Analiz

Avrupa Birliği’nde Yükselen Aşırı Sağ

Fransa, İtalya ve Belçika’da aşırı sağ partiler, seçimlerin büyük kazananları olmuştur.
Fransa’da aşırı sağın yükselişi ve Macron’un halkın iradesini hiçe sayan politikaları, ülkede derin bir politik krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
“Sarı Yelekliler” protestoları, Macron’un politikalarına karşı geniş çaplı bir direnişi temsil etmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde gerçekleştirilen son seçimler, aşırı sağın yükselişini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Seçimlerde aşırı sağın özellikle Roma Antlaşması’nın altına imza atan altı ülkede güçlü bir ivme kazandığı görülmüştür. Bu durum, AB’nin kurucu üyeleri arasında aşırı sağın hızla yükselişi ve genel olarak Avrupa’nın doğusunda ve kuzeyinde daha karışık bir tablo çizen bir trendin ortaya çıktığını göstermektedir.

Fransa, İtalya ve Belçika’da aşırı sağ partiler, seçimlerin büyük kazananları olmuştur. Fransa’da Milli Birlik (RN), İtalya’da Fratelli d’Italia ve Belçika’da Vlaams Belang partileri seçimlerden zaferle ayrılmıştır. Almanya ve Hollanda’da ise aşırı sağ partiler sırasıyla AfD ve PVV, seçimlerde ikinci sırada yer almıştır. Roma Antlaşması’nı imzalayan altı ülkeden sadece Lüksemburg, aşırı sağın yükselişine karşı koyabilmiştir. Ancak Lüksemburg, tarihinde bir ilk yaşayarak Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’na aşırı sağcı bir milletvekili gönderecektir.

Bu durum, AB’nin kuruluş ülkeleri arasında aşırı sağın yükselişi ve Avrupa genelinde radikal sağın yükselişinin birleşiminden kaynaklanmaktadır. Bu, AB’nin kurucularının “Avrupa’nın emeklilik maaşını” aldıkları ve “Avrupa Birliği’nin kazanımlarının kalıcı olduğunu ve ateşle oynanabileceğini” düşündükleri şeklinde yorumlanabilmektedir.[1]

Aşırı sağın başarısının nedenleri ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de AB’nin kurucu ülkelerindeki bu ortak yükseliş dikkat çekicidir. Özellikle genç nesil, Avrupa Birliği’nin bir miras olduğunu ve bu mirasın tehlike altında olduğunu düşünmeye başlamaktadır.

AB ülkelerinde milliyetçiliğin izleri hala güçlüdür. İspanya ve Portekiz’de, sırasıyla Franco ve Salazar dönemlerinin anısı hala canlıdır. Yunanistan’da da Albaylar rejiminin unutulmadığı görülmektedir. Orta ve Doğu Avrupa’da aşırı sağ, Macaristan ve Polonya gibi ülkelerin politik manzarasının bir parçasıdır.

Bu bölgelerde yakın zamanda yaşanan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın bu duyguyu canlandırmış olabileceği düşünülmektedir. Romanya ve Polonya’da söz konusu savaş, seçim kampanyasının merkezindedir ve pro-Avrupa partilerinin başarısına katkıda bulunmuştur. Bu ülkeler, Rusya’dan çekinmekte ve AB’nin güvenliklerinin bir parçası olduğunu ileri sürmektedir.[2]

Avrupa’daki aşırı sağ partilerin seçimlerde beklenenden daha düşük bir ilerleme kaydetmesi, Avrupa siyasi sahnesindeki yerlerini ve etkilerini yeniden değerlendirmemizi gerekli kılmaktadır. 2024 Avrupa Parlamentosu Seçimlerinde aşırı sağın gücü bazı ülkelerde beklenenden daha az artmıştır.

Öncelikle aşırı sağ partilerin seçim sonuçlarındaki artış, genellikle bu tür partilerin ideolojilerine ve politika önceliklerine bağlıdır. Bu partiler genellikle ulusal kimlik, göç, Avrupa Birliği’nin rolü ve ekonomi politikaları gibi konulara odaklanır. Örneğin Fransa’daki RN ve Almanya’daki AfD gibi partiler, sırasıyla göç ve Avrupa Birliği’nin rolünü vurgulamışlardır. Ancak bu seçimlerde aşırı sağ partilerin beklenenden daha az ilerleme kaydetmesi, bu partilerin politika önceliklerinin seçmenler tarafından tam olarak benimsenmediğini göstermektedir. Bu durum, seçmenlerin bu partilerin politika önceliklerini ve ideolojilerini kabul etmekte tereddüt ettiklerini gösteriyor olabilir. Bu seçimlerde aşırı sağın beklenenden daha az ilerlemesi, seçmenlerin bu tür partilere olan güvenini ve desteğini sorgulamasına neden olabilir. Bu durum, aşırı sağ partilerin daha geniş bir seçmen tabanına hitap etmek için politika önceliklerini ve ideolojilerini yeniden değerlendirmeleri gerektiğini göstermektedir. [3]

Fransa, aşırı sağın yükselişi ve halkın bu duruma tepkisi ile karşı karşıyadır. Macron, meclisin beklenmedik bir şekilde feshedilmesini ve ardından gelen cumhurbaşkanlığı seçimlerini aşırı sağcıların yükselişine karşı bir manevra olarak kullanmıştır. Ancak bu strateji, Macron’a karşı olan halkın tepkisini daha da artırmıştır.[4]

Son yıllarda aşırı sağın Fransa’daki yükselişi, Avrupa çapında bir trendin parçası olmuştur. Aşırı sağcı partiler, özellikle göçmenlere karşı sert politikaları ve ulusal kimlikleri koruma söylemleriyle popülerlik kazanmışlardır. Fransa’da Marine Le Pen önderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, bu trendin öncülerinden biri olmuştur. Macron’un başkanlığı, Fransa’da kutuplaşmayı daha da artırmıştır. Macron, geleneksel merkez sağ ve merkez sol partileri aşarak iktidara gelmiştir. Ancak politikaları genellikle elitler lehine eleştirilmiştir ve bu durum, halk arasında hoşnutsuzluğu artırmıştır.[5]

Özellikle “Sarı Yelekliler” protestoları, Macron’un politikalarına karşı geniş çaplı bir direnişi temsil etmektedir. Macron’un meclisi feshetme kararı, bu hoşnutsuzluğu daha da artırmıştır. Bu hamle, birçok kişiye göre, Macron’un kendisine karşı olan halkın iradesini yok saymasının bir göstergesi olmuştur. Macron, bu kararıyla halkın iradesini hiçe sayarak, kendisine karşı olan tepkileri daha da artırmıştır.[6]

Öte yandan aşırı sağın yükselişi, halkın endişelerini ve korkularını yansıtmaktadır. Ekonomik belirsizlik, göçmenlik konuları ve ulusal kimliğin korunması konularında halkın endişeleri, aşırı sağın güç kazanmasına zemin hazırlamıştır.

Sonuç olarak aşırı sağ partilerin beklenenden daha az ilerleme kaydetmesi, Avrupa’daki politik manzarada önemli bir dönüm noktası olabilir. Bu durum, aşırı sağın politika önceliklerinin ve ideolojilerinin seçmenler tarafından tam olarak benimsenmediğini ve bu partilerin daha geniş bir seçmen tabanına hitap etmek için stratejilerini yeniden değerlendirmeleri gerektiğini göstermektedir. Bu da Avrupa’daki politik manzaranın gelecekte nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları vermektedir.

Fransa’da aşırı sağın yükselişi ve Macron’un halkın iradesini hiçe sayan politikaları, ülkede derin bir politik krizin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu krizin çözümü, halkın endişelerini ve korkularını anlayan ve bunlara yanıt veren bir politika yaklaşımı gerektirmektedir. Ancak bu durum, Macron’un mevcut politikaları ve stratejileriyle çelişmektedir. Bu nedenle Fransa’da politik krizin çözülmesi için önemli bir değişime ihtiyaç duyulmaktadır.


[1] “Elections européennes : l’extrême droite en force dans les pays fondateurs de l’UE”, Le Monde https://www.lemonde.fr/international/article/2024/06/13/elections-europeennes-l-extreme-droite-en-force-dans-les-pays-fondateurs-de-l-ue_6239225_3210.html, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[2] Aynı yer.

[3] “Aux élections européennes, l’extrême droite progresse moins fortement qu’attendu”, The Conversation, https://theconversation.com/aux-elections-europeennes-lextreme-droite-progresse-moins-fortement-quattendu-231973, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[4] “A Paris, les manifestants contre l’extrême droite espèrent “gagner et pas simplement faire barrage” lors des législatives” , France TV Info,  https://www.francetvinfo.fr/elections/reportage-a-paris-les-manifestants-contre-l-extreme-droite-esperent-gagner-et-pas-simplement-faire-barrage-lors-des-legislatives_6606300.html, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[5] “«Emmanuel Macron, qui a déclenché cette dissolution pour piéger les partis, s’est piégé lui-même »“, Le Monde, https://www.lemonde.fr/politique/article/2024/06/14/emmanuel-macron-qui-a-declenche-cette-dissolution-pour-pieger-les-partis-s-est-piege-lui-meme_6239949_823448.html, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

[6]  “Manifestations contre l’extrême droite : Nîmes, La Rochelle, Tours, Nancy, Périgueux… Le point sur la mobilisation”, France TV Info, https://www.francetvinfo.fr/elections/manifestations-contre-l-extreme-droite-nimes-la-rochelle-tours-nancy-perigueux-le-point-sur-la-mobilisation_6606000.html, (Erişim Tarihi: 29.06.2024).

Hazal KÖSE
Hazal KÖSE
2023 yılında Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden mezun olmuştur. Ayrıca İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde yandal yapmış ve çeşitli kamu kuruluşlarında staj deneyimleri kazanmıştır. İleri düzeyde İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Benzer İçerikler