rusya, açık bir biçimde olmasa da Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin darbe girişimini ve muhaliflerin protestolarını desteklemektedir. Her ne kadar darbe girişimi şimdilik önlenmiş olsa da taraflar arasında hala bir uzlaşı sağlanamaması, Ermenistan iç politikasını şekillendirecek gelişmelerde Rusya’nın pozisyonunun belirleyici olabileceği düşüncesini yaratmaktadır. Halihazırda Moskova, Paşinyan’a mesafeli davranmaktadır. Bu durum, Ermenistan Başbakanı’nın süreci başarıyla atlatmasını zorlaştırmaktadır. Ancak Paşinyan’ın iktidarda kalmak için bir siyasi manevra yaparak Moskova’ya belli konularda taahhütlerde bulunması da ihtimal dahilindedir.  Yakın çevresinde Batı etkisi hissetmeyeceğini garanti altına alması halinde, Moskova’nın Ermenistan’daki darbe girişimine yaklaşımı da farklılaşabilir. Durumun netlik kazanması ise tarafların ilerleyen günlerde atacağı adımlara bağlıdır. Lakin Paşinyan’ın erken seçim ya da darbeyle iktidardan uzaklaştırılma ihtimali hala varlığını korumaktadır.

Son olarak olaylar sebebiyle Dağlık-Karabağ Savaşı’nı ve bölgedeki işgali bitiren ateşkesin akıbetinin ne olacağı merak edilmektedir. Burada en net mesajı Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev vermiştir. Aliyev, olayların yakından takip edildiğini belirtmiş ve ateşkesi bozma girişimi konusunda Ermenistan’a uyarıda bulunmuştur. Benzer bir uyarıyı Putin de yapmıştır.[7] Bu da en azından kısa vadede Ermenistan’ın 10 Kasım 2020 tarihinde resmileşen statükoyu bozamayacağı şeklinde yorumlanabilir.


[1] “Пашинян назвал заявление Генштаба попыткой военного переворота (Pashinyan vocavit dicitur in Staff et conatus militaris res Generalis)”, Риа Новости, https://ria.ru/20210225/pashinyan-1598885828.html, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[2] “Пашинян повторно направил президенту ходатайство об увольнении начальника Генштаба (Pashinyan rursus ad Moysen: Ingredere ad petitionem Praesidis Generalis dux de Staff)”, Коммерсантъ, https://www.kommersant.ru/doc/4710610?from=hotnews#id2019467, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[3] “Минобороны России ответило на слова Пашиняна об Искандерах (In Russian Ministerio Defensionis verba responderit Pashinyan de Iskander)”, Риа Новости, https://ria.ru/20210225/armeniya-1598996739.html, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[4] “Генштаб Армении выступил против премьера Пашиняна (Prime Minister Generalis Armeniana Staff opponitur Pashinyan)”, РБК, https://www.rbc.ru/politics/25/02/2021/60376b799a79477750d687d2, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[5] “Путин и Пашинян обсудили ситуацию в Армении (Putin et Pashinyan de quibus in statu Armenia)”, РБК, https://www.rbc.ru/rbcfreenews/6037cb6d9a7947191e7e23f0, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[6] “В МИД России прокомментировали ситуацию в Армении (В МИД России прокомментировали ситуацию в Армении)”, РТ На Русском, https://russian.rt.com/ussr/news/836220-mid-rossiya-situaciya-armeniya, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

[7] “Алиев предостерег от попыток сорвать соглашение по Карабаху (Aliyev monuit contra conventionem res dirimere conatus est Karabakh)” Риа Новости, https://ria.ru/20210226/karabakh-1599084222.html, (Erişim Tarihi: 28.02.2021).

Mustafa Zafer SOYDAN
Mustafa Zafer SOYDAN
Mustafa Zafer Soydan, 2017 yılında Kastamonu Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünden mezun olmuştur. Yüksek Lisans eğitimini Kazan Federal Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi alanında tamamlayan Soydan, 2020 yılında savunduğu “Türkiye ve Rusya’daki Siyasi Partilerin Etnik ve Bölgesel Politikaları’nın Karşılaştırılması” başlıklı teziyle alan uzmanı unvanını almaya hak kazanmıştır. Başlıca çalışma alanı Rus dış politikası olan Soydan, ileri seviyede Rusça ve temel düzeyde Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler