Tarih:

Paylaş:

Paris Barış Forumu: Küresel Bir Barış Mümkün mü?

Benzer İçerikler

Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü, Paris’te düzenlenen törenlerle anıldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel gibi önemli isimlerin de aralarında bulunduğu toplam 72 ülke liderinin katıldığı törenlerde; barış, yurtseverlik ve çok kutuplu dünya vurgusu yapıldı.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Paris Barış Forumu’nun sonuçlarını ve törenler esnasında dikkat çeken Erdoğan-Trump görüşmesini tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Doç. Dr. Muharrem EKŞİ (ANKASAM Kamu Diplomasisi Danışmanı)

Doç. Dr. Muharrem Ekşi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın Paris’te yaptıkları görüşmeyi değerlendirerek Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin pazarlıklar üzerinden yeniden yapılandırıldığını ifade etti. Her iki ülkenin de işbirliği alanlarını genişletmek istediğini belirten Ekşi, ABD’nin Ortadoğu politikasında Suudi Arabistan liderliğinde kurmaya çalıştığı Sünni bloğun başarısız olduğunu ve bu sebeple Washington’un Türkiye’ye olan ihtiyacının arttığını dile getirdi. Ayrıca Ekşi, “Suriye denkleminde Rusya’nın inisiyatifi ele geçirmesi ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olan Türkiye’nin Astana ekseni üzerinden Moskova’yla birlikte hareket etmesi, Washington’un bölge politikasını revize etmesine yol açmıştır.” ifadesinde bulunarak bu durumun ABD Kongresi’nde çeşitli eleştirilere neden olduğunu söyledi.

Diğer yandan ABD’nin İran’ın etkinliğini kırmak amacıyla Türkiye’yle işbirliği arayışına yöneldiğini belirten Ekşi, Washington’un Partiya Karkeren Kurdistane/Kürdistan İşçi Partisi (PKK) terör örgütü liderlerinin başına ödül koymasının ve Trump’ın “Türkiye’ye bakış açım değişti.” şeklinde açıklama yapmasının bu minvalde değerlendirilebileceğini söyledi. Ekşi, “ABD, 28 Ekim 2018 tarihinde Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki Partiya Yekitiya Demokrat/Demokratik Birlik Partisi (PYD) mevzilerine top atışı yaparak verdiği mesajı doğru okumuştur. Bu nedenle de Ankara’yla uyumlu politikalar geliştiriyor. Dolayısıyla Washington’un Ankara’yla yakınlaşma sinyali vermesi, Fırat’ın doğusunda PYD üzerinden bir pazarlığın başlayacağı anlamına gelebilir.” şeklinde konuştu. ABD’nin Fırat’ın doğusunda ortak devriye yöntemini uygulama ve terör örgütünü silahlandırmayı durdurma noktasında Türkiye’yle pazarlık sürecine girebileceğini öne süren Ekşi, Washington’un hem PYD’nin Türkiye tarafından ezilmesini önlemeyi hem de İran’a yaptırımlar noktasında Ankara’yla ortak hareket etmeyi planladığını belirterek önümüzdeki süreçte iki ülke ilişkilerinde yeni bir yakınlaşma ve işbirliği olabileceğini dile getirdi.

Murat BİLHAN (Emekli Büyükelçi-TASAM Başkan Yardımcısı)

Emekli Büyükelçi Murat Bilhan, Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes anlaşmasının 100. yıldönümünde gerçekleşen törenleri değerlendirerek savaşın izlerinin hala sürdüğünü dile getirdi. Dış politikada herhangi bir ülkeden samimiyet beklenmemesi gerektiğini ifade eden Bilhan, “Her ülkenin farklı çıkarları var. Üstelik bu çıkarların örtüşmemesi de normaldir. Örtüşen konular hakkında zaten işbirliği yapılır. Ancak söz konusu ülkelerin sadece Türkiye’yle değil, kendi aralarında da çıkarları örtüşmemektedir.” diyerek Fransa-ABD ve Fransa-Almanya ilişkilerine işaret etti. Ortadoğu’da çok fazla aktör olduğunu ve bu bağlamda meselenin karmaşık bir hale geldiğini belirten Bilhan, 100 yıl önce Sykes-Picot Antlaşması’yla yapılmak istendiği gibi, günümüzde de devletler arasındaki sınırların değiştirilmeye çalışıldığını vurguladı.

Bilhan, “Sykes-Picot Antlaşması’ndan önce Wilson Prensipleri gündeme geldi. Buradaki maddelerden biri de Türkiye’nin güneyinde bir kukla devletin kurulmasıydı.” ifadesiyle Ortadoğu haritasında yaşanan sınır değişikliklerine dikkat çekti. Yemen, Lübnan, Filistin ve Mısır gibi ülkelerin yer aldığı büyük bir coğrafyada hareketlilik yaşandığını hatırlatan Bilhan, mikro milliyetçiliklerin teşvik edildiğini ve bunun da çatışmaları arttırdığını söyledi. Bilhan, “Paris Barış Forumu, sadece anma töreni düzenlemek ve tarihi yad etmek amacıyla gerçekleşen bir toplantı değildi. Liderler ve temsilciler arasında büyük pazarlıklar yapıldı ve yapılıyor.” açıklamasında bulundu. Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump’la olan görüşmesini de ele alan Bilhan, “Erdoğan’ın gündemi çok yoğundu. Kısa sürede çok sayıda konu görüşüldü.” diye konuştu.

Coşkun BAŞBUĞ (Emekli Albay-Güvenlik ve Terör Uzmanı)

Emekli Albay Coşkun Başbuğ, küresel emperyalizm var olduğu müddetçe savaşların da devam edeceğini vurgulayarak bu tür toplantılara ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini söyledi. Söz konusu toplantıların ikili veya üçlü diplomatik görüşmelerin yapılması açısından faydalı olduğunu ifade eden Başbuğ, Erdoğan’ın Birleşmiş Miletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres’le yaptığı görüşmeye dikkat çekerek Suriye konusunun ele alındığı tahmininde bulundu. Bu kapsamda Başbuğ, “Suriye konusunda Türkiye, başından beri ABD’nin yanlı tutumuna karşılık Cenevre ve Astana arasında bir köprü kurmaya çalışmıştır. Bölgeye sadece Rusya ve Türkiye’nin değil, BM’nin de yaklaşması gerektiği düşünülmektedir. Bu nedenle Dörtlü İstanbul Zirvesi’nde, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan görüşlerin ifade edilmesi ve BM Suriye Özel Temsilcisi Steffan de Mistura’nın sunum yapması çok önemliydi. Ayrıca yapılan görüşmede, Erdoğan tarafından sıklıkla dile getirilen BM’deki reform ihtiyacı meselesinin de konuşulduğu öngörülebilir. Tahmin edileceği üzere, Türkiye’nin duruşu tekrar deklare edilmiştir.” dedi.

Bir diğer önemli görüşmenin de Erdoğan ile Trump arasında gerçekleştiğini belirten Başbuğ; Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşının iadesi, PKK/PYD unsurlarının Fırat’ın doğusundaki varlığı, Kaşıkçı Cinayeti, Halkbank Davası, Münbiç ve İdlib’deki durum gibi başlıkların ele alınmış olabileceği öngörüsünde bulunarak belirtilen konu başlıklarının ABD için sıkıntılı konular olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte Halkbank Davası’nda atılabilecek olumlu adımların iki ülke arasında ciddi bir yumuşama sağlayabileceğini de söyleyen Başbuğ, iki ülke liderlerinin Kaşıkçı Olayı’ndan sonra ilk kez yüz yüze görüştüğüne de dikkat çekti. Kaşıkçı Cinayeti hakkında değerlendirmelerde bulunan Başbuğ, Türkiye’nin oynanmak istenen oyunu gördüğünü belirterek, Türk yetkililerin Paris Barış Forumu’nda cinayetin ses kayıtlarını dağıtarak önemli bir adım attığını vurguladı. Ayrıca Türkiye’nin Suriye meselesini önemsediğini de belirten Başbuğ, ABD’nin PKK’nın lider kadrosundaki üç ismin yakalanması için ödül vaadinde bulunmasını, PYD’yi meşrulaştırmak için atılan bir adım olarak nitelendirerek Trump yönetimini eleştirdi.

Bülent ERANDAÇ (Takvim Gazetesi-Yazar)

Bülent Erandaç, Paris’te meydana gelen gelişmeleri tarihi bir perspektifle ele alarak Sykes-Picot Antlaşması’nı hatırlattı. Sykes-Picot’un izlerinin ve sıkıntılarının günümüzde de devam ettiğini ifade eden Erandaç, törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılmasını ise önemli bir mesaj olarak değerlendirerek “Türkiye, yüzyıl önce parçalanmış bir imparatorluktu. Ancak bugün küresel hamlelerde bulunan güçlü bir ülke konumuna ulaştı.” dedi.

Paris Barış Forumu’nun Türkiye-ABD ilişkilerine de etkisi olduğunu belirten Erandaç, önümüzdeki dönemde Arjantin’de yapılacak olan G-20 Zirvesi’nde iki ülke arasındaki meselelerin detaylı şekilde ele alınacağı öngörüsünde bulundu.

Son olarak Türkiye’nin jeopolitik önemine de değinen Erandaç, “Güç dengelerinin değiştiği bir dönemde, Avrasya’nın kalpgahında yer alan Türkiye’nin yaptığı hamleler oldukça önemlidir.” diyerek Ankara’nın önümüzdeki süreçte mevcut jeopolitik konumunu fırsata çevirecek hamleler yapması gerektiğini dile getirdi. Bu doğrultuda Erandaç, “Türkiye’nin önemli bir aktör olacağını söyleyebiliriz.” açıklamasında bulundu.