Tarih:

Paylaş:

Avrupa Birliği-Amerika Birleşik Devletleri Ticaret Savaşında Kılıçların Çekilmesi

Benzer İçerikler

Türkiye’ye yönelik düşmanca bir tavır içine girip Rahip Brunson olayını bahane eden ve bir ekonomik kriz yaratmaya çalışan ABD, Avrupa Birliği’ne yönelik de ticari bir savaş başlatmıştır. Avrupa menşeili çelik ve alüminyuma %25 ve %10 ek vergi koyma kararı alan ABD bunu otomobil ihracatını da kapsayacak şekilde genişletmeyi düşündüğünü belirtince, Avrupa Birliği de bu yaptırıma karşılık vereceğinin sinyallerini vermiştir. Amerika’da yaşayan farklı kesimlerin bu ticaret restleşmelerine verdikleri tepkiler en azından Avrupa Birliği ile diyalog yolunun seçilmesine yardımcı olmuştur.

Bir yandan Çin yapımı mallara yönelik ek vergi getiren Trump yönetimi, diğer taraftan da İran’ı hedef alarak tek taraflı yaptırımlar uygulamaya başlamıştır. Son olarak Türkiye’nin de döviz kuru baskısıyla hizaya getirilmeye çalışılması, konunun genel açıdan bir Avrasya sorunu olarak ele alınmasına neden olmuştur. Bundan bir yıl önce İran ile 2015 yılında gerçekleştirilen nükleer anlaşmadan çekilmek istediğinin sinyallerini veren Trump yönetimi o zamanlar İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu’yu kullanmış ve Netanyahu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri yürüttüğüne dair sahte fotoğraflar paylaşmıştır. BM Güvenlik Konseyi’ni İran’a yönelik yaptırımları yeniden uygulamaya koyma konusunda ikna edemeyen ABD bu sefer de bu yaptırımları tek taraflı bir şekilde anlaşmadan çekilerek uygulamaya karar vermiştir. Üstelik BM Genel Sekreteri’nin de İran’ın anlaşmaya harfi harfine uyduğuna yönelik açıklamaları olmasına rağmen.

Bugün aynı Amerika Türkiye’ye açtığı ekonomik savaş karşılığında Türkiye’nin de İran’a ambargo uygulamasını talep etmekte ve bunun için tehditkâr bir üslup takınmaktadır. Fakat aynı konu AB’nin önüne geldiğinde Avrupa da Amerika karşısında sert bir tutum izlemeye başlamıştır. ABD’nin İran’a yaptırım uygulaması ile birlikte Avrupa Birliği de ilk kez 1996 yılında kabul edilen “Engelleme Mevzuatını” 7 Ağustos’tan itibaren uygulamaya başlamıştır. Engelleme mevzuatına göre ABD mahkemelerinin İran’la meşru zemin üzerinde ticaret yapan Avrupalı şirketler ile ilgili almış oldukları kararları tanımayacak. AB üyesi ülkelerde bulunan ve İran ile ticaret yapan şirketleri kapsayan mevzuata göre, ABD’nin yaptırımlarına uyan şirketler ise cezalandırılacak. Böylece yabancı mahkemelerin Avrupa Birliği ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerle ilgili karar almaları engellenecek.

Ticaret savaşındaki bir diğer konu da enerji sorunudur. Trump’ın yaptığı basın açıklamasında başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkelerin birçoğunun Rusya’dan gaz veya petrol aldığı bu nedenle de Rus ekonomisine muazzam katkı yaptıkları kinayeli bir biçimde dile getirilmişti. AB’nin Avrupa’dan gelen arabalara ek %25 vergi koyacağını açıklaması da AB’yi harekete geçiren bir neden olmuştur. İlk etapta Avrupa Birliği ülkeleri ABD’den sıvı gaz alımını ciddi bir oranda arttırabilecekleri sözünü vermelerine rağmen, gerçekte başta Rusya ve Norveç gibi ülkelerden çok daha ucuza temin edebilecekleri doğalgazı daha pahalı bir ücrete ABD’den almaları pek akılcı bir davranış olarak görünmemektedir. Bu arada sivil toplum örgütleri de AB menşeli arabalara ek vergi konulması halinde ABD’de yüzbinlerce kişinin işsiz kalabileceği uyarısında bulunmuşlardır.

İngiltere’yi de İran’a karşı uyguladığı yaptırımlar konusunda kendisini desteklemesi yönünde uyaran Trump, AB’ye baskı yapmak için İngiltere’yi kullanmaya çalışmaktadır. Fakat şu aralar Brexit sonrası dönemde kendisi için AB’den en uygun ticaret anlaşmasını yapmaya çalışan bir İngiltere’nin Trump’a yardımcı olması pek mümkün gözükmemektedir.

Suriye’de uğramış oldukları hezimet nedeniyle Orta Doğu’daki planları bozulan ABD bunun intikamını Rusya, Türkiye ve İran’ı ekonomik zarara uğratarak almak istemektedir. Fakat burada dikkate alınması gereken bir nokta da ticaret ve sermayenin hızla doğu ülkelerine doğru kaydığı gerçeğidir. Avrasya’daki ticaret ve ekonomik dengelerin değişmek üzere olduğunu anlayan Trump yönetimi de Türkiye ve İran gibi ülkeleri hedef alarak buradaki koridorun ve canlandırılmaya çalışılan ipek yolu projesinin oluşum sürecini engellemeye çalışmaktadır. Bölge ülkelerinin birlikte hareket etmesi ve AB’nin de bu oluşumu desteklemesi ABD’yi ciddi bir diplomatik izolasyona maruz bırakacaktır. ABD için esas problem Avrupa Birliği’nin kendi şirketlerini koruma konusunda kararlı olması ve bunu da açık bir şekilde dile getirmesidir