Analiz

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Japonya’nın Bölgesel Stratejilerine ve Enerji Politikalarına Etkisi

Rusya-Ukrayna Savaşı, Japonya’nın dış politika ve enerji stratejilerinde önemli değişimlere yol açmıştır.
Japonya’nın Ukrayna’daki savaştan çıkardığı en büyük derslerden biri caydırıcılığın önemidir.
Tarihsel olarak Rusya’yla karmaşık ilişkilere sahip olan Japonya, Ukrayna Krizi bağlamında Moskova’ya karşı sert yaptırımlar uygulayarak enerji politikalarını yeniden şekillendirmiştir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya’nın Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya yönelik başlattığı geniş çaplı askeri saldırı, dünya çapında büyük yankı uyandırmış ve uluslararası ilişkilerde köklü değişimlere neden olmuştur. Bu saldırı, sadece Avrupa’da değil, Asya’da da güvenlik dinamiklerini etkilemiş ve Japonya gibi ülkeleri de Rusya’yla olan ilişkilerini yeniden değerlendirmeye zorlamıştır.

Tarihsel olarak Rusya’yla karmaşık ilişkilere sahip olan Japonya’nın Ukrayna Krizi sonrası bu ilişkilerinin nasıl değiştiğini ve özellikle bu durumun enerji ithalatına bağımlı Japonya’nın enerji politikaları ve bölgesel stratejileri üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu incelemek oldukça önemlidir. Bu değerlendirme, Japonya’nın ulusal çıkarlarını ve dış politika önceliklerini anlamamıza yardımcı olacaktır.

Japonya-Rusya ilişkileri çoğu zaman gerilimli bir seyir izlemiştir. İki ülke arasında 20. yüzyılın başlarında yaşanan Rus-Japon Savaşı’ndan sonra özellikle Hokkaido’nun kuzeydoğusundaki adalar üzerindeki mülkiyet konusunda süregelen anlaşmazlıklar, ikili ilişkilerde belirleyici faktörlerden biri olmuştur. Japonya’da “Kuzey Toprakları” olarak bilinen bu adalar, Rusya’da “Güney Kuril Adaları” olarak anılmaktadır.[1]

Japonya eski Başbakanı Shinzo Abe hükümeti döneminde Rusya’yla ilişkileri geliştirmek, dış politikadaki önceliklerden biri olmuştur. Bu durumun başlıca sebeplerinden biri, Japonya’nın Rusya’yla iyimser bir dış politika stratejisi izleyerek barış antlaşması imzalanması yoluyla Japonya’da Kuzey Toprakları olarak bilinen tartışmalı toprakların bir kısmını geri almayı amaçlamasıdır.

Rusya’yla ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan Abe yönetimi, Rusya’yı kışkırtmamak için Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’yle (NATO) füze savunma işbirliği alanında temkinli davranmıştır. Bunun yanı sıra Japonya, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’a saldırısı karşısında Moskova’ya yaptırımlar uygulamada seçici ve isteksiz davranarak bu konuda NATO’yla görüş ayrılıkları yaşamıştır. Kısacası Abe yönetimi döneminde Rusya, NATO-Japonya ilişkilerinin gelişmesini engelleyen bir faktör olarak öne çıkmıştır.

Rusya’nın 2022 yılında Ukrayna’ya karşı güç kullanarak başlattığı savaş, Japon halkının Rusya hakkındaki algılarının köklü bir şekilde değişmesine sebep olmuştur. 2022 yılında Tokyo Hükümeti tarafından yapılan anket sonuçları, Japon halkının Rusya’ya yönelik algısının şimdiye kadar kaydedilen en olumsuz düzeyde olduğunu göstermiştir.[2] Ukrayna’daki savaşa tepki gösteren Japon toplumu, Rusya’ya karşı yaptırımı büyük ölçüde desteklemiştir.

Rusya’yla ilişkileri geliştirmeye ve bir barış antlaşması imzalamaya Abe kadar bağlı olmayan Başbakan Fumiyo Kişida, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını Japonya’ya doğrudan bir meydan okuma olarak görerek “Bugün Ukrayna, yarın Doğu Asya olabilir” şeklinde söylemlerde bulunmaktadır. Kişida, bu endişelere Aralık 2022 tarihinde yayımlanan Japonya’nın Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde de değinmiştir:[3]

“Japonya’nın güvenlik ortamı, II. Dünya Savaşı’nın sonundan bu yana hiç olmadığı kadar ciddi ve karmaşıktır. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığı, uluslararası düzeni şekillendiren kuralların temelini kolayca ihlal etmiştir. Gelecekte Hint-Pasifik bölgesinde, özellikle Doğu Asya’da benzer ciddi bir durumun ortaya çıkma olasılığı göz ardı edilemez.”

Coğrafi olarak savaş alanına uzak olmasına rağmen Japonya’nın Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşa dair endişeleri, Tokyo’nun NATO devletleri ile benzer şekilde Asya-Pasifik ve Avrupa-Atlantik güvenliği arasındaki bağlantıyı ilişkilendirdiğini göstermektedir. Bu durum, Abe hükümeti döneminde NATO’yla ilişkilerdeki tereddütlü yaklaşımı tersine çevirerek, Japonya’nın dış ve güvenlik politikasında Avrupa ve NATO’yu stratejik ortaklar olarak kabul etmesine yol açmıştır.

Japonya’nın Ukrayna’daki savaştan çıkardığı en büyük derslerden biri caydırıcılığın önemidir. Bu bağlamda Kişida yönetimi Japonya’nın savunma duruşunu güçlendirmek amacıyla Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde 2027 mali yılına kadar GSYİH’nin %2’sini savunma harcamalarına ayırmayı taahhüt etmiştir.[4] Bu oran, ABD’nin NATO müttefiklerin savunma harcamalarını Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’larının %2’sini çıkarma politikasıyla paraleldir. Bu bağlamda, Ukrayna’daki savaşın, NATO ile Japonya arasında daha yakın stratejik uyuma ve her düzeyde daha sık etkileşimlere yol açtığı söylenebilir.

Kişida yönetimi, 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı saldırı karşısında NATO ve G-7 ülkeleriyle benzer şekilde yaptırımlar uygulamıştır. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan beri dış politikada çatışmadan kaçınmak amacıyla yaptırım siyasetinden kaçınan Japonya’nın, Rusya-Ukrayna Savaşı karşısında Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi ülkelerle benzer yaptırım stratejileri izlemesi, bu bağlamda dikkat çekicidir. Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini hedef alan bu saldırısının Asya-Pasifik’teki devletler için belirleyici bir örnek teşkil edebileceğinden son derece endişeli olan Japonya’nın dış politikasındaki bu değişikliğin itici güçlerinden biri, Çin ve Kuzey Kore’ye herhangi bir çatışmanın uluslararası toplum tarafından benzer şekilde cezalandırılacağına dair güçlü bir sinyal göndermektir.

Enerji ithalatında önemli bir tedarikçi olan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı, Japonya’nın enerji politikalarında bazı değişikliklere yol açmıştır. Ukrayna’daki saldırılardan önce, Rusya Japonya’nın petrol ithalatının %3.6’sını, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatının %8.8’ini ve kömür ithalatının %11’ini oluşturmaktaydı. Dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticilerinden ve ihracatçılarından biri olan Rusya’nın Ukrayna’daki saldırıları sonucu petrol ve gaz fiyatları ciddi oranda artmıştır ve bu durum özellikle Japonya gibi enerji ithalatına bağımlı ülkeler için büyük bir zorluk teşkil etmiştir.[5] Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından iki ay sonra Nisan 2022 tarihinde Japonya, Rus kömürü ve petrol ithalatını kademeli olarak azaltma niyetini açıklamıştır ve Aralık ayında Japonya, G7 ülkeleri ile birlikte Rus ham petrolüne tavan fiyatı uygulamasını kabul etmiştir. 2022 yılının sonunda Japonya, bir önceki yıla kıyasla Rus petrol ve kömür ithalatını sırasıyla %56 ve %41 oranında azaltmıştır.[6]

Yaşanan enerji krizi, küresel ölçekte enerji güvenliği endişelerine yol açarak birçok ülkeyi yerel elektrik üretimini artırmak amacıyla yenilenebilir enerji politikalarını güçlendirmeye yönlendirmesine neden olmuştur. Diğer yandan Tokyo, Japon şirketlerinin büyük yatırımlar yaptığı Sahalin projelerinden Rus petrol ve gaz ithalatını sürdürme kararı almıştır ve LNG arzının yaklaşık %9’unu sağlayan Sakhalin 2 projesi gibi alanlarda Rusya ile işbirliğine devam etmiştir.[7] Bu bağlamda ABD ve birçok Avrupa ülkesinin aksine Japonya, Ukrayna Savaşı’nı enerji ithalat bağımlılığını azaltmak ve yerli yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak için bir fırsat olarak büyük ölçüde değerlendirmemiştir. Bunun başlıca sebepleri arasında Japonya’nın yenilenebilir enerjiye geniş çaplı bir geçişin yenilenebilir enerji piyasalarında hakim olan Çin’e ticaret bağımlılığını artırabileceğinden endişe duyması gösterilebilir.[8] Bu gelişmeler ışığında Japonya’nın enerji politikası yanıtı, fosil yakıt kullanımını uzun vadede sürdürmeyi hedeflemekle sınırlı kalmıştır.

Sonuç olarak Rusya-Ukrayna Savaşı, Japonya’nın dış politika ve enerji stratejilerinde önemli değişimlere yol açmıştır. Bu saldırı, Japonya’nın NATO’yla ilişkilerini güçlendirmesine ve Asya-Pasifik ile Avrupa-Atlantik güvenliği arasındaki bağlantıyı daha fazla vurgulamasına neden olmuştur. Tarihsel olarak Rusya’yla karmaşık ilişkilere sahip olan Japonya, Ukrayna Krizi bağlamında Moskova’ya karşı sert yaptırımlar uygulayarak enerji politikalarını yeniden şekillendirmiştir.

Japonya’nın enerji ithalatında Rusya’nın payını önemli ölçüde azaltma kararı, Tokyo’nun enerji güvenliğini sağlama çabalarını artırmıştır. Ancak Japonya, diğer birçok ülkenin aksine, yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırmak yerine, fosil yakıt kullanımını uzun vadede sürdürmeyi hedeflemiştir.Japonya’nın dış politikasındaki bu stratejik değişiklikler, ulusal çıkarlarını koruma ve bölgesel güvenliği sağlama çabalarının bir yansımasıdır.


[1] “Geopolitical chess: Unpacking the Northern Territories conundrum”, The Japan Times, https://www.japantimes.co.jp/commentary/2024/02/13/japan/japans-northern-territories/, (Erişim Tarihi: 24.05.2024).

[2] “The Invasion of Ukraine Turned Japan’s Russia Policy on Its Head”, The Diplomat, https://thediplomat.com/2023/02/the-invasion-of-ukraine-turned-japans-russia-policy-on-its-head/, (Erişim Tarihi: 24.04.2024).

[3] “The ‘Russia Factor’ in NATO-Japan Relations”, United States Institute of Peace, https://www.usip.org/publications/2023/06/russia-factor-nato-japan-relations, (Erişim Tarihi: 24.05.2024).

[4] Aynı yer.

[5] Hanssen, U., & Koppenborg, F. (2023). More weapons than windmills: Japan’s military and energy policy response to Russia’s attack on Ukraine. Czech Journal of International Relations. Retrieved from: https://doi.org/10.32422/cjir.733, (Erişim Tarihi: 24.05.2024).

[6] Aynı yer.

[7] Aynı yer.

[8] Aynı yer.

Ezgi KÖKLEN
Ezgi KÖKLEN
Ezgi Köklen, 2023 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Role of the Belt and Road Initiative in China’s Middle East Policy” bitirme projesiyle yüksek şeref öğrencisi olarak mezun olmuştur. Mezun olmadan önce bir dönem Güney Kore’de Myongji Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Diplomasi Bölümü’nde değişim öğrencisi olarak eğitim almıştır. Mezun olduktan sonra yüksek lisans eğitimini almak için Çin’e gitmiştir. Şu anda Tsinghua Üniversitesi’nde Çin Siyaseti, Dış Politikası ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisans eğitimine devam eden Ezgi’nin ilgi alanlarını Doğu Asya güvenliği, Çin dış politikası ve Kuşak ve Yol Projesi kapsamında bölgesel işbirlikleri oluşturmaktadır. Ezgi, ileri derece İngilizce, orta seviye Korece ve başlangıç seviyesinde Çince bilmektedir.

Benzer İçerikler