Yeni İpekyolu Projeleri Bağlamında Kazakistan’ın Politikası

Paylaş

1990’lı yılların başında Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve iki kutuplu dünya düzeninin kutup liderlerinden biri konumunda olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nin yıkılması ile 1983 yılında ekonomik reform hareketleri başlatan Çin Halk Cumhuriyeti’nin yükselişi eş zamanlı olmuştur. Dolayısıyla Çin’in eski Sovyet devletleri üzerinden batıya doğru açılma isteğinin yanı sıra, ortaya çıkan yeni Orta Asya devletlerinin başta Çin olmak üzere bölgeyle ekonomik olarak bütünleşme yönündeki arzusu; iki tarafın karşılıklı işbirliğine zemin hazırlamıştır. Ayrıca Avrupa Birliği ülkelerinin kıtasal ticaret yollarının gelişimi doğrultusunda istekli olması, tarihi İpek Yolu’nun yeniden canlanmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla Avrasya kıtasının tam merkezinde bulunan ve Robert Kaplan’ın ifadesiyle Avrasya’nın kalpgahı konumunda bulunan Kazakistan’ın tutumu bu kapsamda oldukça önemlidir. Bu yazıda “Yeni İpek Yolu Projeleri” adını verdiğimiz uluslararası kıtasal ticaret yollarının gelişiminde Kazakistan’ın konumu ve Kazak yönetiminin bu doğrultudaki politikası ele alınacaktır.
İlk olarak Kazak yöneticilerinin Kazakistan’ın stratejik öneminin farkında olduğunun altının çizilmesi gerekir. Kazakistan’ın kuzeyde Rusya, doğuda Çin, güneyde Orta Asya ve batıda Hazar Denizi’yle ortak sınırı bulunmaktadır. Moskova için Kazakistan, Orta Asya’nın kapısıdır. Aynı şekilde Pekin için; Çin’in batıya açılan kapısı nispetindedir. Aslında Çin’in Kırgızistan ve Tacikistan’la ortak sınırı bulunmaktadır. Ancak bu bölgeler çok dağlık olduğu için altyapı çalışmaları masraflı olarak nitelendirilmektedir. Geleneksel olarak Çin’den batıya uzanan tarihi İpek Yolu önce Kazakistan’ın güney doğusuna doğru uzanır; daha sonra güney, batı ve kuzey istikametlere ayrılırdı. Bu bakımdan Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan için Kazak toprakları transit bir ülke niteliğindedir. Kısacası Kazakistan; Çin, Rusya ve Orta Asya arasında bulunan kilit bir ülke konumundadır. Ayrıca Kazakistan’ın Hazar Denizi üzerinden Batı’ya açıldığı göz önünde bulundurulduğunda devletin kendisini bu dört merkezin ortasında konumlandırdığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla Kazakistan’ın Yeni İpek Yolu’ndaki konumu ve politikası incelendiğinde aslında Astana’nın kuzeyde Rusya, güneyde Orta Asya, doğuda Çin ve batıda Türkiye’yle ekonomik bütünleşmesi mercek altına alınmaktadır.


İNDİR

Benzer İçerikler