Bir kaç hafta önce, tam tamına 22 Nisan’da Moskova merkezli uluslararası medya kuruluşu Sputnik, Brüksel’deki askeri ve siyasi çevrelerden bir kaynağa dayandırarak Rusya’nın Kuzey ve Karadeniz filolarını dile getiren haber yayınlamıştı.
Haberde, söz konusu kişi; “İlki Rusya’nın Atlantik bölgesinin kuzey kısmına, ikincisiyse Akdeniz’e erişim sağlıyor” ifadelerini kullanmak suretiyle başta ABD olmak üzere, NATO’nun; Rusya Federasyonu Deniz Kuvvetleri’nin Kuzey ve Karadeniz filolarının giderek büyüyen potansiyelinden duyduğu endişeye dikkatleri çekmekteydi.
Brüksel’deki askeri ve siyasi çevrelere yakın bu kaynak, daha önce Rus denizaltılarının devriye nöbetine ve çeşitli tatbikatlara katılmak üzere (yaklaşık 500 tatbikat) deniz ve okyanuslardaki seferlerini sıklaştırdıklarını, geçen yıl denizaltı mürettebatlarının denizde görevde olma sürelerinin önceki iki yıla kıyasla iki kattan fazla olduğunun altını da çizmekteydi.
Yine söz konusu haberde, Rusya savunma sanayisinin bir kilometreyi aşan derinlikte kıtalararası mesafelerdeki hedeflerine muazzam bir hızla gizlice hareket edebilen nükleer su altı araçlarıyla donatılmış nükleer denizaltılarının da dâhil olduğu çok hedefli okyanus sistemini oluşturmak için çalışmalarını sürdürdüğüne de detay bir bilgi olarak temas edilmekteydi.
Ve şimdi sıkı durun. Bu haberin yayınlanmasından birkaç hafta sonra, bu yazının kaleme alındığı saatlerde, Amerika’nın Sesi tarafından yayınlanan bir haberde yedi yıl önce tasarruf gerekçesiyle dağıtılan 2. Filo’nun ABD yönetimi tarafından yeniden kurulma kararı alındığı tüm dünyaya servis edildi.
George H. W. Bush uçak gemisinde gazetecilere açıklamalarda bulunan ABD Donanma Operasyonlarından Sorumlu Oramiral John Richardson tarafından yapılan açıklamada kullanılan gerekçe sizlere oldukça aşina gelecektir. Zira Oramiral Richardson, söz konusu kararın Atlas Okyanusu’nda, “Özellikle de Kuzey Atlantik’te büyük güçler arasında rekabetin ortaya çıkması ve bu kapsamda Kuzey Atlantik ve kutup bölgelerinde Rus donanmasının faaliyetinde gözlemlenen artış” sonucunda alındığını söylemekteydi. Yani Sputnik’te birkaç hafta önce yer alan haberdeki gelişmeler…
Rus medya kuruluşu Sputnik Brüksel’de nasıl bir kaynağa sahip ise, NATO ve ABD’nin duyduğu derin endişeleri neredeyse noktası virgülüne öncesinden duyabiliyor ve bunu rahatlıkla servis edebiliyor. Sizce de ilginç değil mi?
Rusya, açıkçası Sputnik üzerinden geçtiği bu haberle NATO/ABD istihbaratı üzerinde/karşısında nasıl bir inisiyatife sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiş durumda. Bu kaynak bir “şahıs” da olabilir ya da bir “virüs” de olabilir. Sonuçta NATO/ABD güvenliğinde ciddi bir “sızıntı”nın olduğu ortada… Ve muhtemelen ABD de bunun farkında ve bundan dolayı da siber güvenlik alanına yoğunlaşıyor; özellikle Rusya-Çin-Kuzey Kore cephesinde yeni bir cephe açıyor. Peki, bunu nereden anlıyoruz?
ABD’nin Cevabı: 10. Komutanlık!
Birçoğumuzun malumu olan, Başkan Trump-Rusya ilişkisi ve Rusya’nın ABD’deki seçimlere müdahale ettiğiyle ilgili yaşanan tartışmalar aslında Washington-Pentagon arasındaki rekabetin bir nedeni olmanın çok daha ötesinde, beraberinde taşıdığı ulusal güvenlik sorunu boyutuyla Amerikan güvenlik bürokrasisinde ciddi bir endişe kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
Rusya’nın dışında Kuzey Kore, Çin ve terör örgütü bilgisayar korsanlarının ABD veri tabanlarına saldırıları da elbette burada önemli bir yere sahip. Nitekim Pentagon bu hususu 2018 Ulusal Savunma Strateji Belgesinde yeni bir “savaş alanı” olarak tanımlamış ve siber ortam, “Savaşın 5. Alanı” olarak literatürdeki yerini almıştı.
5 Mayıs’ta ise ABD yönetiminin siber güvenlikle ilgili olarak 2018 Ulusal Savunma Strateji Belgesinde yer alan tedbirler çerçevesinde fiili adımı attığını görüyoruz. Buna göre ABD Stratejik Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir alt komutanlık olan Siber Güvenlik Komutanlığı (CYBERCOM), bu tarihten itibaren Amerikan ordusunda “muharip komutanlık” olarak bilinen bağımsız bir komutanlığa yükseltilmiş durumda.
Bundan sonra doğrudan Savunma Bakanlığı’na bağlı olacak olan CYBERCOM’un başına Orgeneral Paul M. Nakasone getirilirken, komutanlığın personel sayısının 800’den 6 bin 200 kişiye çıkarılacağı yapılan açıklamalar arasında.
Stratejik Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı bir alt komutanlık iken, Amerikan ordusundaki diğer on “muharip komutanlık” (CENTCOM, EUCOM, PACOM, SOUTHCOM, NORTHCOM, AFRICOM gibi bölgesel; STRATCOM, SOCOM, TRANSCOM gibi görev bazlı) seviyesine çıkartılan CYBERCOM’un bağımsız bir komutanlığa dönüştürülmesi, ABD’nin siber tehditlere yönelik daha etkin bir savunma politikası izleyeceğine işaret ederken, aynı zamanda küresel siber operasyonlarında önemli bir artış olacağını da gösteriyor.
Bu savaşa hazır olmak lazım!