21. yüzyılın “Afrika’nın yüzyılı” olacağı düşüncesi, 2000 yılının başlarında dönemin Güney Afrika Devlet Başkanı Thabo Mbeki tarafından dile getirilmiştir.[1] Bu düşünce, Afrika’nın sahip olduğu demografik güzelliklere, yer altı zenginliklerine, kıtanın haiz olduğu potansiyele bakıldığında daha net anlaşılacaktır. Afrika, 21. yüzyıla hızlı kentleşme, yoksulluk, cinsiyet eşitsizliği, gıda sorunları, bölgesel çatışmalar, siyasi parçalanma ve ulusal meselelerle girmiştir. Geçmişin ağırlığı Afrika’nın gelişmesi için büyük bir handikap oluşturmaktadır. Afrika’nın maruz kaldığı köle ticareti, sömürgecilik ve neo-kolonyalizm; özgürlüklerin bastırılmasına ve kıta halklarının insan haklarının ve haysiyetinin ihlal edilmesine neden olduğu için hala hissedilmektedir. Kıta ülkelerinin büyük çoğunluğunda düşük eğitim düzeyi, ulaşım, ekonomi ve modern üretim tekniklerinin eksikliği gibi dezavantajlar bulunmaktadır.
Avrupa’nın yaklaşık 500 yıllık sömürüsünün ardından Afrika, nihayet uluslararası sahnede adını duyurmaya başlamıştır. Afrika, 21. yüzyıla her ne kadar birçok sorunla girse de bu problemler yavaş yavaş Afrika’nın lehine düzelme eğilimine girmiştir. Bunu da dünyada en hızlı büyüme oranına sahip 10 ülkenin 7’sinin Afrika’da yer almasından anlayabiliriz.[2] Ayrıca Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre, 2000-2019 yılları arasında Sahra Altı Afrika’nın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyüme hızı yılda ortalama yüzde 4,9’u bulmuşken; bu oran, dünya için yüzde 2,8’de kalmıştır.[3]
Afrika’yla ilgili gelecek öngörülerinde ele alınabilecek ilk husus, Afrika’nın hızla artan nüfusu ve özellikle de genç nüfusudur. Birleşmiş Milletler’in (BM) tahminlerine göre 2050 yılına gelindiğinde Afrika nüfusunun ikiye katlanması beklenmektedir.[4] Bu demografik değişim, Afrika’nın karşı karşıya kalacağı en büyük zorluk olabileceği gibi, düzgün bir şekilde kullanıldığında muazzam bir ekonomik büyümeye yol açabilecek inanılmaz bir fırsat haline de gelebilir. Afrika liderleri, gençlerin eğitilmesini, istihdam edilmesini ve yarına hazırlanmasını sağlayarak zorluğu avantaja çevirebilirler.
Afrika’daki ülke liderlerinin yetersiz kaldığı yerde ise dünyadaki büyük ülkelerin liderleri devreye girerek yarının dünyasında ortaya çıkabilecek bu zorluğun üstesinden gelebilirler. Zira Afrika’nın gelecekteki büyük genç nüfusunun işsiz kalması sadece Afrika için değil; aynı zamanda dünya için de bir sorun oluşturacaktır. Birçok devlet, günümüzde Afrika ülkeleri üzerine projeler geliştirmekte ve bunları devreye sokmaktadır. Bunun nedeni ise Afrika’nın büyük bir pazar olmasıdır. Ancak büyük işsizlik durumunun ağır ekonomik sorunlara yol açacağı düşünüldüğünde, durum uluslararası bir hal alabilir. Bu nedenle dünya liderlerinin, Afrika gençliğinin eğitilmesi, istihdamı ve geliştirilmesi için elini taşın altına koyarak bu durumu büyük bir fırsata dönüştürmesi gerekmektedir. Ayrıca, G-20 ülkelerinin Afrika’daki eğitim ve istihdama, gençlerin özgürleşmesine yönelik yatırımları ikiye katlaması halinde, Afrika’daki demografik artışın hem Afrika ekonomisi hem de küresel ekonomi ve istikrar için büyük bir katkı sağlayacağı öngörülmektedir.
Afrika nüfusunun yarısının 2050 yılına kadar 25 yaşın altında olacağı tahmin edilmektedir.[5] Bu sebeple kıtanın demografik olarak muazzam bir potansiyeli olduğu yadsınamaz. Bir ülkede ekonomik büyümenin çocuk ve yaşlı sayısının çalışma çağındaki insan sayısından daha fazla olduğu durumda artacağı düşünüldüğünde, Afrika’nın nüfusu doğru kullanıldığında ekonomik büyümenin çok yüksek oranda olacağı öngörülebilir. Ayrıca Afrika, bugün dünyadaki çalışma çağındaki nüfusun yüzde 14’üne sahiptir.[6] BM tahminlerine göre, bu oranın 2100 yılında yüzde 42’ye çıkması beklenmektedir.[7] Aynı zamanda Asya’daki çalışma çağındaki nüfusun oranı şu anda yüzde 62 iken, 2100’e gelindiğinde bu oranın yüzde 42 olacağı ve Afrika’yla aynı oranı paylaşacağı tahmin edilmektedir.[8] Bu durum da göstermektedir ki Afrika, nüfusunu iyi kullandığı takdirde bu yüzyılın “parlayan yıldızı” olacaktır.
Sahra Altı Afrika denilen bölge, uluslararası arenada giderek daha fazla rol oynamaktadır. Zira ekonomik ve demografik büyüme bakımından dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri bu bölgede yer almaktadır. 24 milyon km²’lik alanıyla dünyada oldukça büyük bir coğrafyada bulunan Sahra Altı Afrika, 1 milyardan fazla nüfusa sahiptir. Maden kaynaklarının ve Afrika nüfusunun büyük çoğunluğu bu bölgede yer aldığı için dünyanın dikkatlerini üzerine çekmektedir.
Elmas, uranyum, altın, petrol, doğalgaz, boksit ve platin gibi değerli madenler açısından oldukça zengin olan Afrika, bu madenlerden ciddi kazanç sağlamaktadır. Afrika ülkelerinin neredeyse hepsinde bu madenlerin çıkarılması ve işlenmesi yabancı firmalar tarafından yapılmaktadır. Ülkeye ve madene göre değişiklik gösterse de genel olarak Çin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İngiltere, Rusya ve Hindistan gibi ülkelere ait şirketler bu madenleri çıkarıp işlemektedirler. Eğer Afrika ülkeleri madenlerini kendileri çıkarıp işleyecek kapasiteye ulaşırsa veya yabancı firmalarla yaptıkları anlaşmalarda alacakları para miktarını yükseltirlerse, bu ülkelerin gelecekleri açısından daha kullanışlı olacaktır. Mesela Afrika’da bir ülke, sahip olduğu petrolün çıkartılmasında yabancı şirketlerden yararlanmak yerine kendi firmalarını kullanması ve petrolünü ihraç etmesi halinde GSYH’sini oldukça yükseltebilir. Bu durum, Afrika ülkelerinin geleceklerini pozitif yönde etkileyecektir. Zira hızla yükselen genç nüfusun istihdamının sağlanması adına yeni iş sahaları da açılabilir.
Dünya artık Afrika’yı görmezden gelemez; ancak Afrika, potansiyeline gerçekten ulaşma amacında ise yönetişim ve siyasi şeffaflık açısından performansını iyileştirmeye çalışacaktır. Zira Afrika’da hala demokratik şekilde yönetilmeyen 39 ülke bulunmaktadır. Fakat bu ülkelerin de demokratikleşme ve yolsuzlukla mücadele adımları atacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca kıtanın bazı kısımlarında süren çatışmalara son verilmesi de bölgesel istikrarın tesisi bakımından bir ihtiyaç gibi görünmektedir.
Bölgesel gelişim açısından değinilmesi gereken bir diğer nokta ise uluslararası yardımlara bağlılık konusudur. Zira Afrika ülkelerinin birçoğu gelişmiş devletlerden ve yardım kuruluşlarından destekler almaktadır. Kıta ülkelerinin bu yardımlara olan bağımlılığın azaltacak hamleler yapacaklarını da söylemek mümkündür.
Neticede Afrika’nın hala birçok sorununun olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak kıtanın bu sorunları çözebilmek adına hızla büyüyen genç bir nüfusu, değerli maden kaynakları ve verimli toprakları vardır. Kıta ülkeleri, potansiyellerini doğru kullanmaları durumunda uluslararası arenadaki önemlerini de arttıracaklardır.
[1] “Le XXIe siècle sera-t-il le siècle de l’Afrique?”, Liberation, https://www.liberation.fr/evenements-libe/2015/09/17/le-21e-siecle-sera-t-il-le-siecle-de-l-afrique_1384784/, (Erişim Tarihi: 15.02.2021).
[2] “7 des 10 pays ayant le taux de croissance le plus rapide au monde sont des pays africains”, Boursenews, https://www.boursenews.ma/web-tv/detail/decryptage/classement-les-10-champions-africains-de-la-croissance-economique, (Erişim Tarihi: 16.02.2021).
[3] “Perspectives économiques régionales afrique subsaharienne”, IMF, Ekonomik ve Finansal Çalışmalar, 2019, s. 1-7.
[4] “La population”, Birleşmiş Milletler, https://www.un.org/fr/sections/issues-depth/population/index.html, (Erişim Tarihi: 20.02.2021).
[5] “L’évolution démographique”, UN, https://www.un.org/fr/un75/shifting-demographics, (Erişim Tarihi: 23.02.2021).
[6] Jean-Pierre Guengant, “La forte croissance démographique de l’Afrique freine son émergence”, Vie Publique, https://www.vie-publique.fr/parole-dexpert/269994-croissance-demographique-de-lafrique, (Erişim Tarihi: 24.02.2021).
[7] “La population”, UN, https://www.un.org/fr/sections/issues-depth/population/index.html, (Erişim Tarihi: 20.02.2021).
[8] Paul Jackson, “This will be Africa’s century”, Financial Times, https://www.ft.com/content/65e74935-3217-4528-9eab-0c0c4ed170f3, (Erişim Tarihi: 24.02.2021).